Bildiğini sanıyordum. Oysa o da bilmiyormuş. Şaşırdım.
"Başbakan Şanghay Beşlisi'ne diyor, yüzünü batıya dönerek
büyütülenler ise ince uzun bir yolda yıllardır AB'ye ulaşmaya
çalışıyor. Karar senin."
"Ben ABD'nin kucağından kalkıp, Rusya'nın kucağına oturamam" diyor.
Sonra öfkesini alamayıp devam ediyor, "Çin, Rusya, Kazakistan,
Tacikistan ve Kırgızistan'dan oluşan 'maskeli beşler' mi oldu yeni
umudumuz? Neden yüzümüzü hem Doğu'ya hem Batı'ya dönemiyoruz? Neden
hep birilerinin himayesi altına girmeye kalkıyoruz. Sürüden
ayrılanı kurt kapar mantığı mı bu?"
AB’DEN NE FARKI VAR?
Baktım tartışmayı uzatmaya niyetli. Sustum. Yürüyelim bakalım
gidebildiğimiz yere kadar. İki dakika sustu susmadı, dayanamayıp
gene başladı; "Bu Şanghay 5'lisi, yani Şanghay İşbirliği Örgütü
(ŞİÖ) çok da masum değil gibi görünüyor. Adil bir dünya düzeni
kurmaktan söz ediyorlar. Batı'ya karşı değilmiş gibi davranıyorlar.
Öte yandan da ŞİÖ'ye liderlik eden Rusya ve Çin; İran ve Pakistan
gibi ülkelerin üyelik başvurularına temkinli yaklaşıyor. Aynı
şekilde iç sorunları ya da komşuluk ilişkilerindeki sıkıntılar
nedeniyle sorunlarıyla yük olabileceği düşünülen Afganistan ve
Hindistan gibi ülkelerin üyelik taleplerine de net bir yanıt
verilmiyor. Afganistan'ın içinde bulunduğu durum, İran'ın Batı ile
yaşadığı nükleer program sorunu, Pakistan'daki istikrarsızlık,
Hindistan-Pakistan arasındaki mevcut sorunlar, Hindistan-Çin
rekabeti gibi konular, Rusya ve Çin'in temkinli hareket etmesine
neden oluyor. Bu ülkelerin ŞİÖ'ye tam üye olmasının sorunları da
beraberinde getirmesinin, örgütü güçlendirmek yerine
zayıflatmasından endişe ediliyor. Örgütün genişlemekten kaçınması
ise, küresel güç dengesinde daha iddialı bir konuma gelmesine engel
olacak gibi görünüyor. Yani aslında AB'den farkı olmayan bir
yapılanma bu. AB de iç sorunlarımızı bahane ederek bizi içeri
almakta tereddüt ediyor. Haklılar aslında ama o zaman bana adil
olmaktan söz etmesinler.’
ZATEN DIŞ HALKAYIZ
Hay Allah…
Hiç kimse gölge etmesin mi istiyoruz bize, tek başımıza kendi
doğrularımızla başarabilir miyiz her şeyi.
‘Gözlemci statüsünde bile değiliz bu örgütlenme içinde, en dış
halka olan diyalog partneriyiz. Zaten NATO ve benzeri kurumlarla
Batı Bloku’nda yer almamız nedeniyle de Şanghay bize çok uzak’
demeye hazırlanırken konser salonuna vardık. AB’nin resmi melodisi
9. Senfoni çoktan başlamıştı bile; kapıda kaldık galiba.
‘Ne yapacağız şimdi’ dedi bilindik bir telaşla…
Sahilde yürümek iyi mi olur acaba. Yağmur var ama bulutlar sanki
çekiliyor. Mayıstan sonra IMF’siz de yürümeye alışacağımıza göre
belki ileride bu kibirli örgütlere de bu kadar ihtiyacımız
olmayacak ya da bize bu kadar dert olmayacak. Kim bilir…