Albert Einstein 1879 Almanya doğumlu bir Yahudi’dir. 1933 yılında Adolf Hitler’in Almanya Şansölyesi olarak atanmasının ardından Naziler, Yahudilere karşı tacizde bulunup şiddet uygulamaya başlamıştı. Einstein, Nazi zulmü sebebiyle Almanya’yı terk ederek Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşti.
Albert Einstein 1879 Almanya doğumlu bir Yahudi'dir. 1933 yılında Adolf Hitler'in Almanya Şansölyesi olarak atanmasının ardından Naziler, Yahudilere karşı tacizde bulunup şiddet uygulamaya başlamıştı. Einstein, Nazi zulmü sebebiyle Almanya'yı terk ederek Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşti.
Aynı yıl Mustafa Kemal Atatürk'e bir mektup yazarak Almanya üniversitelerinde eğitim vermesi yasaklanan Yahudi bilim adamlarının Türkiye'ye kabul edilmelerini istemiştir. Atatürk ise bu talebe kayıtsız kalmamış, 1933 yılında Darülfünun yerine açılan İstanbul Üniversitesi'nde Nazi Almanyası'ndan kaçarak Türkiye'ye iltica eden Yahudi bilim insanlarının çeşitli fakültelerde ders vermelerini sağlamıştır. Türkiye'ye gelen Yahudi asıllı bilim adamlarının ülkemizde bilimsel ve çağdaş esaslara dayalı bir üniversite kurulmasında büyük katkıları olmuştur.
Einstein, Nazilerin nükleer bomba geliştirmesi endişesi ile o dönemin ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'e bir mektup göndererek ABD'nin nükleer çalışmalara başlaması tavsiyesinde bulundu. 1954 yılında, ölümünden bir yıl önce, bu konuda arkadaşı Linus Pauling'e şunları söylemiştir.
'Hayatımda tek bir büyük hata yaptım. Başkan Roosevelt'e atom bombası tavsiyesini yapmak. Ama yine de bir nedeni vardı. Almanların daha önce yapması tehlikesi'.
Albert Einstein, Holokost sonrası Yahudilerin kendi ülkelerine sahip olması gerektiği fikrini savunmuş, İsrail'in kuruluşuna destek vermiştir. Yahudilerin sahip olmasını istediği bu devletin sınırları ve bir ordusu olmasına karşı çıkmış, Araplarla birlikte iki uluslu bir ülke olması gerektiğini savunmuştur.
Bunun yanında bazı söyleşilerinde Yahudilik dinine inanmadığını belirtmiş, sosyalizme sempati duyduğunu ortaya koyan bir makale yayımlamıştır. Sosyalizm hakkında övgü dolu sözler söyleyen Einstein, bütün dünyanın tek bir hükumet altında toplanması fikrini ifade etmiştir. Yahudi kökenli olmasına rağmen Yahudilik dinine inanmayışı, ailesinin dindar olmamasının da etkisi olabilir ya da din dersleri almaya başladığı ergenlik çağlarında okuduğu bilimsel kitapların Tevrat ile çeliştiğini görmesi ve sonrasında her çeşit otoriteden kuşku duymaya başlaması da inancının kaybolmasına sebep olmuş olabilir.
Einstein çeşitli röportajlarında ve mektuplarında hiçbir dine inanmadığını ve bütün dinleri çocukça batıl inançlar olarak gördüğünü söylemiştir. Fakat kendisini bir ateist veya panteist olarak tanımlamayıp değişik zaman dilimlerinde agnostik veya deist görüşler belirtmiştir. Bir dönem Siyonizm'e destek verdiyse de yaşamının son yıllarında aynı görüşte olmadığını defalarca ifade etmiştir. Dolayısıyla İsrail yanlısı medya tarafından yayılan Einstein'in Siyonist olduğu iddiası mitten ibarettir.
