Husiler, Yemen'de faaliyet gösteren ve Şii İslamcı bir örgüt olarak bilinen bir gruptur. İsrail'e karşı direniş ekseninde yer alan Husiler, Ensar Allah adıyla da tanınır ve İran’dan destek almaktadırlar. 1990'larda, Şii İslam'ın Zeydilik kolunu savunma amacıyla ön plana çıkan Husiler, ABD'nin 2003'te Irak'ı işgaliyle Amerika ve Yemen hükümetine karşı bir muhalefet hareketi olarak büyümüşlerdir. Günümüzde, başkent Sana ve Yemen’in kuzeyi dahil olmak üzere ülkenin geniş bölgelerini kontrol etmekte, vergi toplamakta ve para basmaktadırlar. Özellikle Suudi Arabistan’ın petrol tesislerine yönelik drone ve füze saldırılarıyla tanınan Husiler, aynı zamanda ABD ve İngiltere’ye ait ticari ve askeri gemilere saldırılarda bulunarak Kızıldeniz’in güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Bu saldırılar, Husilerin sadece bir saldırganlık hareketi olarak değil, aynı zamanda kendi bakış açılarına göre meşru bir savunma ve direniş eylemi olarak görülmektedir.

ABD Donanması ise, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Kızıldeniz'de bu kadar zorlu bir mücadeleyle karşılaşmamış durumdadır. Husilerin stratejik olarak deniz ticaretini hedef alması, Suudi Arabistan ve müttefiklerinin deniz ticaretine darbe vururken, ABD ve İngiltere gibi güçlerin de bölgedeki varlığını sorgulanır hale getirmiştir. Husiler, İran’dan ciddi bir askeri destek almakta, hatta bazı iddialara göre Rusya, uydu verileri sağlayarak Husilere stratejik üstünlük sağlamaktadır. Kızıldeniz rotası, bu saldırılar nedeniyle artık güvenliğini kaybetmiş, bu da küresel nakliye maliyetlerinde ve ticaret rotalarında ciddi bir artışa neden olmuştur. ABD'nin deniz harekatları Husilerin etkisini azaltmada yetersiz kalmış, Husilerin düşük maliyetli drone ve füze saldırılarına karşılık olarak ABD’nin pahalı savunma sistemleri kullanmak zorunda kalması, bu mücadeleyi daha da zorlaştırmaktadır.

Husilerin saldırıları, sadece bölgesel güvenliği değil, aynı zamanda küresel ekonomiyi de ciddi biçimde etkilemiştir. Yemen’de Husiler, Suudi Arabistan, ABD, İngiltere ve müttefik ülkelerin gemilerine yönelik drone ve füze saldırılarıyla Kızıldeniz’deki ticaret rotalarını hedef almaktadır. Bu saldırılar, deniz ticareti için son derece stratejik olan Kızıldeniz rotasının güvenliğini zedelemiş, ticari gemileri bölgeden uzak durmaya zorlamıştır. Bu durumda birçok nakliye şirketi, daha güvenli olan Ümitburnu rotasını tercih etmek zorunda kalmış; ancak bu rota, her seferde milyonlarca dolarlık ek maliyet ve haftalarca süren ekstra seyahat süresi anlamına gelmektedir. Nakliye maliyetlerinin artması, tedarik zincirlerinde aksamalara neden olmuş ve küresel pazarlarda fiyatların yükselmesine yol açmıştır.

Özellikle büyük konteyner gemileri, dökme yük gemileri ve petrol tankerleri gibi ticari gemiler Kızıldeniz’den uzaklaşmak zorunda kaldığı için petrol fiyatlarında ve lojistik maliyetlerinde belirgin bir artış yaşanmıştır. Örneğin, bir konteyner taşıma maliyeti 1.600 dolardan 5.000 doların üzerine çıkmış, bu durum küresel ticaret ve tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemiştir. Mısır için önemli bir gelir kaynağı olan Süveyş Kanalı’nın ticari geçişlerinde de ciddi düşüşler yaşanmış, kanaldan geçen gemi sayısının azalması ülkenin ekonomik kaybını artırmıştır. Husilerin bu düşük maliyetli ancak yüksek etkili saldırıları, küresel tedarik zincirlerinde aksaklıklara neden olmuş, bu da dünya genelinde birçok sektörde fiyat artışlarını tetiklemiştir.

ABD ve İngiltere gibi ülkelerin yoğun çabalarına rağmen Husilerin bu saldırılarını durduramamaları, dünya ekonomisini istikrarsızlaştıran büyük bir sorun haline gelmiştir.