Orta Doğu’da huzur haram oldu!

İsrail’i, ABD’si eksik olmuyor…

Arap baharı ile başlayan dizayn çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Türkiye’nin de sınırlarına dayanan ve hatta Türkiye’yi de doğrudan etkileyen harita mühendisliğini görüyoruz. Emperyalist güdüyle motive olan şer odakların benzeri kadastro çalışmalarını “Sykes-Picot’tan” biliyoruz.

Ayrıca tarihin karanlık sayfalarında daha önceden denenmiş ve başarı elde edilmiş diğer strateji ise “iç savaş” çıkarama, bu kaosun devlet tarafından iyi yönetilememesi ve sonucunda parçalama veya dış güçlerin tahakkümü altına girme, Şimon Peres’in ifadesiyle “Lübnanlaştırma”!

Sadece son yıllardaki gelişmeleri izlemiş olsak bile; Orta Doğu’da akan kanın, gözyaşının kıymetsiz olduğunu ne yazık ki göreceğiz.

Sözde İslam coğrafyasından tutun da, yüksek medeniyeti ile övünen devletler, insan hakları savunucuları Gazze’de ki dramı sadece izlemekle yetinmişlerdir. Suriye devrik lider Esad’ın kıyımına gözlerini kapamışlardır… Cılız protestolar ile trajedileri kınamışlardır veya “endişe ile…” başlayan cümlelerin dışında dişe dokunan somut adımlar atılmamıştır. Bu pasiflikten olsa gerek ABD ve maşası İsrail bölgede operasyonlarını günden güne derinleştirmiştir.

Ta ki, Ankara’nın derinden yürüttüğü Suriye politikası ile işler değişmeye başlamış, bilindiği üzere Suriye devrimi ile de Şam yeni yönetime kavuşmuştu. Ani gelişen bu olaylar ile İran ve Rusya güç kaybetmiş, Suriye’den geçmesi planlanan terör koridoru da rafa kaldırılmıştı.

Suriye’de derin bir akıl oyun kurarken diğer bir yandan da Türkiye’de “terörsüz Türkiye” mesajları verilmeye başlanmıştı.

Trump’ın da ifadesiyle “Türkiye, Suriye’yi ele geçirmiş” ve sınır güvenliğini sağlama almıştır.

Türkiye için sınırın güvende olması demek “Anavatanın” güvende olması demektir.

Türkiye’nin yeni Suriye ile yakın ilişkileri, bölgedeki varlığını arttırması/pekiştirmesi başta İran ve İsrail’i fazlasıyla rahatsız etmiştir.

ABD’nin gölgesindeki İsrail, Ankara’yı durdurmak için elinden geleni yapmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin başkent Şam’a oldukça yakın ve Suriye’nin tam ortasında yer alan T4 askeri üssüne yerleşecek olması, İsrail için kırımız çizgidir.

Bu yerleşkenin stratejik önemi İsrail’i çıldırtmaktadır.

Çünkü İsrail, tahakküm kuracağı zayıf ve parçanmış bir Suriye hayali içerisindelerdi. Doğu Akdeniz’e kıyısı olan Lazkiye –Tartus’u merkeze alan Nusayri yönetimi, güneyde Dürziler, Suriye’nin kuzeyinde ve batısında PKK’lı terör devleti vs…

Planda Türkiye hiç yoktu, denklem dışıydı!

Son gelişmeler gösterdi ki, plan dışına itilen Türkiye meğerse asıl planı kurucusuymuş.

İsrail, Türk güçleri ile sınırdaş olmayı asla istemiyor. Nedeni, Türkiye’nin gelişmiş askeri teknolojisi İsrail’in elini kolunu bağlayabilir. İsrail ordusu keyfi şekilde Suriye’nin hava sahasını kullanamayacağı anlamına gelir.

Esad döneminde İsrail, Suriye’de gerek Esad gerekse Rusya ile ortak hareket edebiliyordu. Hizbullah bahanesi ile bölgede antrenman yapabiliyordu. Ancak Türkiye ile bu şekilde bir ilişki söz konusu olmayacağı için İsrail durumdan rahatsız.

Türkiye’nin varlığı, Şara Hükümetine ’de güç vermektedir.

Türkiye’nin nefesini arkasında hisseden Suriye’ye ordusu; meşru müdafaa ve toprak bütünlüğü hukukundan kaynaklı, İsrail’in işgal ettiği alanlara ileriki zamanlarda savaş açabilir. Bu ihtimal Netanyahu’nun uykularını şimdiden kaçırmaya başladığını görmekteyiz.

Bu konuda destek almak, uykularını düzene sokmak için Netanyahu, ABD’ye koşmuş aman dilemiştir. ABD çıkartması sonrası belki de sırada NATO eliyle Ankara’yı sıkıştırmak isteyecektir.

Türkiye, bu konuda oldukça kararlı, adım adım hedefe ilerlemektedir. İster inanın, ister inanmayın zaman bu yazılanlarını haklılığını gösterecektir.

Türkiye, Suriye’de elde ettiği kazanımlarından ABD, İsrail rağmen asla vazgeçmeyecektir. Türkiye’yi dışardan gelen hiçbir tehdit durdurmaz. Ondan eminiz! Türkiye’yi geri adım attıramazlar. İçeriden gelecek tehlikeler sadece Türkiye’yi yavaşlatabilir.

Dikkatli olmalıyız!

MI6,MOSSAD, CIA, SAVAK/vevak’ı vs.. bu örgütler koltuklarına oturan ve manzara izleyen yapılar değillerdir. Sürekli sahada olacaklardır. Sosyal medyadan, sokaklardan ve kendine çalışan siyasetçilerden destek alarak alanlara ineceklerdir. Türkiye’yi engellemek ve ilgisini dağıtmak için provokasyonlara niyetleneceklerdir.

İsrail için Suriye, Filistin meselesi kadar önemlidir. Suriye’de ayağının takılması demek, Filistin’de/ Kudüs’te planlarının bozulması demektir. 

NOT: İsrail ayrıca Kuzey Kıbrıs’ta da harekete geçecektir. Özellikle RUMLARI provoke edecektir.