TÜRK’E TEHDİT SÖKER Mİ?
Tabi ki hayır. Türk’e tehdit, şantaj ve yaptırım sökmez. Müslüman Türk dini, Vatanı ve bağımsızlığı için gözünü kırpmadan canını verir. Tam tersi etki doğurur. Müslüman Türk esaret altında onursuzca yaşamaktansa, şerefiyle dövüşe dövüşe ölmeyi tercih eder. Tarihte esaret altında yaşamayan tek millet Türk Milletidir. Tarihimizde hep nice azlar, çoğunluğa galebe çalmıştır. Hak yolunda mücadele edenler, hep muzaffer olmuştur. Çünkü Allah hak yolunda mücadele edenlerle birliktedir.
Mete Han şöyle der: “ Benden çadırımı isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, eyerimi isteyin vereyim. Ancak vatanımdan bir karış toprak istemeyin, vermem, veremem.”
Anadoluyu yurt edinen, sayıca kendi ordusundan oldukça fazla olan Bizans ordusunu yenen Alparslan şöyle der: “ Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır.”Yine Alparslan telaşlı bir şekilde kendilerinden sayıca çok fazla olan Bizans ordusunun yaklaşmakta olduğunu söyleyen askerine şöyle der: “ Öyleyse zafere gittikçe yaklaşıyoruz.”
Kurtuluş savaşında Gaziantep savunmasının kahramanı Şahin Bey şöyle der: “ Vatan için Şehadet şerbeti içmek Ağustos ayında bir bardak su içmeye benzer.”
30 Ekim 1918 Mondros mütarekesinden sonra en gelişmiş silahları ile gelen, savaş gemilerini İstanbul boğazına demirleyen düşmanana karşı Mustafa Kemal şöyle der: “ Geldikleri gibi giderler.”
Bir Türk Atasözü der ki: “ Türk olmak zordur, karşında bütün dünya vardır; Türk olmamak daha zordur, karşında Türk vardır.”
Çanakkale'de ve Kurtuluş savaşında “ Ya İstiklal ya ölüm” parolasıyla hareket ederek 7 düvele karşı mücadele veren bu Millet düşmanı bozguna uğratmıştır. Bu Millet, 1964’te Rumların Kıbrıs’ta Türklere yönelik baskı ve katliamlarını arttırmaları üzerine, askeri harekat kararı alması sonucu, Amerikan Başkanı Lyndon Johnson’un son derece kaba bir dille yazdığı “ eğer Adaya asker gönderirseniz Amerika ve NATO sizi Sovyetlere karşı korumayacaktır” şeklinde tehdit mesajı içerikli mektubuna karşılık ihtiyatlı olmakla birlikte yolundan dönmemiş, 1974 Kıbrış Barış Harekatında Amerikan yaptırımlarına ve ambargosuna boyun eğmemiştir. Yoluna devam etmiştir. Aleni Batı ve Amerikan destekli, FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz 2016’ da işgalci, istilacı terörist darbe girişiminde Türk Milleti savaş uçaklarına ve savaş helikopterlerine yerden PENÇE atarak destansı bir kahramanlık gösterisi yapmış; düşmana, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı özyurdunu savunmuş, korumuş ve kurtarmıştır.
Artık Amerika’nın, geçmişte olduğu gibi her istediğine evet diyen, hiç itiraz etmeyen, her 10 yılda bir darbe yaptığı, ekonomik kriz çıkardığı, ırk-mezhep-siyasi görüşler üzerinden toplumsal katmanlar arasında çatışma ve kaos çıkarabildiği, başını kuma gömmüş ve iç meseleleri ile boğuşan, dünya ile ilgilenmeyen, Batı güdümünde bir Türkiye yok. Şu anda Amerika artık darbe yapamıyor, PKK ve FETÖ’yü istediği gibi Türkiye'de kullanamıyor, Kuzey Suriye’de kurmayı planladığı ikinci İsrail terör (PKK) devletine Türkiye’yi razı edemiyor, Türkiye bu planı bozuyor. Türkiye savunma sanayinde yerlilik oranını % 20’den % 65’e çıkardı, kendi tüfeğini,tankını, topunu, helikopterini, İHA’sını ve SİHA’sını kendisi üretiyor. Buna karşın Amerika, planları tutmayınca Türk Milletine karşı ekonomik savaş başlatıyor, kuru tehdit ve ucuz yaptırım kararları ile bu Milleti dize getirmeye çalışıyor.
Bu Millet kuru tehdit ve yaptırımlara papuç bırakmaz, ucuz numaralarla dize getirilemez, birliğini bozmadığı sürece yıkılmaz. Bu Milletin 5 bin yıllık tarihi vardır.
Geçtiğimiz hafta Amerika'nın evanjelist, Siyonist, Yahudi hizmetkarı Kızıl Başkanı Donalt Trump ve yardımcısı sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamalarla mütemadiyen Türkiye’yi tehdit ettiler. Türkiye’de ajanlıktan ve terör örgütlerine yardım suçundan tutuklu bulunan ve geçtiğimiz hafta tutukluluğu mahkeme kararıyla ev hapsine dönüştürülen Rahip Brunson’un iade edilmediği takdirde Türkiye'de ağır yaptırımlar uygulayacaklarını belirttiler. Anlaşması yapılmış, parası ödenmiş ve Türkiye'nin de ortak üretici ülkeler arasında yer aldığı F 35 savaş uçaklarının ve diğer ağır silahların Türkiye'ye teslim edilmemesi yönünde Amerikan Senatosundan, yine geçtiğimiz hafta, karar çıktı. Ancak bu kararın uygulanmasının takdiri Başkana ait. Son kararı Başkan verecek. Yine geçen hafta Amerika, uluslararası hukuka, ikili anlaşmalara ve müttefiklik ilişkilerine aykırı bir biçimde, Teksas’ ta kovboyvari bir yöntemle Rahibin iade edilmemesiyle bağlantılı olarak Adalet ve İçişleri Bakanlarına yaptırım uyguladığını ve Amerika'daki mal varlıklarına el koyduğunu açıkladı. Buna karşılık iki Bakan da açıklama yaparak Amerika’ da mal varlıkları olmadığını, Amerika’daki mal varlığının FETÖ ve onun malları olduğunu, ve eninde sonunda bu Milletin mallarını Amerika'dan alacağını belirttiler. Bu arada Amerika’ ya mütekabiliyet çerçevesinde diplomasi kuralları uygulandı.
Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı bağımsızdır. Yargıya hiçbir kişi, kurum veya güç müdahale edemez. Süper güç olsa da Amerika hiç edemez. Amerika bu kuru tehdit ve ucuz yaptırımlar karşısında kaybedecek, Türkiye’yi kaybedecek, sonunda kendisi kaybedecek, dünyada yaptığı katliam ve soykırımlar sonucunda akıttığı masum kanında boğulacaktır, kendi topraklarında kendi kini ve iç savaşıyla tarihe ve toprağın altına gömülecektir. Yakındır, yakın olmasa bile yaklaşmakta olan yakınlığı yaşamaktayız.
Gerçek kahraman, Müslüman Türk Milleti ise öldürmeyen her acı ve zorluğun daha da güçlendirmesiyle birlikte, birliğini pekiştirerek, küllerinden yeniden doğmaya; Süper Güç Ülke, Süper Güç Millet, Süper Adaletli Medeniyet olma ülküsüne her geçen gün daha da yaklaşmaktadır.