EKONOMİSTLER sıklıkla sermayeden bahsederler.

Ticaretle uğraşanların da aynı şekilde temel mevzularından biridir.

“Sermayeyi kediye yükledik, sermayeyi erittik, tezgâh boşaldı, sermayeden yiyoruz, sermaye arttırımı yapamadık” şeklindeki cümleler esnafımızın günlük muhabbetlerinin ana eksenini oluşturur.

Peki, sermaye kavramı sadece ticari saha ile mi ilgilidir, hayır.

ANNELERİMİZ en büyük sermayelerimizdir.

Onların gönüllerinde coşup duran “Dua Bankası”nın açtığı krediler her evlat için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.

Kişi dünyanın en büyük sermayedarı, en başarılı müteşebbisi, en karlı işletmelerinin sahibi de olsa anne sermayesine muhtaçtır.

Annenin dua bankasından kredi çekemeyenler yavaşlamaya, tökezlemeye ve sonrasında da düşmeye, devrilmeye mahkumdur.

İçinden enerjisi çekilmiş, elektriği kesilmiş eski bir mekanizma olmaktan öteye gidemez.

Onlar hayatımızın çiçeklerle bezenmiş buketleridir.

Onların duaları kısık ateşte pişirilmiş, tadına doyulamayan ve yaşamımızın her anında muhtaç olduğumuz leziz ikramlardır.

Yaşımız, başımız, unvanımız, konumumuz, toplumdaki yerimiz ne kadar büyük olursa olsun anne duası kesikse insan yalnızdır, kırgındır, derbederdir.

İşte bu sebeplerle anne sermayesi her vakit başımızın tacı, gönlümüzün ilacı, aklımızın ışığıdır.

İhmal edilmemelidir.

ANNE kalbimizdir.

Maneviyat kapımızdır. Duygu yanımızdır. Hayatı anlama ve anlamlandırma biçimimizdir.

Dolayısıyla yokluğu telafisizdir. Başka sermayelerle ikame edilemeyen, yeri doldurulamayandır.

ANNE duasından mahrum kalmak hiçbir yoksunlukla kıyas edilemez. Mukayese kabul etmez.

Sosyal hayatta, iş ve aile yaşamında anne duası almışların başarıları diğerlerine oranla daha fazladır.

Derinlikli bakışları vardır.

Gerginliklerden âri, öfkeli hallerden diğerlerine göre daha asudedir.

ANADOLUMUZUN bunu bilen annelerinin duaları hep kalbimizi ışıtan şekilde olmuştur.

Kızgınlıklarında bile olumsuz cümleler kurmazlar.

Her annenin ortak duası yanında kendine has olanları da vardır.

Ve bunlar çok orijinaldir.

ANNE duaları hususunda bir tez çalışması veya esaslı bir derleme yapılmış mı emin değilim ama yapılmamışsa eğer büyük bir eksikliktir.

Acilen telafi edilmelidir.

“RASULE komşu olasın” duası annelerimizin bizi yakıştırdığı yeri gösterdiği gibi hedefimizi de belirleyicidir.

İyilerle haşrolasın” duası da aynı şekilde bir annenin ufkunun bu dünya ile sınırlı olmadığını hayatın öte yakasını kavradığının delilidir.

İyilerle dirilmek için iyi olmak ve iyilerle kire pasa bulaşmadan yürümeyi zorunlu kılar. Yani anne bu duasıyla evladının “Salih” olmasını istemektedir ki, yüce kitabımızda yeri vardır.

“ALİ’YE Selman olasın” duası da bunlardandır.

Muhteşemdir. Kapsayıcıdır. Belirleyicidir.

Gönüllere Safa Muhammed Mustafa Efendimizin Hanedan-ı Ehl-i Beytine bağlı olmayı öngörür.

Selman-ı Farisi gibi İmamı Ali Efendimizin yâreni, yoldaşı, candaşı olmayı öğütler.

Bu aynı zamanda çocuğuna, eğer arkadaş edineceksen, hamiye ihtiyacın varsa, dostluk arzusundaysan bu Hazreti Ali gibi olmalıdır mesajı içerir.

ÜSTÜMÜZDE çelikten kubbe vazifesi gören anne dualarından birisi de “Allah gökten yağdırsın, yerden toplayasın” duasıdır. Bolluk, bereket niyazıdır. Kevser sırrıdır.

“Ayağına taş değmesin” gibi duaların yanı sıra din, vatan ve millet ile bağlantılı pek çok dua mevcuttur ki, aynı zamanda görev yükler.

BEŞERî hatta manevi sermayelerin en büyüklerinden olan anne dualarından kimseyi Rabbimiz mahrum bırakmasın. Öteye kanatlanmış olan annelerimizi de evlatların duası ile her daim buluştursun.

Demem o ki, üstümüzdeki çelik kubbe annelerimizin duasının kıymetini bilelim.

Anlamına erelim.

Ya Selâm!