Türkiye’nin BRICS grubuna katılmak için resmi olarak başvur yaptığını geçtiğimiz gün medyadan öğrendik.
Öncelikle hayırlı olsun diyelim ve konuyu değerlendirelim.
BRICS nedir?
Gelişmekte olan ülkelerden Brezilya(Brazil), Rusya(Russia), Hindistan(India) ve Çin(China) 2006'da "BRIC" grubunu kurmuştur. Amaçları ise uluslararası konularda daha çok söz sahibi olmasını istemeleri olurken, grup adını bu ülkelerin İngilizce baş harflerinin birleşmesi ile almıştır. 2011'de Güney Afrika'nın (South Africa) da katılmasıyla grubun adı "BRICS" olmuş ve akabinde genişleme politikasını güden grup Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de 1 Ocak 2024’te BRICS'e alarak isim güncellemesi yapmış, BRICS+ olarak genişleme ifadesini sergilemiştir.
BRICS'in amacı, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kurumlarındaki yerleşmiş yapıyı geliştirmek ve gelişmekte olan ekonomilere daha fazla “temsil ve söz hakkı verilmesini” sağlamak olduğunu söyleyebiliriz.
BRICS’te ismi geçen ülkelere baktığımızda nüfusunun en kalabalık olanlardan oluştuğunun altını çizmek isterim. Şöyle ki; dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyar kadar olduğunu düşündüğümüzde 3,5 milyarlık nüfusla ve 45 milyon metrekare yüzölçümüyle BRICS teşkilatı oldukça kıymetlidir.
Devam edelim.
Kalabalık nüfus, güçlü sanayi ve zengin enerji kaynaklarıyla dünyanın hatırı sayılır ülkelerini bünyesinde barındıran bu örgüt, mevcut dünya düzenine alternatif yeni bir güç merkezi olma yolunda hızla yol kat etmektedir.
Mevcut düzen dediğimiz güç merkezlerinden kastım, uluslararası ekonomik örgütlerdir. OECD, G20, G7, D8, AEB ve BDT gibi… BRICS birliğinin bu güç merkezlerinden ayıran belki de en önemli iddiası yeni ödeme platformu oluşturmak istemesidir. Yeni bir rezerv para ve dolarsızlaşma süreçleri son dönemde giderek daha fazla ön plana çıkarken, Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de bu yıl katılmasıyla daha da genişleyen birliğe Türkiye haricinde 34 ülke daha katılım başvurusu yaptığını takip etmeyiz.
Türkiye'nin de BRICS'e yönelik ilgisinden dolayı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin Sarayı'nda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmede, Türkiye'nin de BRICS'e yönelik gösterdiği ilgiden memnuniyet duyduğunu belirtmiş ve ayrıca Türkiye’nin "Bu birlik ülkeleriyle birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz." ifadesini kullanmıştı.
Jeopolitik açıdan kıymetli olan Türkiye’nin bu birliğe dâhil olması durumunda birliğin nüfuzunun daha artacağı bir gerçektir. Türkiye’nin BRICS üyeliği de elbette çok kıymetlidir. Bu sayede Türkiye, dünyanın en büyük gelişen dinamik ve geniş pazarlarına erişim fırsatı bulacaktır. Özellikle Türk ihracatçılar için büyük avantajlar sağlayacaktır.
Ankara BRICS’i diğer ekonomik örgütlerin alternatifi olarak değerlendirmediğini, bu platformu daha çok tamamlayıcı örgüt olarak düşündüğü söyleyebilirim. Her ne kadar batı bloğu örgütleriyle işbirliği halini sürdürmek istese de, Avrupa Birliği’nin olumsuz politikaları Türkiye’yi BRICS’e olan ilgisi artırmış olduğunu söyleyebiliriz. Bu üyelik gelişmesi elbette hem AB grubunu yani eurobond bölgesini hem de diğer stratejik ortağımız NATO birliğini rahatsız edecektir. S 400’ler sonrası hasar gören ilişkilerin belki derinleşmesine neden olacaktır. Batı bloğu bu durumda Türkiye’nin eksen kayması eleştirilerini iyiden iyiye değerlendirecektir.
Ankara, batılı ortaklarının bu endişelerini giderecek adımlar atmaya başlamasını beklemekteyiz. Türkiye’nin BATI’ya karşın DOĞU’yu seçmediğini, iki tarla da işbirliği yapabileceğini göstermeliyiz. Türkiye’nin bugüne kadar sürdürdüğü dış politikada dengeleme stratejisinin günümüzde halen önemini korumaktadır. Bu açıdan BRICS ile işbirliği isteği sürerken, AB ve ilgili diğer ekonomik örgütlerle ilişkisini sürdürmelidir.
Aslında Türkiye, bugüne kadar bunu da gayet iyi başarmaktadır. Söz konusu birliğin en önemli iki ülkesi olan Rusya ve Çin’i ile zaten ikili ekonomik ilişkileri olan, en önemli ticari ortaklar arasında olduğunu söyleyebiliriz.
Ankara BRICS üyeliği konusunda da Batılı ortaklarını bir şekilde ikna edecektir.
Bekleyip, göreceğiz…