Türkiye ve Avrupa Birliği - 4
Avrupa Birliği’nin üye sayısı, 2007 yılında Bulgaristan ve
Romanya’nın katılımıyla 27’ye, 2013 yılında ise Hırvatistan’ın
katılımıyla da 28’e çıkmıştır. Bu arada hemen şu belirtilmelidir.
İngiltere’de 23 Haziran 2016 tarihinde Avrupa Birliğinden çıkıp
çıkmama konusunda yapılan referandumdan, Birlikten çıkma yönünde
sonuç çıkmıştır. İngiltere’nin ayrılması ile Birliğin üye sayısı
27’ye düşecektir. İngiltere’nin Birlikten ayrılmasının hem
İngiltere hem de Birlik açısından, olumsuz siyasi ve ekonomik
sonuçlarının olmaması mümkün değildir. Bu durum, hem Birleşik
Krallıktan hem de Birlikten yeni ayrılmaları ve bölünmeleri
beraberinde getirebilir. Şu an itibariyle Avrupa Birliğinin
geleceğinin parlak ve öngörülebilir olduğunu söylemek olanaklı
görünmemektedir. Ekonomik bir birlik olmakla birlikte, hiçbir zaman
dünyada siyasi, askeri ve diplomatik bakımdan tam bir güç merkezi
ve belirleyici bir aktör olamayan Birliğin geleceği tartışmalı hale
gelmiştir.
Gelelim Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerine ve seyrine. Avrupa
Birliği bir modernleşme projesidir. Bir devlet projesidir. Avrupa
Birliği, yaklaşık 200 yıllık Osmanlı-Türk aydınlanma ve çağdaşlaşma
hareketinin başarı seviyesi olan Cumhuriyetin en önemli modernleşme
projesi, Cumhuriyetin içinin demokrasi ve ekonomik başarı ile
doldurulması çabası ve “muasır medeniyetler seviyesinin üstüne
çıkma” hedefinin en önemli parçasıdır.
Burada öncelikle belirtilmesi gereken bir husus, Türkiye ve Avrupa
Birliği ilişkilerinin hep tek yanlı gelişmesi, Türkiye aleyhine
olmasıdır. İlişkilerde Türkiye sorumluluklarını yerine getirmesine
rağmen Avrupa Birliği sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Türkiye
hep çifte standarda maruz kalmıştır. Gümrük Birliği ilişkilerinde
ve tam üyelik müzakerelerinde diğer ülkelere uygulanmayan kurallar
Türkiye uygulanmış, Türkiye hep kapıda bekletilmiş, “uzaklaşma ama,
içimize de dahil olma” denmiştir. Hiçbir üye ülke Türkiye gibi 58
yıl kapıda bekletilmemiştir. Türkiye 58 yıl geçmesine rağmen neden
üye olarak kabul edilmediğini sorduğunda ise Birlik tarafından,
Türkiye’nin üyelik şartlarını yerine getirmediği, kriterleri
karşılamadığı, Birliğin geleceği, savunması, dünyada etkinliği için
Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik önemi teyit edilmekle
birlikte büyüklüğü nedeniyle üyeliğin zaman alacağı ve bunun normal
olduğu cevabı verilmektedir. Tabi ki bunun rasyonel bir cevap
olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Hal böyle iken Türkiye’de
zaman içinde, Birliğe alınmaması konusunda Birliğin bir Hıristiyan
Kulübü olduğu, Türkiye’nin Müslümanlığı, tarihi, kültürü ve
medeniyeti nedeniyle Birliğe alınmadığı şeklinde yaklaşımlar son
derece ağırlıkta yer almaya başlamıştır. Yaklaşımların yersiz
olduğunu söylemek de olanaklı değildir. Burada akla gelen en önemli
soru şudur. Soğuk Savaş sonrasında bağımsızlığına kavuşan eski Doğu
Avrupa ülkeleri, siyasi ve ekonomik kriterleri Türkiye’den üstün
olduğu için mi Avrupa Birliği’ne tam üye olarak kabul edildiler?
Tabi ki hayır. Eritilmesi, eklemlenmesi ve hazmı kolay küçük
ülkeler oldukları için Birliğe kabul edildiler.
KAYNAKÇA
1-Uluslar arası İlişkiler Sözlüğü (Faruk SÖNMEZOĞLU, Deniz Ülke
ARIBOĞAN, Beril DEDEOĞLU).
2 - T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı.
3 - Basından.