Einstein ile İsrail Başbakanı David Ben-Gurion'un birlikte göründüğü fotoğrafın, o hayatta iken değil de öldükten 16 sene sonra New York Times tarafından yayınlanarak Eisntein'in tüm çalışmalarının İsrail Devleti'nin oluşturulmasına ilişkin bir bilim adamı çabası olarak yansıtılması da tepki çekmiştir.
Dünyanın en seçkin gazetelerinden biri olan New York Times'ın Siyonist eğilimli bir basın kuruluşu olduğu iyi bilinir. Dolayısıyla Einstein'ın isminin Siyonizm'in itibarını arttırmak adına kullanılmasında New York Times'ın rolü hafife alınmamalıdır.
Belki de dünyada Filistin'in haklarının ilk savunucularından biri olan Einstein, ölümünden yıllar önce bugünkü şekliyle bir İsrail Devleti'nin kurulmasına şiddetle karşı çıkmış olmasına rağmen New York Times iş birliği ile Siyonist Yahudiler aksini yaymaya devam etmişlerdir.
Einstein: 'Araplarla barış içinde yaşamaya olanak sağlamayan İsrail Devleti fikri engellenmelidir'
Einstein, 1952 yılında 'Filistin Evlatları' adlı bir akşam yemeğinde İsrail'de yayılmakta olan, Araplarla barış içinde yaşamaya olanak sağlamayan bir tür nasyonalizm addedilecek 'İsrail Devleti' fikrinin engellenmesi gerekliliğine dair mesajlar vermiştir. Ancak Einstein'in bu konuşması Siyonistlerin yönettiği basın kuruluşlarında sansürlenerek, tamamen İsrail'i destekler biçimde çarpıtılarak yayınlanmıştır.
Amerikalı anti-siyonist bir Yahudi bilim adamı olan Dr. Alfred Lillienthal, Siyonizm ve İsrail üzerine yazdığı, "The Zionist Connection: What Price Peace?" adlı kitabının 341. sayfasında bu konudan şöyle bahseder:
'Olaya ilişkin kendisinin görüşlerini öğrenmek için Princeton'a gittim. Einstein, o zaman bana, hiçbir zaman bir Siyonist olmadığını ve hiçbir zaman İsrail Devleti'nin yaratılmasını desteklemediğini söyledi.'
Einstein, başlarda Siyonist liderlerle çalışmış, Kudüs İbrani Üniversitesi ve Weizmann Enstitüsü'nün kurulmasına destek olmuştur. Ancak Einstein'ın hümanist felsefesi ile Nasyonalist İsrail'in görüşleri ve hedefleri uyuşmuyordu. Bu sebeple kendisine teklif edilen İsrail Cumhurbaşkanlığı teklifini geri çevirmiştir.
13 Mart 1955 tarihli New York Post gazetesinde yayınlanan, New York'taki İsrail Konsolosu'nun açıklamalarını içeren bir haberde, Einstein'ın, İsrail'in kuruluşunun 7. yıl dönümünü anma etkinliğinde ulusal televizyon için İsrail'i övme amaçlı bir konuşma yapmaya hazırlandığı iddiaları yer aldı. New York Post Editörü Dorothy Schiff, İsrail Konsolosu'nun bu iddiasının üzerine Einstein ile irtibata geçerek konuyla alakalı röportaj yaptı. Einstein ise Dorothy Schiff'e verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: 'İsrail için başta büyük umutlarımız vardı. Başka uluslardan daha iyi bir ulus olacağını sanmıştık; maalesef daha iyi değil'
İbrani Üniversitesi Başkanı Dr. Judah Magne ise bu konuda şu sözleri söylemiştir: 'New York Times, Einstein'ın İsrail Devleti'ni desteklediği mitini hiçbir kanıt gösteremeden tekrarlayıp duruyor. Oysaki bugün o güzel Profesör yaşasaydı, Filistinli Arapların haklarının karşısında olanlarla beraber en ön saflarda yerini alırdı.'
