TÜRKİYE’DE KÜLTÜR EROZYONU SORUNU-1
Kültürün tanımından başlayalım. Kültür bir milletin veya toplumun uzun yıllar içinde biriktirdiği yada elde ettiği veya sahip olduğu maddi ve manevi varlıklarının tamamıdır. Kültür kelimesi genelde iki anlamda kullanılır. Birincisi eğitimli, bilgili, görgülü ve aydın anlamındadır. İkincisi ise bir milletin ruhunu ve mayasını oluşturan, ayakları üzerinde durmasını sağlayan, özünü ve kökünü meydana getiren ekonomik, sosyolojik, mimari, folklorik, siyasi, sanatsal, felsefi, toplumsal vb. alanlardaki birikimini, varlıklarını, değerlerini, tarihsel yolculuk içinden damıtılıp gelen o millete ait yaşamsal kodları, o toplumun duyuş, düşünüş ve yaşayış özelliklerini gösterir. Kısaca bir milletin maddi ve manevi varlıklarının tümüdür, kültür. Ayrıca dilimizde ekin, başak kelimeleri de üretim, birikim ve kültür anlamlarında kullanılmaktadır. Kültürün içinde her şey vardır. Bu kelime neredeyse her şeyi kapsar. Müzik, folklor, dil, resim, mimari, spor, insan ilişkileri, davranış biçimleri, olaylar karşısındaki toplum refleksi, yemek-sofra-mutfak alışkanlıkları vb. tüm faktörler kültürü yansıtır.
Kültür bir milletin milli güç unsurlarından bir tanesi ve en önemlilerindendir. Milli güç unsurları içinde yer alan siyasi, ekonomik, askeri, teknolojik, demografik unsurların yanı sıra en önemli ve hayati öneme haiz bir başka faktör de bir milletin sahip olduğu milli kültür yapısıdır. Bilindiği gibi milli güç bir milletin, toplumun varoluş mücadelesinde ve savaşta ayakta kalma imkan ve kabiliyetini ifade eder, direnç kapasitesini gösterir. Milleti millet yapan en önemli unsur da kültürdür. Kültürsüz bir millet düşünülemez. Bir topluluğun veya bir halkın millet olabilmesi için tarih, vatan, bir arada yaşama iradesi ve milli güç ile birlikte milli bir kültüre de ihtiyaç vardır. Kültür bir milletin özüdür, köküdür, ruhudur, manasıdır, mayasıdır, dünya üzerindeki milletler ailesinde kimliğidir, özgün haliyle varoluşunun ve ifade edilişinin biçimidir. Kültür yoksa millet de yoktur veya kültürün erozyona uğraması ile birlikte erimiştir, dejenere olmuştur ve asimilasyona uğramıştır. Kültürün ifade edilişi de, nesilden nesle aktarılışı dil ile gerçekleştirilmektedir. Bu anlamda dilin çok önemli bir fonksiyonu vardır.
Kültürsüz bir toplumun veya kültürünü kaybetmiş bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş, yaşam kaynağı bitmiş ve nefes borusu tıkanmış demektir. Kültürü erozyona uğramış bir milletin dünyada kendi özü ve varlığı ile yaşaması mümkün değildir, başka kültürlerin etkisi altına girmesi, başka milletlerin boyunduruğu altında olması kaçınılmaz olacaktır.
Kültürün ne olduğunu anlattıktan sonra şimdi kültür erozyonunu irdeleyelim. Kültür erozyonu bir kültürün hakim başka kültürlerin etkisiyle kendi özelliklerini, değerlerini ve kodlarını veya alışkanlıklarını zamanla kaybedip; başka kültürel unsurları, değerleri, alışkanlıkları benimsemesi, kendi kültürünün bir parçası gibi görmesidir. Kültürel erozyonda taklit, özenti, kendi gibi ve özgün olamama, aşağılık kompleksi, dilin yozlaşması, gereksiz ve fazla yabancı kelime kullanımı, kültürel çözülme, toplumsal yozlaşma, ahlaki dejenerasyon… vardır. Kültür erozyonuna uğramış bir millet kendi değerlerinden uzaklaşır, bu anlamdaki derinliğini kaybeder, kültürel sığlık içine girer, dünyadaki emperyalist hakim kültür ve kültürlerin değerlerini ve özelliklerini kabul eder ve benimser. İşte bu çok tehlikeli bir durumdur ve mutlak surette kaçınılmalıdır. Bu durum bir millet ve bir kültür için çok ciddi tehdit ve tehlikedir. Örneklerle detaylara ve alınacak önlemlere ve neler yapılması gerektiği hususun aşağıda ayrıca değineceğiz.
Tabi ki burada kültürel etkilenme ve etkileşim asla olmamalı demiyoruz. Etkilenme ve etkileşim olabilir, bu gayet normalidir, fakat erozyon olmamalıdır. Kültürler bu noktada kendilerini korumalıdır. Kaldı ki kültürel etkilenme ve etkileşim teknolojinin gelişmesi sonucunda ulaşım ve haberleşme ile kitle iletişim araçlarındaki baş döndürücü ilerleme ile birlikte dünyanın küreselleşen (Global) küçük bir köy haline dönüşmesinin doğal bir sonucudur.
11/01/2018
Zeki ÖZDEMİR/ANKARA
Araştırmacı-Yazar