LAYIK OLAN MI, SADIK OLAN MI TERCİH EDİLMELİ?
Ülkemizde bilumum idari yapıya sahip kurumların görev ve sorumlulukları ve bunu icra edecek idari kadrolar hangi kriterlere göre belirleniyor?
Emanet, liyakat, ehliyet mi?
Yoksa sadece sadakat yeterli mi?
Son dönemlerde sıkça dile getirilen ve önem atfedilen liyakat ve ehliyet kavramları neden gündemde?
Sadakat, liyakat ve ehliyete tercih mi ediliyor?
Peki, neydi liyakat?
Görev dağılımında kişinin o iş için maddi-manevi yeterliliğini, o göreve layık olduğunu ifade eden bir kavramdı.
Ehliyet neydi?
Kişinin üstlendiği görevin tüm inceliklerine vakıf ve donanımlı olma haliydi.
Peki, bugün kamu veya özel kurum ve kuruluşlarda idari kadro hangi ölçütlere göre belirleniyor?
Liyakat yerine sadakat ve mülakatın esas alındığı, sıradan basit bir işi dahi üstlenemeyecek kişilerin ekâbire karışmaları layık olanın değil, sadık olanın tercih edilmesi şeklinde belirleniyor ne yazıkki…
Oysa ki sadakat, amigoluk, dalkavukluk, şarlatanlık, şakşakçılık değildi. Teyakkuz halinde olmanın, samimi sorgulamanın, realiteyi ferasetle değerlendirmenin, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilmenin adıydı sadakat.
“Bizden mi değil mi?” anlayışı ve sadakat arayışı menfaatperest simaların ve simsarların çoğalmasıyla sonuçlandı.Muhafazakârların iktidarla imtihanı her zaman olduğu gibi çetin geçiyor.
KALIN SAĞLICAKLA…