Bugün çok ilginç bir konuya değinelim. Yazılarımı takip edenler bilir ki önceki makalemde BRICS konusuna değinmiştik. Beklediğimiz gibi Avrupa’dan çatlak sesler yükselmeye başladı. Ancak bugün asıl değinmek istediğim konu sadece BRICS olmayacak, çok daha kıymetli bir meseleye değineceğim.
Nadir Toprak elementleri (NTE), buradan giriş yapıp daha sonra BRICS’e tekrar bağlayacağım.
Son günlerde NTE açısından sürpriz gelişmeler yaşanıyor. Türkiye için iyi ama rakiplerimiz için ise son derece üzücü sonuçları olacak çalışma ekim ayında başlayacak.
Yarı iletken olarak tanımlayabileceğim bu element grubu (NTE) ülkemizde oldukça zengin rezerve sahip. Daha önce Malatya Kuluncak bölgesinde adını duyduğumuz NTE daha sonra muazzam bir keşifle dünya gündemine oturdu. Çünkü Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci gücü olarak dikkatleri üzene çekti. Eskişehir ili Beylikova bölgesinde tespit edilen ve doğrulanan nadir toprak elementleri 694 milyon ton rezervle, 800 milyon tonluk teyit edilmiş rezervi olan Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci rezervidir. Devlet madencilik şirketi Eti Maden, deneme tesisinde ilk etapta yıllık 1200 ton cevher işleneceğini duyurmuştu.
Avrupalı teknoloji üreten devletler, bugün tüm NTE ihtiyacını Çin’den karşılamaktadır.
Nadir toprak elementi oldukça kıymetli stratejik madendir.
Şöyle ki; bu elementler, akıllı telefonlardan bilgisayarlara, asansör ve trenlerden yüksek teknolojili savaş uçaklarına ve uydulara kadar çok geniş bir alanda imalat süreçlerinin önemli bir parçası olup özellikle yeşil enerji alanında, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kritik derecede öneme sahiptir. Kısaca günümüz teknoloji çağının olmazsa olmazıdır.
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın ekim ayında ileri düzeyde görüşmeler yapmak üzere Çin’e gidecek bir heyete liderlik etmesi bekleniyor. Bu toplantılarda iki mühim konu konuşulacak. Tahmin edeceğiniz gibi biri NTE olacaktır. Yüksek teknoloji uygulamasında kullanılan metallerin geliştirilmesi konusunda Çin ile işbirliğini yapılması için adımların atılması beklenmektedir.
Çin, son 30 yılda madencilikte ve özellikle de rüzgâr türbinlerinden askeri donanım ve elektrikli araçlara kadar birçok alanda kullanılan nadir toprak elementlerinin rafine edilmesinde etkili bir rol üstlendi. Bu konuda ÇİN lider ve tecrübelidir. Türkiye’ de Çin’in bu tecrübelerinden faydalanmak için ekim ayında Çin’e gidip, görüşmeler yapacağını tahmin ediyoruz.
Türkiye’nin Çin’le el sıkışmasının jeostratejik etkileri olacaktır. Yalnızca ekonomik piyasaların yönlendirilmesini değil aynı zamanda Türkiye’nin gelecekteki varlığını rakipsiz bir argümanla destekleyebilecek konumda oluşu ile dünya genelinde tüm önemli güvenlik gerekçelerinin yeniden düzenlenmesini gerektirecektir.
Neredeyse akla gelebilecek tüm alanlarda gezegensel üretim sağlayan her şey için gerekli küresel rezervler sadece Çin, Türkiye, Rusya ve Brezilya’da yoğun olarak bulunuyor. Dünya endüstrilerinin NTE’ye olan bağımlılığı inanılmaz derecede yüksektir.
Avrupa Birliği’nin (AB) bu konudaki ihtiyacının yüzde 98’ini Çin’den ithal ettiğini tekrar vurgularsak bu element grubunun kıymeti ve Türkiye’nin konumu daha iyi anlaşılacaktır.
Çin 800 milyon ton, Türkiye 690 milyon ton, Brezilya 22 milyon ton, Rusya 22 milyon ton….
Rakamlar ve sıralama böyle iken küresel güç ABD’de bu miktar 1.8 milyon ton civarıdır.
Kıyaslamak ve meselenin ciddiyetini göstermek için bu verileri iyi analiz etmemiz gerekmektedir.
Gelelim diğer meseleye.
Ekim ayında Çin’de yapılacak toplantılarda görüşülecek olan diğer konu ise Türkiye’nin BRICS’ e olan üyelik süreci. Türkiye’nin BRICS üyeliğinin önünün açılacağı kanısındayım, bu farklı konu. Bunu zaman gösterecek. Hep birlikte takip edeceğiz. Ancak üyelik sürecinden ziyade benim değinmek istediğim unsur NTE ve BRICS arasındaki korelasyonun oluşturacağı güç fırtınası.
Şunu demek istiyorum; nadir toprak elementleri bakımında en zengin ülke sıralamasına baktığımızda aslında BRICS’i görmekteyiz…
BRICS grubunun sahip olduğu NTE oranı azımsanmayacak değerde. Tüm keşfedilen NTE oranın %60’ı neredeyse şuan Çin, Brezilya ve Rusya topraklarında. Eğer birliğe Türkiye’de dâhil edilirse bu oran %90’lara kadar çıkacaktır. BRICS grubunun bu bağlamda, tartışılmaz şekilde gezegende NTE konusunda tartışılmaz üstünlüğü olacaktır.
NTE’ler yüksek erime noktası, iletkenlik ve ısı geçirgenliğine sahip olmalarının yanı sıra aşınma ve korozyon gibi dış etmenlere karşı da oldukça dirençli olmaları nedeniyle ileri teknolojinin vazgeçilmez ham madde kaynağı durumundadır. Teknoloji üreten tüm devletlerin NTE’ye olan bağımlılığı onlar için handikap iken NTE’ye sahip BRICS ülkeleri için ise stratejik üstünlük olarak analiz edebiliriz.
Örneğin bu elementler petrol rafineri sanayisinde, yüksek güçlü elektrik motorlarında, yeni jenerasyon araçlarda, yakıt tüketiminin azaltılmasında, yenilenebilir bataryalarda, medikal sektöründe, rüzgar türbinlerinde, fiber optiklerde, cep telefonları, laptoplarda ve LCD ekranlar gibi pek çok önemli alanda ham madde olarak NTE ihtiyaçtır.
Özetle; Türkiye’deki rezerv, tüm dünyanın gizli gündemidir. Bu konuda işbirliğine de ihtiyacımız olduğu kuşkusuz gerçektir. Türkiye olarak sahip olduğumuz madeni kullanacak, işleyecek güce şuan için sahip değiliz. Çin ile bu kapsamda yapacağımız ortalıklılar, madene sahip olmak kadar kıymetlidir. Bu işbirliğini bir de BRICS’le taçlandırırsak, sanırım dengeleri değiştirecek güce sahip ülkelerin başında yer alacağızdır.