Sonuç olarak New York Times ve türevlerinin, Einstein'ın, Siyonist bir İsrail Devleti yaratılması fikrine destek verdiği iddiaları, gerçekle bağdaşmamaktadır. Einstein sadece bir Yahudi olarak Yahudilerin yıllarca yaşadıkları çilelerin son bulmasını arzu etmiş, bunun en insancıl yollarla çözüme kavuşturulması adına kendince çözümler üretmiştir. Ancak Einstein'ın arzusu kesinlikle Siyonizm'i yaymak, Arap topraklarının zorla işgal edilmesini ve katliam yapılmasını savunmak değildi.
Yahudi devletinin fikir babası Theodor Herzl ile hemfikir olduğunu belirttiği mektuplarında bile Yahudilere karşı uygulanan şiddete rağmen hümanist davranarak Filistinlilerin vatanlarından koparılması pahasına bir devletin kurulmasının doğru olmadığını da defalarca vurgulamıştı. 'Fikirler ve Tercihler' kitabının 198. ve 207. sayfaları arasında bulunan 'Filistin'deki Yeniden Yapılanma Üzerine Söylevler' bölümünde şunları yazmıştır:
'Biz yani Araplar ve Yahudiler, iki milletin de ihtiyaçlarını karşılayabilecek faydalı bir ortaklığın ana hatlarında anlaşmalıyız. Bu sorunun adil ve iki millete de yakışacak çözümü, çabalarımızın yöneldiği amaçtır ve yapılanma işinin ilerlemesinden daha az derecede değerli değildir. Ortak amaç için yaptığımız her şey sadece Filistin'deki kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda bütün Yahudi halkının iyiliği ve onuru içindir. Yahudiler olarak yaşadığımız krizler, Filistin sorununa yönelik tavrımızı netleştirerek milliyetçilik saçmalıklarından arındırdı. Politik bir toplum yaratmaya çalışmadığımızı, eski Yahudi gelenekleri çizgisinde bir kültür devletini amaçladığımızı açıkça ilan etti. Durum böyle olunca, Arap kardeşimizle yan yana, açık, cömert ve değerli bir şekilde yaşama sorununu çözmek bize kaldı. Doğru yolu seçersek, başarılı olacağız ve bütün dünyaya güzel bir örnek vereceğiz. Filistin için ne yaparsak, bütün Yahudi halkının onuru ve iyiliği için yapmış olacağız. Araplarla olan ilişkilerimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bunları dikkatlice biçimlendirerek, gelecekte düşmanlıkları besleyecek kişilerin yararlanabilecekleri tehlikeli gerginlikleri önleyebiliriz. Yapılanma işi Arap nüfusunun da gerçek çıkarlarına hizmet edecek bir tavır içindedir ve öyle devam etmek zorundadır.'
Görüldüğü üzere Einstein, Herzl ve Siyonizm'i desteklediği dönemde İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirmek istediği yapılanmanın adil olacağını düşünmüş, Arapları da kapsayan müşterek menfaatler ölçüsünde ilerleneceğinden emin konuşmuştur. Aksi yönde ilerleme ve amaçlar gördüğünde ise desteğini geri çekmiş uğradığı hayal kırıklığını bulduğu her fırsatta dile getirmiştir.
206. sayfada ise Einstein'ın Siyonizm'i aslında nasıl gördüğü ortaya çıkmaktadır: 'Siyonizm'in en önemli görevlerinden biri Araplarla iyi ilişkiler kurmaktır ve bunu Yahudi halkı arasından gönüllü olarak seçilen güçlü, güvenilir ve bencil olmayan 'Çalışan Filistin' ekibi olarak adlandırılan bir grup insanın yapması gerekir. Hükümetler gelir ve gider, fakat milletlerin hayatındaki ahengi kontrol eden yine insan ilişkileridir. Denilebilir ki Çalışan Filistin'i desteklemek aynı zamanda Filistin'de insani ve değerli bir politikayı yüceltmektir ve bütün dünya ile Filistin ilişkilerinin azap çektiği milliyetçiliğin takıntılarına karşı güçlü bir direniş göstermektir.'
