Türkiye, Birleşmiş Milletler’in yaptırımlar listesinde yer alan bankacılık, emlak, kara para aklama ve teröre finansman sağlama konusunda yetersiz denetleme yaptığı gerekçesiyle Ekim 2021’de gri listeye düşürülmüştü. Mali suçlarla mücadele için ABD’den Çin’e kadar ülkeleri gruplandıran bir kuruluş olan FATF ekibi, geçtiğimiz günlerde Türk yetkililerle bir toplantı yapmıştı.
Uluslararası suç izleme kuruluşu Mali Eylem Görev Gücü (FATF), 2023 yerel seçimlerinin ardından ekonomi politikalarında U dönüşü uygulayan Türkiye’nin ekonomik toparlanma planına destek olmak için gri listeden çıkardı. Bu endişelerin giderilmesi konusunda Türkiye’nin kaydettiği ilerleme görüşüldü ve 28 Haziran itibariyle Türkiye, üç yıllık çabanın ardından artık özel inceleme gerektiren ülkelerin yer aldığı listeden çıkmayı başardı.
FATF’ye göre Türkiye bu sorunlarla mücadelede önemli bir ilerleme kaydetti. Hazine ve Maliye Bakanlığı, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadeleyi uluslararası standartlara tam uyum içerisinde, kararlılıkla sürdüreceğini açıkladı. Bakanlık, Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK), idari ve teknik kapasitesini daha da güçlendireceklerini, hukuki ve idari düzenlemeleri aynı hassasiyetle uygulayacaklarını bildirdi.
Bu kararla statüsü yükseltilen Türkiye’nin uluslararası itibarı güçlenecek, daha fazla doğrudan yabancı yatırımcıyı ülkeye çekecek. Bu konuda açıklama yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gri listeden çıkmamızın, uluslararası yatırımcıların Türkiye’nin finansal sistemine karşı zedelenmiş güvenini yeniden onaracağını, önümüzdeki süreçte ülkeye daha fazla uluslararası kaynak girişi olacağını söyledi. Dolayısıyla uluslararası sermaye akışının artmasıyla birlikte dezenflasyon süreci de hızlanacaktır. Bu da borçlanma maliyetleri üzerinde pozitif bir etki oluşturacaktır.
O listeye ne zaman ve neden girdiğimizi, kimlerin buna sebep olduğunu sorgulamak, bize bir şey kazandırmayacak. Önemli olan gri listeden çıkmış olmamız. Elbette merak ediyoruz, kaç milyar dolar aklandı, kimler ne kazandı, onlar kazanırken ülke, millet neler kaybetti, paraları aklananların kendileri aklanacak mı, terörizme finansman sağlamak bu millete yakıştı mı? Her yerde arananların bu ülkede örgütlenmesi ve yaşaması Türkiye’ye yakıştı mı?
Ancak şu an enerjimizi harcamamız gereken husus bu değil. Buna sebep olanlara hiçbir işlem yapılmadı, yapılmayacak da. Polat ailesi ve yasadışı yollarla vatandaşlık satan çetelerin çökertilmesi ve hapsedilmesi güzel gelişmeler ancak onlar sadece maşaydı. Asıl sorumluların çok daha yukardaki isimler olduğunu herkes biliyor. Ancak kara para aklayanlara, teröre finansman sağlayanlara tahliye verilmesinin bile hesabını soramıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığına, güvenilirliğine gölge düşürenlerden hesap sorulması gerek ancak hiç kimse sorumluluk da kabul etmeyecek. Bu süreçte kaybettiklerimizi kimse yerine koymayacak. Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde ülkeye verilen zararın da hesabını soramıyoruz. Ülkeyi bu hale getirenler de görevlerini ya mevcut koltuklarda ya da başka makamlarda yapmaya devam edecekler.
Sonuç olarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ifadesiyle listeden çıkmayı “başardık”. Buna odaklanmalıyız. Türkiye’nin izlediği politikalar gayet güvenilir. Zira Türkiye, iktidardan ibaret değildir. Devlet dediğimiz mekanizma siyasi partiler üstü bir güçtür. Konuya iktidar ve siyasetçiler penceresinden bakmak hata olur. İktidara değil, diğer partilere değil “devlet”in kendisine güvenin. Bizi bu cendereden çıkacak olan devlettir. İktidarlar, partiler, siyasetçiler, sermaye sahipleri değişir ancak devlet her zaman baki kalır. Güçlü bir ülkeyiz ve ne yaptığımızın farkındayız. Başka türlü hamleler yapmamızın zor olduğu bir süreçten geçtik, geçmeye de devam ediyoruz.
Aslında merak ettiğim asıl şey şu: gri listeden çıkmak için nelerden ödün verdik? Türkiye’nin içinde bulunduğu durum malum. Dış baskılar özellikle 7 Ekim’den bu yana artarak devam ediyor. Elimizde büyük bir koz mu var yoksa bir şeylere karşılık mı o listeden çıkarıldık? Acaba bu çıkışın sebebi Great Reset olabilir mi? Listeden çıkmamızın kısa vadede halka bir yansıması olmayacak. Peki bunun olumlu sonuçlarından kimler faydalanacak? Ülkeden toprak almak isteyen yabancı yatırımcılara yeşil ışık yakmak olmasın?
Şunu da belirtmemiz gerek ki ülkeye uluslararası sermaye yağmur gibi yağsa da hukuk, adalet, eğitim ve sağlık sisteminde ciddi reformlara ihtiyacımız var. Bu sistemlerde senkronize bir değişikliğe gidilmedikçe ekonominin düzelmesi bizi güçlü ülke yapmaya yetmeyecek. Sonuç her zaman toplumsal anlamda başarısızlık olacaktır. Mevcut adalet sistemi, adaletsizliğin ta kendisidir. Toplum böyle bir adalet sistemini kabul etmiyor. Düzelene kadar da gündem de tutmak millet olarak boynumuzun borcudur. Sadece servet sahipleri ve siyasetçiler için değil, bu vatanın her bir ferdi için gerçek adalet istiyoruz.