Gücünü bilgi ile olan ilişkisinden alan teknoloji, okumak ve gezmek gibi bilgi edinme yollarını birleştirdi. Artık gezerken okuyoruz ya da okurken gezebiliyoruz. Zamanı hızlandırdıkama hayatımızı hareketsizlik tehdit ediyor. Sosyal ilişkilerimiz bozuluyor. Gerçek ilişkiler yerini sanala bırakıyor.Hangi teknolojilere hangi dozda ihtiyacımız olduğunu, kendimizi ve ailemiziteknolojinin yan etkilerinden nasıl koruyacağımızı bilmiyoruz.
Teknolojik bir ürünün iyi ya da kötü olduğunu nasıl anlayabiliriz?Bir köye buzdolabı, televizyonve internet gelirse köylülerin ahlakı bozulur mu? Bir çocuğa tablet alınırsa o çocuk ders çalışmayı bırakır mı?Buzdolabı ahlak ilişkisi kurmak zor ama televizyon, tablet ve internet için durum farklı. Buzdolabının içi nispeten boş geliyor, internet temelli oyun ve film sektörünün ise belli içerik ve dayatmaları var.Başa çıkmanın yolu seçici olmakta. Dayatmalara direnmeli ve özgün içeriklerüretip tüketmeliyiz.
Gazali ve Kant gibi bilginlere sorarsanız eğitimin en büyük düşmanı dikkat dağınıklığıdır.Bahsedilen bilginler elektrik, internet ve sosyal medyanın olmadığı dönemlerde yaşadılar. Demek ki dikkati dağıtan tek şey çağımızın teknolojik ürünleri değil. Bu dağınıklık teknolojiye yaklaşımımız ve onu kullanma şeklimiz ile de yakından ilgilidir.Bilinçli kullanılmayan sosyal medya, gençlerin dikkatini dağıtarak bir alanda derinleşmelerini ve bir şeye tutku ile bağlanmalarını engelliyor.
TV, internet, bilgisayar, cep telefonları ve tablet oyunları insanların zihinlerini etkili kullanmalarına engel mi? Bu araçlar bizi eğlendirip hayal gücümüzü geliştirebilir.Onları, bizi yüzeysellikle eşitleyen bir makine haline getiren biziz.Kendimizi bilgi bombardımanına tutuyoruz.Farklı konulardaki 1 dakikalık 50 videoyu izlemek ile tek konudan bahseden 50 dakikalık bir videoyu izlemek zihin üzerinde aynı etkiyi yapmıyor. Zihin 50 farklı konuyu birbirine bağlamaya çalışırken yıpranır.
Bazı gençler 5 dakikalık kısa bir filmi bile baştan sona izleyemiyor. Okuma alışkanlığı neden önemlidir? Çünkü bir kitap baştan sona bir konudan bahseder, derli toplu bilgi verir ve derinlik kazandırır. Bu anlamda çözüm yollarından biri de genç bireylere onları sanal mecralardan uzaklaştıracak bir yaşantı zenginliği sunmaktır. Kitap, spor, sanat, müzik, sinema, tiyatro, konser, konferans, seminer, akraba ziyaretleri, seyahatler, gönüllülük çalışmaları, stajlar, iş tecrübeleri vs...
Önceliği çocuklarımızın kendilerini keşfetmelerine vermeliyiz. Çocuk, sanal yerine gerçek tecrübelere yönlendirilmeli. Hayatı basitleştirilmeli. Bir konuda derinleşmeye teşvik edilmeli. İlgi alanı belirlenip bu derinleşme gerçekleştikten sonra teknolojik aletlerin elinin altında olması daha az risklidir.Ailenin kararlaştıracağı yaş sınırından sonra çocuklara tablet, cep telefonu ve bilgisayar alınabilir. Çocuk bu aletleri sadece eğlence için değil ilgi alanında derinleşmek için de kullanacaktır.
Teknolojinin çocuklarazarar verip vermediğini anlamak için çok sayıda değişkene bakılmalıdır. Hangi site ve uygulamalara giriliyor?Günlük kaç saat kullanım yapılıyor?Yaşına uygun içeriklere mi maruz kalıyor?Teknolojik aletleri ödevler bitince mi kullanmaya başlıyor yoksa yemek ve uyku gibi önemli günlük işlerini aksatma pahasına mı?Göz, bel ve boyun gibi bölgelerde teknoloji kullanımı kaynaklı zorlanma var mı?Ebeveynler sorunları ancak iyi gözlem yaparak ve teknolojiyi etkili kullanarak çözebilir.