Einstein, yaşamının son günlerine doğru, 1920'lerin sonuna kadar Kültürel Siyonizm'in Kurucusu olan Ahad HaAm isimli Yahudi gazeteciyle birlikte kurduğu Kültürel Siyonizm rüyasından uyanmıştı. Yaşamının sonlarına doğru, Filistin'de muvaffakiyet kazandığı fakat orada bulduğu şeyden mutsuz olduğunda, şunları yazıyor: "Siyonizm ile biz, aslında, bir Levanten'in diğer küçük bir grup yeni Levanten ile kan dökmede yarışması için Oryantal bir köşe bir araya getirmek için mi yarattık? Eğer bu Mesih'in gelmesi demek ise, o halde O'nun gelişini görmeyi arzu etmiyorum."
Araplar ve Yahudiler arasında her zaman tam eşitlikten yana olan Einstein, 1929'a kadar yaşanan Arap-Yahudi çatışmalarından sonra meseleyi tüm açılardan kavramış, Yahudi yandaşlarını kesin bir dille uyarmıştı. Onun bu uyarısı Siyonist Yazar Dr. Heinrich York-Steiner'a yazdığı notlarında şu şekilde geçer:
'Siyonist hareket kör bir nasyonalizme dönüşerek yozlaşma tehlikesinden sakınmalıdır. Kanaatime göre biz her şeyden önce, iş birliğine yönelik psikolojik anlayış ve onurlu bir iradenin, Araplara yönelik intikam alma duygusunun yerini alması için gayret sarfetmeliyiz. Bu meşakkatli çabanın üstesinden gelme, kanımca Yahudilerin daha ileri manada 'var olma hakkı'nın mihenk noktası olacaktır. Maalesef açıkça itiraf etmeliyim ki bu bağlamdaki genel kanıların ekseriyeti kadar, bizim (Siyonist) kurmayların tutumu bana, arzu edilenin çok gerisindeymiş gibi görünüyor.'
Einstein: 'Araplara karşı benimsediğimiz tutum, Yahudiler olarak ahlaki standartlarımızın sınavıdır'
Onlarca yıldır Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren ırkçılığın Einstein tarafından kesinlikle desteklenmeyeceğine dair daha çok fazla kanıt bulunmaktadır. Einstein'ın 1924 yılında zorunlu olarak Filistin'e göç eden siyasetçi Zvi Lurie'ye mektubunda şu ifadeleri kullanmıştır:
"Bizim (İsrail) politikamızın en önemli çehresi, şu an süregelen varlığımız; aramızda bizlerle beraber yaşayan Arap vatandaşlar için tam eşitliği kurma arzumuzun beyanı olmalıdır. Arap azınlığa karşı benimsediğimiz tutum, bir halk olarak bizim ahlaki standartlarımızın gerçek bir sınavı olacaktır."
İsrail'in, 1948'den beri Filistin ile olan çatışması bir kenara özellikle son haftalarda yaşananları Einstein'in son söylemleri ışığında yeniden değerlendirirsek ünlü fizikçinin bahsettiği sınavı, Siyonizmi destekleyen Yahudi halkı kaybetmiştir. İsrail'in ahlaki standardı olmadığını, en başından beri eşitlik ve barıştan yana olmadıklarını sadece Einstein'ın söylemlerinden ve verdiği desteği geri çekmesinden anlayabiliriz. Halen İsrail güzellemesi yapan Batı medyasının da destek verdiği Siyonistler gibi acımasız, vahşi, ırkçı ve çıkarcı olduğu gerçeğine sırt dönmek cahillik değil bilinçli bir eylemdir.