Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin başına geçecek kişinin üreteceği politikalar ve güdeceği siyaset tüm dünya için önemlidir. Buna sanırım pek itiraz eden çıkmayacaktır. Durum böyle olunca da ABD’deki seçimleri sadece ABD’li vatandaş takip etmiyor. Dünya ve beraberinde Türk medyası da günlerdir, ABD’deki seçim ve seçimin sonuçlarına odaklanmış 5 Kasım günün beklediler.
Sanki Türkiye seçime gitmiş gibi ulusal medyamızda, ABD seçim sonuçlarında anlık veriler dakika dakika paylaşıldı, yorumcular durum analizi yaptılar.
Aylar öncesinden, Kamala Harris ve Donald Trump’un olası başkanlık durumunda yaşanacaklar masaya yatırılmış ve ihtimallerle gündem çöpe atılıyordu. Türkiye için Harris veya Trump fark etmezdi. Çünkü ABD’de politikayı hiçbir zaman başkan tek başına üretemezdi. Elbette bir takım inisiyatifleri olacaktır. Ancak küresel ölçekte yürüteceği siyasetin senaryoları “yuvarlak masalar”da hazırlacak ve kim başkan olursa olsun onun eline tutuşturacaklardı. Bu bağlamda Türkiye’de dâhil olmak üzere ABD’nin; Ortadoğu, Uzakdoğu, Ukrayna hatta Avrupa Birliği birçok bölgede sürdürdüğü uzun vadeli hedeflerinin de bir değişiklik olacağını düşünmüyorum.
Çin’e karşın kaybettiği ekonomik gücünü tekrar tesis etmek için ABD mücadelesine kaldığı yerden devam edecektir. Çin ile mücadele demek, Çin’i Lonraya bağlayan Kuşak-Yol Projesi ile mücadele demektir. Kuşak yol projesiyle mücadele demektir. Bir kuşak Bir Yol Projesi ise Türkiye dâhil 64 ülke demektir.
Bitmedi!
64 ülke dışında Çin’in Avrupa’ya uzanması engellemek demektir. Bu durumda Avrupa Birliğine üye 27 ülke de bu mesellere dâhil olması demektir. Yani kaos bitmeyecektir.
Başkan resmi olmayan verilere göre Trump olacağı artık netleşti.
Trump seçim öncesinde, Çin ithalatına büyük yeni gümrük vergileri getirme sözü vermiş olduğunu da değerlendirdiğimiz de ne demek istediğimi sanırım anlatmış olurum.
Ortadoğu’ya gelecek olursak bu konuda Trump, Fox News televizyonuna verdiği mülakattı hatırlatmak istiyorum. Trump :
"İsrail (Gazze'de) bu işi bitirmeli, bu işi hızlıca ve güçlü şekilde bitirmeli ve yeniden hayata dönmeli çünkü çok uzun zaman sürdü. Onlar (İsrail) kazanmalı ve işi bitirmeli." demişti.
Buradan da anlaşıyor ki Trump bölgede yeni savaşlar istemiyor ancak İsrail’in mutlak zaferini kısa sürede ilan etmesini ve savaşları durdurması gerektiğine inanıyor.
Trump’ın bu düşüncesine Yuvarlak Masa’nın olur verip vermeyeceğine zamanla göreceğiz.
Ortadoğu konusunda Trump’ı zorlayacak birçok konu mevcut! Filistin, Lübnan, İran, Kıbrıs, Irak ve Suriye… Bölgede birçok küresel aktör ve maşa örgütler var! Trump’ın işi hiç kolay olmayacaktır.
Şimdi biraz da Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın zaferini değerlendirelim.
Benim için Trump’ın kazanması aslında hiç de sürpriz olmadı. Çünkü kazanacağı bekliyordum. Dünya medyası gibi ben de mütemadiyen Trump’ı ve rakibi Kamala Harris’i takip ediyordum.
Trump, seçim çalışmalarını sürdürürken ABD’li halkın algılarını iyi analiz etmiş ve ödevine iyi çalışmıştı. Çok zengin olmasına rağmen seçim çalışmaları sürecinde oldukça sıradanlaşmış, sade vatandaş gibi davranıyordu. Samimi söylemlerle vatandaşlara yöneliyor, danslar ediyordu. Bu bağlamda ABD’li seçmen Trump’ı daha gerçekçi ve kendilerine yakın hissediyordu. Ülkenin sorunlarını çok basit bir dille halka anlatıyor, göçmen sorununu halkın duymak istediği şekilde dillendiriyordu. Ülkenin güvenlik sorunlarını, ekonomik meseleleri halkın dilinden anlatıyordu. Ve en önemlisi, meydanlarda savaşları bitireceğini altını çiziyordu.
Geçen gün çok bu konuda yerinde tespitler okumuştum. Haberde ABD’yi yalnızca New York, San Francisco ve Chicago’dan ibaret sanıyorsanız, bu büyük bir yanılgıdır diyordu. “Büyük şehirlerdeki kozmopolit yaşam, o şehirlerin hemen dışına çıktığınızda tamamen kayboluyor. İnsanlar, Washington’daki işleri kendilerine dert etmeden halledecek birini arıyorlardı. Tütünün, tatlı patatesin, benzinin ve yumurtanın fiyatını sabit tutacak, mahallelerine yabancı insanları sokmayacak bir lider istiyorlardı. Trump, bu iş için biçilmiş kaftandı. Trump televizyonlarda görmediğimiz sıradan Amerikalıya sizin için “varım” mesajı verdi.” diyordu.
Seçime günler kala, Başkan Biden’ın Cumhuriyetçi seçmeni “çöpe” benzetmesi ve Trump’ın buna çöp kamyonunun direksiyonuna geçerek cevap vermesi, seçmenlerin dikkatinden kaçmamıştı.
Trump, her ne kadar Müslümanlara uçuş yasağı getireceğini söylese de, kendi miting kürsüsünü Amerikalı Müslümanlara açması, sözde değil pratik bir adım olarak görüldü. Tarafı belli olmasına rağmen “savaşı durduracağım” demesi de birçok insan için önemli bir faktördü.
Şunu net olarak söylemek istiyorm ki Trump bu seçimi kazanmayı gerçekten çok istiyordu; bu yüzden seçim çalışmalarına tam 2 yıl önce başlamıştı.
Buna karşın Biden’ın adaylıktan geri çekilme konusundaki yavaşlığı ve Kamala Harris’in seçim maratonunda daha ısınmadan koşmaya başlamış olması Demokratların seçimi kaybetmesinde önemli rol oynadığını belirtebilirim.