Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'nın, Amerikan New York Times Gazetesi’ne demeç vererek Arnavutluk'un başkenti Tiran’da “Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti” adında "Vatikan benzeri" bir yapı kurulacağını duyurması tartışmaları ve itirazları beraberinde getirdi.

Haberde, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, başkent Tiran'da 109 dönümlük bir arazi üzerine "Bektaşi Tarikatı Egemen Devleti" olarak adlandırılacak bir oluşum kuracaklarını, bu yapının planlarını yakın gelecekte açıklayacağını bildirdi. Haberin devamında açıklamalarına devam eden Başbakan Rama, yeni devletin amacının Arnavutluk'un gurur duyduğu hoşgörülü bir İslam anlayışını teşvik etmek olduğunu belirterek, "Bu hazineye, yani dini hoşgörüye sahip çıkmalıyız ve bunu asla hafife almamalıyız" değerlendirmesinde bulundu.

*

Konuyu siyasal yönden de inceleyeceğiz ama öncelikle bu meseleye ilişkin Türkiye Bektaşilerinin tepkisine de bakmakta fayda var.

Türkiye Bektaşilerinin en üst temsil makamı olan Ali Haydar Ercan Dedebaba’nın talimatıyla, Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu tarafından yapılan açıklamada, Arnavutluk’taki girişimin başına geçeceği konuşulan Baba Mondi için:

 “Baba Mondi, dedebabalık sistemine bağlı olmadığı için Bektaşilik yolunun da dışındadır ve yok hükmündedir” ifadeleri kullandı.
Uzun zamandır kıpırtılarını hissettikleri bu gizli faaliyetlerden haberdar olduklarının da altını çizen Gümüşoğlu, Baba Mondi’nin ve arkasındakilerin kirli planları olduğunu üstü kapalı şekilde anlatarak, bu oluşum karşısında olduklarını deklere etmiştir devamdı ise "Bu girişim Türkiye’nin gelecekte yeni sorunlara muhatap olmasını beraberinde getirecektir" ifadesi ise bizleri temkinli olma konusunda uyarısıdır.

Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Şahin ise itirazlarının eşiğinde kullandığı ifade meselenin iç yüzü ortaya koyma açısında oldukça kıymetlidir.

Şahin, "Bu girişimlerin arkasında Batılı ve ABD'li güçlerin olduğunu biliyoruz" diyerek Baba Mondi’nin kullanıyor olduğunu belirtmiştir.
Bu konuda Mehmet Şahin’in haklı olduğunu ben de düşünüyorum.

Çünkü bu plan uzun zamandır, sesiz sedasız yürütüldüğünün bilgisi Prof. Dr. Hilmi Demir tarafından da teyit edilmişti. "Bu plandan bana bizzat Tiran'da Baba Mondi bahsetmişti" diyen Demir, endişelerinin Mehmet Şahin ile benzer olduğunu söyleyebilirim.

Mondi başkanlığında kurulacak devletin yapısının Vatikan’a benzer olması planlanmaktadır. Vatikan nasıl Katolik dünyasının merkezi ise Tiran merkezli Bektaşi devleti de tüm dünyadaki Bektaşileri temsil etme arzusundadırlar. Bunun ilk adımları ise Balkan ve Türkiye’de atılacak, bu coğrafyada Alevileri “yeni bir azınlık” statüsüne getirmek istemektedirler.

Prof. Demir, "2018 Yılında Baba Mondi ve Türk diplomasi çevresi FETÖ tarafından kuşatılmıştı. Artık anlaşılan o ki plan tıkır tıkır işliyor. FETÖ Alevi Yapılanması İmamı Osman Eğri de Almanya'da bu işle görevli zaten…” diyerek konun küresel çapta Teo-politik yönünü ön plana çıkarmıştır.

İşin aslı Baba Mondi denilen şahsın inanç esasları, bildiğimiz Anadolu Aleviliğine çok yakın olduğu söylenemez. Benzer oldukları yönleri kendilerini “Bektaşi” isimliyle ilişkilendiriyor olmalarıdır.  Balkanlarda ve Avrupa’da Mondi ile yakın olan kuruluşların amacı Aleviliğin için ALİ’yi çıkararak farklı bir yapıya tezgâhlamak istemektedirler. Örneğin; Aleviliğin "İslam’ın dışında" ve "ayrı bir din" olduğunu öne süren Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bu yılın mart ayında Alevilikle ilgili “Aleviliğin kendine özgü bir inanç olduğu kararı” meşeyi farklı boyuta taşımaktadır.  13. yüzyıl Anadolu'sunun İslamlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Bektaşilikten çok farklı olduğunu ortadadır.

Net şekilde şunu söyleyebiliriz ki bu oluşum Batının yeni bir tuzağıdır. “Ali’nin olamadığı Alevilik” inanç esas ve usullerine aykırıdır. Bu çalışmalar olsa olsa emperyalistlerin projesidir. Özellikle yazının başında belirttiğim “Hoşgörü” ifadesi bana çok masumane gelmemektedir. Dinler arası diyalog projesinde sıkça duyduğumuz bu ifade bugün TİRAN’da yeniden hortlatılmaya çalışıyor. Bu anlamda Bektaşiler üzerinden oynan yeni oyuna karşı dikkatli olmalıyız.