İnfaz ve suikastların merkezi Ortadoğu’da kazan kaynıyor. Bilek güreşi ve güçler arasındaki salvolar devam ediyor. Bugün değineceğim mevzu çok DERİN ve bir o kadar da stratejik.

Konu, Çin’in Kuşak- Yol projesi kapsamında yer alan “KALKINMA YOLU PROJESİ”…

Proje, Irak'ın güneyindeki Basra Körfezi'ndeki büyük FAV limanından Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa'ya malların taşınmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor.

"Yeni İpek Yolu" olarak nitelendirilen projenin "Asya ve Avrupa arasındaki seyahat süresini Türkiye üzerinden önemli ölçüde azaltacağını" ve "15 günlük bir kazanım sağlayacağını" belirtiliyor.

Proje, FAV limanın Türkiye'ye ve ardından Avrupa'ya entegre bir demiryolu ve otoyol ağı aracılığıyla bağlanmasını içeriyor.

Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, “Kalkınma Yolu Projesi sadece bu dört ülke için değil hem bölge coğrafyası için hem de küresel tedarik zincirleri açısından çok önemli bir projedir.” diyor ve bu kapsamda geçtiğimiz gün İstanbul’da toplantı gerçekleştiriliyor. Türkiye-Irak-Birleşik Arap Emirlikleri-Katar yetkilileri basına açıklama yapıp, dünyaya güçlü şekilde pozlar veriliyor.

Buraya kadar her şey normal hatta muhteşem. Bu projenin hayata geçmesi Türkiye için büyük bir kazanım olacaktır.

Ancak soru şu, ABD buna müsamaha gösterecek mi?

Kısa adı IMEC olan (Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru) planı, 10 Eylül 2023'te Hindistan'daki G-20 zirvesinde duyurulmuştu. ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Avrupa Birliği, BAE, Suudi Arabistan ve Hindistan tarafından imzalanan mutabakat ile Çin’in Kuşak-Yol projesine alternatif bir koridor çiziliyordu.

Bu koridorun sahibi ise ABD’di.

Çünkü ÇİN Kuşak-Yol Projesi’nin hiçbir noktasında ABD’nin ismi yoktu. ÇİN yolunun hayata geçmesi demek, ABD empeyalinin sonu demekti.

Londra ve Çin’in ABD’ye karşın başlattığı gizli bir savaşın adı Kuşak-Yol projesiydi.

Bu gelişmeye rıza göstermek istemeyen ABD’de ise dünyaya IMEC planını deklere ederek gelecekti. Artık savaş iyiden iyiye kızışmaya başlamıştı.

Türkiye’nin rolü ise Çin’i Londra’ya bağlarken köprü olmaktı. Kalkınma Yolu Projesini böyle okumak daha doğru olacaktır.

Gelelim asıl meseleye!

Geçtiğimiz ocak ayında hatırlayalım, İran Devrim Muhafızları Ordusu Erbil’e balistik füze ile saldırmış ve Iraklı iş adamı Peşraw Dizayi öldürmüşlerdi.

Peşraw Dizayi kimdi?

Peşraw Dizayi, petrol, teknoloji ve inşaat gibi sektörde söz sahibi ve önemli projeleri destekleyen bir kişiydi. Yaklaşık 3,5 milyar dolarlık servete sahipti. Bizi ilgilendiren asıl mesele Dizayi’nin adının Kalkınma Yolu Projesinde geçiyor olmasıydı. Bu iş adamı projenin IRAK ayağında rol alacaktı. Ancak bir gece yarısı füzelere hedef olarak oyun dışı bırakılıyor ve projeye destek verenlere derinden bir mesaj gönderiliyordu.

Devam edelim.

ABD gibi İRAN’ın da adı Kalkınma Yolu koridorunda geçmiyordu. İran’ın bu koridor ile by-pass edilmesi planlanıyordu. ABD ve İran’ın bu noktada ortak kaygılarının olduğunu görmekteyiz.

Kalkınma Yolu; ABD ve ekibinin ürettiği, IMEC planına vurulan “Ortadoğu neşterdir”. Ankara, bu konuda IMEC’i eleştirmiş ve Türkiye’nin olmadığı hiçbir koridorun Ortadoğu’da çizilemeyeceğini yüksek sesle dillendirmiştir.

O halde aman dikkat diyelim!

Savaş sadece sahada ve masada değil, haritalarda da devam ediyor. Peşraw Dizayi olayından ders alınması lazım. Bu projelerde rol alanların kirli suikastlarla kurban edilmemesi için uyanık olunması lazım.