Zaman zaman öyle bir hale bürünen insanlar görürüz ki aman Allah’ım, dünya yıkılmışta sanki altında kalmış sanırsınız. Bitmiş, tükenmiş, yaşam enerjisi yok olmuş, tabiri caizse ölmüş de ağlayanı yok gibi…
Zaman zaman öyle bir hale bürünen insanlar görürüz ki aman Allah'ım, dünya yıkılmışta sanki altında kalmış sanırsınız. Bitmiş, tükenmiş, yaşam enerjisi yok olmuş, tabiri caizse ölmüş de ağlayanı yok gibi…
Sizlerde çevrenize bir göz gezdirdiğinizde bu halde olan insanlarla karşılaşmanız sürpriz olmaz derim. Cümlelerimi okuyup aha benden bahsediyor diyenlerinizde çıkabilir. İnsan karmaşık bir varlıktır, beni ırgalamaz diyenlerde bir müddet sonra bu halleri yaşayabilir. Bende bu haller yok diye de peşinen sevinmemek lazım. İnsan her zaman uyanık olmalıdırJ
Mutlaka insanın bu hali yaşaması sebepsiz değildir. Bir sebebi vardır elbet. Zaten başımıza gelen hiç bir şey sebepsiz değildir. Kimse hatasız olduğunu iddia etmemeli, hatasız olmak Yaratana mahsustur.
Burada şuna özellikle dikkat çekmek isterim. Bazen işin kolayına kaçarız. Bu zamanlarda kader deyip işin içinden sıyrılmak isteriz. Bu benim kaderimmiş, alınyazım böyleymiş, kadersiz bir kulum gibi cümlelerle yaşadığımız bu derbeder hale kılıf uydurmaya çalışırız. Kaderi yaratan Allah ise bizi şu şekilde uyarır: ' Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık. Nitekim Kıyamet Günü onun önüne, (dünyada yapıp ettiği) her şeyi kayıtlı bulacağı bir sicil koyacak (ve diyeceğiz ki): ' diye devam eder İsra Suresi 13. Ayetinde. Uyarı açık ve seçik bu halin sorumlusu SENSİN. Senden başkası değilJ
Yukarıda bahsettiğim gibi bu halin yaşanmasına binlerce sebebimiz olabilir. Ucu açık sebeplerin, basit olabilir büyük olabilir yeter ki sebep aransın, bulunur. En sevdiklerini kaybetmiş olabilirsin, iflas etmişsindir, işsiz kalmışsındır, çok borcun olabilir, eşinden boşanmışsındır, istediğin işyerinde çalışamayabilir, istediğin şehirde oturamayabilirsin, istediğin okulu kazanamamış, istediğin bölümden mezun olduğun halde istediğin çalışma ortamını da bir türlü yakalayamamışsındır. Bazen sahip olmak istediğin son model bir arabayı, evi hatta cep telefonunu alamamışsındır. Bazen de çocuklarının istediği küçük bir oyuncağı alamayışının vermiş olduğu mahcubiyettir bu hale sebep. Bulursun, seni perişan etmeye, depresyona girmeye bir sebep mutlaka vardırJ
Aslında bu saydığım sebeplerin hepsini incelediğimizde gelip geçici sebeplerdir. Ve bu gelip geçici sebepler uğruna hayatı kendimize yaşanılmaz kılıyoruz. Bunu başkası değil yine biz yapıyoruz. Düşünsenize bu dünyadan ayrıldığınızda sayabildiğim hangi sebep arkanızdan gelecek. Cevap basit hiçbirisi; çünkü hepsi bu dünya da kalacak sen hariç.
Şu hayatta en büyük nimet, etrafınızda gördüğünüz her şeyi bir yana bırakalım, sağlıklı yaşamak ve sağlıklı kalabilmektir. Sağlığınız yerindeyse inanın dünyanın en mutlu insanı siz olmalısınız. Ama bu geçici sebepler yüzünden en değerli varlığımızı tüketmekten geri durmuyoruz. Sağlığımızı kendi ellerimizle bozuyoruz. Hem fiziksel, hem psikolojik. Sonunda da anlamsızca bitmişlikler, tükenmişlikler, yıkılmalar yaşıyoruz işteJ
Sebepler dedim, kendimizi bitirmek için kullandığımız, enerjimizi dibe vurduran anlamsız sebepler… Eğer bu sebepleri biz buluyorsak neden kendimizi mutlu etmek için, enerjimizi yükseltmek için sebepleri de bulmaya zorlamıyoruz.İnsan rahata çabuk alışıyor, pes etmek kolay, yan gelip yatmak kolay, başkasını suçlamak çok daha kolay çünkü. Ama kendimizle yüzleşmek, kendi nefsinle yüzleşebilmek bu öyle kolay değilJ Savaşmak gerekir.
Yaşam bir yolculuktur aslında. Bir ömürlük yolculuk sadece. Hep ileriye yol alan geçmişle vakit harcayacak kadar da uzun olmayan.Yaşam yolculuğunda yol alıyoruz hep birlikte ve bu yolun sonunda elbette ulaşmak istediğimiz bir yer var. Bu yere ulaşmak için belli yollara girip çıkacağız yol boyunca değil mi? Bu yollara girerken bizlere tabelalar yardımcı olacak. Gün gelecek önümüze bıkkınlık tabelası, yorgunluk tabelası, telaş tabelası, kayıp tabelası, isteksizlik tabelası, başarısızlık tabelası çıkacak, gün gelecek başarı, mutluluk, huzur tabelalarıyla karşılaşacağız. Ve o yollardan mutlaka geçeceğiz. Ne için peki istediğimiz yere ulaşmak için. Biz yanlış bir tabeladan girdik diye o yanlış yolda mı kalacağız hep? Tabi ki hayır, doğru yollara doğru yöneleceğiz. En sonunda ise yavaş yavaş ulaşmak istediğimiz hedefe varacağız.
Nefes alıyorsak, güne bir şekilde uyanabiliyorsak, elimiz ayağımız tutuyorsa hep bir şansımız var şu hayatta. Hayata sarılacak sebeplerimiz var, yok deme sakın düşünürsen neler var neler, seni sen olduğun için sevenler, ailen, çocukların, arkadaşların, senin sevdiklerin, güneş, deniz, ağaçlar, çiçekler, yürünecek yollar, akarsular, yıldızlar, türlü türlü yiyecekler… Yine de yok dersen 'Sen Varsın' yetmez mi ve sana değer veren, seni anlamlı kılan bir Rabbin var. Seni şerefli kılan, yaratılanların en şereflisi seçen Yaratıcın var.
Senin basit sebeplerle hayata küsmeye hakkın yok, senin yaşamaya ve yaşatmaya ihtiyacın var. Ne gelirse gelsin başına oturup ağlamak yerine, gülmek için sebepleri bulmaya ihtiyacın var. Bulmak içinde çok fazla seçeneğin var unutma!
Sevgilerimle;