İsrail, 7 Ekim’den beri her gün yani tam 305 gündür Gazze’yi bombalıyor. Eminim bize ulaşan katledilmiş insan sayısı, gerçek rakamların çok çok altında zira enkaz altında kalanlar, esir düşenler, bir sebeple kaybolanlar bu rakamlara dahil edilmiyor.

Saldırılarda, içinde insanların yaşadığı binalar yıkılıyor ancak enkazların hiçbirinde arama-kurtarma çalışması yapılamıyor. Ne arama-kurtarma için ne de enkaz kaldırma için imkanları yok. Bu nedenle 305 gündür enkazların altında kalmış olanların sayısı bilinmiyor. Bu sebeple Gazze’de öldürülen insan sayısını en az 3 ile çarpmak doğru olur diye düşünüyorum.

Artık yazmak da sokaklara çıkıp protesto etmek de işe yaramıyor. İnsanlar ciddi bir umutsuzluk ve gelecek kaygısı yaşıyor. Göz göre göre pervasızca bir soykırım işlenmesine rağmen hiçbir devlet buna müdahale etmiyor ya da durdurmaya gücü yetmiyor. Güya insan haklarının, özgürlüklerin, medeniyetin beşiği olarak yansıtılan ABD, bir savaş suçlusunu mecliste alkışlıyor!

İnsanlar güvenlikleri, hakları, özgürlükleri ve gelecekleri ile alakalı kimlere ve neye güvenecek? Bu işi Türkiye dışında çözecek bir ülkenin olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Hatta sadece Filistin meselesini değil bölgedeki tüm krizleri çözecek güçteki tek ülke Türkiye’dir. Biraz daha sabırla, güvenerek ülkemize destek vermemiz gerekiyor.

Evet, hiçbirimizin artık tahammülü kalmadı ancak devletimize saldırarak onların işini daha da zorlaştırmanın manası var mı? Medyada dikkatli okuma yaparsanız Türkiye’nin adım adım sorunu çözmeye doğru ilerlediğini görebilirsiniz. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın dediği gibi: “İsrail’in yaptığı her türlü kötülüğü arkadan süpürmeye çalışan ABD’nin yaptığı, kabul edilebilir değildir. İsrail’in sahipleri, artık tasmasını eline almalı ve sahip çıkmalı. Bölge daha fazla İsrail provokasyonunu kaldıracak durumda değil!”

Hakan Fidan’ın bu cümlesi bile aslında bir duruştur, küreselcilere büyük bir mesaj verilmiştir. Dünyada kaç tane ülkenin lideri, bakanı, siyasetçisi bu cümleleri kurabilir? Devletimizin kendine olan güvenini ve sahip olduğu gücü bu açıklamalardan anlayabilirsiniz. Hakan Fidan’ın açıklamaları öylesine derin tehdit ve mesajlar içeriyor ki bu mesajların ağırlığını herkesin algılayamadığını düşünüyorum. Hakan Fidan’ın bu ifadeleri fitili ateşlemek oldu.

CHP, DEM, İYİ Parti gibi muhalefet partilerinin bile anlayamadığı net şekilde ortadadır. Zira ne benzer cümleleri kurabiliyorlar ne de Türkiye Cumhuriyeti’nin vizyonuna destek olacak bir hamlede bulunabiliyorlar. Tek yaptıkları medya üzerinden milleti gaza getirmeye çalışmak! Tek dertleri bizi birbirimize kırdırarak ülkemizi işgal etmek isteyen ABD, İsrail, İngiltere, Yunanistan gibi ülkelerin işlerini kolaylaştırmak!

Kimileri de neden İsrail’e girmiyoruz diyerek iktidara yükleniyor. Zaten amaçları Türkiye’yi bu savaşın içine çekmek! Türkiye dahil olduğu anda son dünya savaşı başlar ve kayıpları, bedelleri aklınıza gelenden çok daha ağır olur. Türkiye, istihbarat savaşında gayet başarılı ilerliyor. Elbette güvenliğimizi tehdit eden en ufak hamlede müdahale edeceğiz. O günler de çok uzak değil zira sıra mutlaka Türkiye’ye gelecek.

Sanıldığı gibi ilk girilen yer İsrail olmayacak. Doğu Akdeniz’de başlayan savaş, Orta Doğu’da büyüyecek ve tüm dünya karışacak. Hem savunma gücü hem de diplomatik açıdan koşullar hazır olmadan savaşa girmek söz konusu değil. Öncesinde yapılması gerekenler var. Bunlar için uygun ortam hazırlanıyor. İsrail’e Bakü-Ceyhan-Tiflis hattı üzerinden giden petrol ticaretinin durdurulması gibi… İncirlik Üssü’nde ABD’nin çıkarılması gibi… Suriye ile normalleşme sonrasında Suriyelilerle birlikte Orta Doğu’da bize lazım olacak orduyu da bölgeye göndermek gibi…

Artık uluslararası örgütlerin de bir işlevi kalmadı. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO… Hepsi yavaş yavaş yok olup gidecek. Dünyaya yeni bir sistem entegre ediliyor. Bu da bir süreç gerektiriyor. Türkiye Cumhuriyeti, süreci en iyi yöneten ülkelerden biridir. Ekonomik kriz, bu sürecin bir parçasıdır. Şu an maddi sorunlarla oyalanırken başımıza daha büyük çorapların örüldüğünün farkına bile varamıyoruz. Herkesin komplo teorisi zannettiği “Great Reset” projesini kaç kişi ciddiye alıyor?

Her gün ekranlardaki açıklamalarda gizli gizli bu projenin başarıyla ilerlediğine dair mesajlar verildiğini kaç kişi fark ediyor? Kafanızı kaldırıp biraz daha dikkatli okuyun dünyayı. Büyük felaketler kapıda ve Türkiye, bunlarla başa çıkacak gücü elinde bulundurma hazırlıkları yapıyor. Uyanın ve araştırın. Dilerim hazırlıksız yakalanmayız.