Son günler de Ankara’nın dış politika gündemi bir hayli hummalı. Önce Kalkınma Yolu Projesi için uluslararası toplantılar, ardından stratejik öneme sahip BRICS meselesi derken uzun aradan sonra Mısır’dan gelen Sisi’yle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesi ve ortak projeler geliştireceğiz açıklamaları…

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’nın 5 yıl aradan sonra Brüksel’de temaslarda bulunmak için AB’nin Dışişleri Bakanları toplantısına davet edilmesi…

Gündem yoğun nereden başlarsak başlayalım yazacak, anlatılacak konular derin!

Ama bunların dışında yine oldukça sıcak bir gündem daha var o da “Zengezur Koridoru” meselesi…

Bugün bu meseleye eğilelim. Çünkü son olarak, çok taze gelişimler yaşanmakta.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, 6 Eylül günü bir açıklama yaptı ve bu demeç anında uluslararası haber ajanslarında karşılık buldu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ni Azerbaycan’ın diğer bölgelerine bağlayacak Zengezur Koridoru projesiyle ilgili, İran'ın komşu ülkelerinin sınırlarında herhangi bir değişikliğin ülkesi için kırmızı çizgi anlamına geldiğini ve "tümüyle kabul edilemez" olduğunu söyledi.

İran’da durumlar böyle, bu koridordan İran baştan beri rahatsız. Her fırsatta “…olmaz, mümkün değil, kabul etmeyiz, kırmızı çizgimiz…” gibi sert ve tepki ifadeleri kullanıyor.

Peki, neden İran rahatsız?

Devam edelim.

Zengezur Koridoru, Güney Kafkasya’da stratejik bir geçit noktası olarak öne çıkmaktadır. Bu koridor, Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni ana topraklarıyla bağlayan ve Ermenistan’ı da bölgesel ekonomik entegrasyona dâhil eden bir ulaşım ve ticaret yoludur. 

Zengezur Koridoru’nun önemi, bölgedeki siyasi, ekonomik ve güvenlik dinamikleriyle birlikte değerlendirilmelidir. Zira Zengezur, Sovyetler Birliği zamanına kadar Müslüman Türk nüfusun ağırlıklı olduğu bir bölge olmuştur. 1920’li yıllarda bizzat Sovyetler Birliği tarafından Ermenistan’a bağlanmasıyla birlikte bölgedeki demografik yapı değişmeye başlamıştır.

Ekonomik açıdan bakıldığında, Zengezur Koridoru, bölgedeki ticaret ve ulaşımın canlanması için stratejik bir rol oynayabilir. Koridor, Nahçıvan’ın Azerbaycan ve Türkiye’yle sınırlı bir coğrafi konumunda olmasına rağmen Karadeniz’e ve Avrupa’ya erişimi kolaylaştıracaktır. Bu da Nahçıvan’ın bölgesel ekonomik entegrasyonda aktif bir rol oynamasını sağlayacaktır.

Ve dahası özellikle gelişen Çin ekonomisinin, Orta Asaya ve Güney Asya ülkelerinin Avrupa’ya- Londra’ya kadar uzanması anlamına gelen Kuşak Yol Projesinin en kritik noktasıdır. Bu da bölgesel ticaretin artmasına ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesine katkıda bulunacaktır. Yeni yollar; yeni iş ve istihdam demektir.

Zengezur Koridoru, enerji politikaları açısından da stratejik bir rol üstlenebilir. Bölgede bulunan enerji kaynakları, bu koridor üzerinden taşınarak Avrupa pazarlarına ulaştırılabilir. Azerbaycan’ın zengin petrol ve doğalgaz rezervleri, Zengezur Koridoru sayesinde uluslararası enerji projelerine entegre olabilir, Avrupa için enerjide alternatif ulaşım sağlar.

Zengezur meselesinde İran, Ermenistan, Azerbaycan, Rusya ve Türkiye doğrudan aktif şekilde etkilenmektedir ancak belirtiğim gibi dolaylı şekilde etkiledi coğrafya oldukça geniştir. İran haricindeki ismini belirttiğim ülkeler pozitif yönde etkilenirken, İran için bu koridorun açılması tamamen negatiftir.

Çünkü Zengezur’un açılmasıyla İran, Ermenistan ile bağlantısının kopması sebebiyle Karadeniz’e çıkışının engelleneceğini düşünmektedir. Bu durumu İran aleyhine bir sınır değişikliği ve jeostratejik bir gerileme olarak değerlendiriliyor.

Bu da İran açısından, Karadeniz’e ve Rusya’ya ulaşamamak, Kafkasya’da etki alanının azalması ve Kuşak-Yol üzerindeki geçiş ülkesi olma gücünü yitirmesi olarak algılanmaktadır.

İran’ın yukarıda belirtiğim tezlerinin dışında Zengezur ile ilgili rahatsızlığının asıl sebebi, Azerbaycan ve Türkiye’nin bölgede daha etkin hale gelmesinden çekinilmesidir. Çünkü Türkiye-Azerbaycan arasında 2. Karabağ Savaşı'ndaki dayanışma ve askeri işbirliği sayesinde iki aktör bölgede yükselen güçler olarak öne çıkmıştır. Bu çıkış, İran’ı bölgedeki güç denkleminin dışına itmektedir.

Koridorun aleyhinde kampanya yürüten İran’a, Rusya dâhil hiçbir komşu devletlerden destek gelmemektedir.

Bu koridorun güvenliği ve kontrolü Rusya’ya bırakılacağı için bu projeye Rusya lehte destek olmaktadır. Ermenistan’la sınırı bulunmayan Rusya için bir kazanımdır. Koridorun açılmasıyla birlikte İran’ın Avrupa’ya açılan en güvenilir kapısı olan Ermenistan rotası tehlikeye girecektir. Bu rota çoğu zaman İran’ın yaptırımları çok rahat deldiği Avrupa güzergâhıdır.

 Özellikle Avrupa’ya uyuşturucu kaçakçılığı yapmak üzere kullanıldığında dair güçlü iddialar bulunmaktadır. Hatırlanacağı üzere Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’de bu konudaki kaygılarını geçtiğimiz yıllarda dile getirmişti. Uyuşturucu konusunda Moskova’nın da üst düzeyde kaygılarının olduğunu bilmekteyiz. Mesele böyleyken Rusya için bu koridorun kontrolü önem arz etmektedir.

İran’ın kaygılarını çok net şekilde anlamaktayız. Bir yandan bölgedeki en kritik ticari yolun kendi sınırına komşu olacak şekilde Ermenistan’dan geçmesi ve bundan hiçbir şekilde faydalanamaması diğer yandan illegal yollarının kontrolünden çıkması ve Avrupa’ya açılan kapının Rusya’nın egemenliğine girmesi, dolaylı olarak Rusya ile komşu olması ve en mühimi Türkiye’nin elde edeceği jeopolitik kazanımlar… Hepsi İran’ı korkutmaya fazlasıyla yetiyor.

 Sonuç olarak; Türkiye ile Azerbaycan arasında kara bağlantısı kurulması, Türkiye’yi bölgesel ulaşım alanında önemli merkezlerden biri hâline getirmenin yanında Ankara’nın, güçlü tarihi ve kültürel bağları olan Orta Asya ülkelerine doğrudan erişimi anlamına gelmesi bu projenin asıl kazananın TÜRKİYE olacağını söyleyebiliriz.

Zor ama imkânsız değil, atılan adımlara baktığımızda Zengezur koridoru açılacaktır diye umut ediyorum. Bu konu uzun süre gündemde yer alma adaydır. Bekleyip, göreceğiz…