Kıymetli okurlarım,
İnsan denen varlık çok karmaşık bir yapıya sahip, tam bir insanı çözdüm dediğiniz yerde başka bir özelliği devreye giriyor. Başka bir yönüyle tanışıyorsunuz. Esasında ne bir robota benziyor ne de başka canlılara. İyiyi de kötüyü de güzeli de çirkini de doğruyu da yanlışı da faydayı da zararı da içinde barındırıyor. Her şey zıttıyla birlikte insanın içinde var edilmiş. Bir insandan daha ne beklenir ki dediğiniz yerde daha fazlasıyla karşılaşma olasılığınız her zaman çok yüksek, söz konusu insansa aklınıza, aklınızın alamayacağı her şeyi yapabilme ihtimali de gelmelidir. 
Değerli okurlarım,
Tabi ki vahyin muhatabı olmak kolay değil, yeryüzünde Yaratıcının halifesi olmak hiç mi hiç basit değil. Sınırların da zorlanması gerekir, bir ağırlığı var. Yaratıcımız, her kuluna kendinden, tüm kuvvetinden, gücünden, bilgisinden, yeteneklerinden biz aciz kullarına küçük küçük parçalar hediye etmiş, şükürler olsun ki biz O’nun (cc) O (cc) büyük gücün en önemli eserlerinden olmuş yeryüzünde hayatlar yaşıyoruz. 
Yeryüzündeki her insan kendisine bahşedilen bu özelliklerden kendi niyetine çabasına çalışmasına bağlı olarak yararlanabiliyor. Kimisi sunulan imkanlarını çok iyi değerlendirirken kimisi onları hoyratça ziyan edebiliyor. Kimileri güzel bir insan olma yolunda koşarken kimileri de kötülüğün temsilcisi haline gelebiliyor hayatı yaşarken... 
İnsan diyorum ya, her şeyi yapabilme potansiyeline sahip bir varlık, nitekim aklını ve gönlünü kötülük için çalıştırdığında yarıştırdığında yeryüzünde en tehlikeli en vahşi en zararlı canlı haline gelmektedir. Malum dünyada hala devam eden büyük insanlık zulmüne, katliamına, vahşetine, soykırımına hepimiz şahitlik ediyoruz. Maalesef en kötüsü de üzülerek söylüyorum ki bu soykırıma, vahşete, büyük katliama alıştırılıyoruz ne yazık ki alıştırılıyoruz. Filistin kanayan bir yara olarak sadece içimizde kanamaya devam ediyor, umarım ve duam odur ki iyi insanlar kötü insanlara galip gelir de bu vahşet bir an önce biter. (Âmin) Kim yapıyor peki bu zulmü diye sorduğumda hayvanlar mı bitkiler mi ya da başka varlıklar mı? Tabi ki cevap koskoca bir HAYIR oluyor. Bunu yapanlar canavarlaşmış insanlar, akıl ve gönül pusulasını kötülükten yana çalıştırmış olanlar. İnsan derken böyle bir varlıktan bahsediyoruz, çözülmesi kolay olmayan, bin bir hali olan, içinde her şeyi barındıran…
İşin aslında bu kadar güçlü olmasına rağmen aciz olan bir varlık da insan. Gücünü Allahtan alan insan, eğer Allah, insanın üzerindeki nimetlerini bir bir çekecek olsa acziyetinden ötürü bir anda bu dünyada barınamayacak hale gelir. Hava, su, toprak ve sayılamayacak çeşit çeşit nimetler elimizden bir alınsa yeryüzünde tek bir insan kalamaz hale gelir. İşte, Allah’ın vermiş olduğu bir müddet var, imtihanın sırrı olarak kıyamete kadar burada müsaademiz var. İyi ya da kötü herkes kendi tercihini yaşıyor, kimi zafer kazandığını düşünürken kimisi de mağdur olabiliyor. Her türlü hesaplaşmaysa hesap günü için bekletiliyor. O zaman o büyük gün geldiğinde ak ya da kara belli olacak, haklı ya da haksız gün yüzüne çıkmış olacaktır.
Biraz daha meselenin özüne indiğimizde tüm bu olumsuz hallerin yaşanmasında insanın kibrinin devreye girdiğini görüyoruz. Ne yazık ki insanın işlemiş olduğu birçok olumsuz fiilin altında da bu büyük kibri yatıyor. Kibir; büyüklenme, kendini üstün görme, kendinden başkasının varlığını önemsememe, başkalarını değersizleştirme, alaycı bir tavırla küçümseme, başkalarına tepeden bakma, daha ilerisiyse kendini Tanrı’nın yerine koyma ve kendinden başkasının yaşam hakkının olmadığını düşünmek. Bu sonuncu tanımıma Filistin vahşetinin sorumlularını her türlü örnek verebilirim. Çünkü kendilerini Tanrı zannediyorlar. Can almaya hakları olduğunu düşünüyorlar. Kibrin en büyüklerinden, en delicesinden işte. Allah akıl fikir hidayet versin, hidayeti alamıyorlarsa insanlığın baş belası olmaktan kendilerini bir an önce azletsinler, heder olsunlar inşallah. (ÂMİN)        
Gel gelelim ki kibir Yüce Yaratan’ın hiç sevmediği, hiç hoşlanmadığı, uzak durmamız gerektiğini belirttiği en kötü özelliklerdendir. Nasıl olmasın ki kibirli insanlar ilerleyen zamanlarda haşa kendilerini İlah yerine koyabiliyorlar. İnsanların ve toplumun düzenini, huzurunu, birliğini tehtid eden bozmak için uğraşan bir düşmana adeta bir canavara dönüşebiliyorlar. Yüce yaratan bu halden hepimizi özellikle alıkoyuyor, özellikle bu gaflete düşmememiz için uyarıyor. Hesap gününde hesabın çok çetin olacağını, hiç de kolay olmayacağını açık ve net bir şekilde kutsal kitabımızdaki farklı farklı ayetlerinde bildiriyor. Düşünen akıl sahipleri için elbette. 
Değerli okurlarım,
Akıl ve mantık sahibi, kalp ve vicdan taşıyan, beynini kullanıp düşünebilen her insan bu dünyanın da bir sonu olduğunu, bu dünyada yaptıklarının ettiklerinin, yaşadıklarının yaşattıklarının hesabını er ya da geç vereceğini mutlak düşünebilen insandır. 
Şimdi şöyle bir kafamızı yerden kaldırdığımızda, 
Kendimizi ne zaman ki dev aynasında görmeye başlarsak, ne zaman ki insanlara tepeden bakıp, onları alaycı bir tavırla bilerek ya da bilmeyerek aşağılama gafletinde bulunursak, bir de üzerine kendimizden başka herkesi cahil olarak etiketlemeye çalışıyorsak, kendimize öz eleştiri vakti gelmiştir demek. Böyle bir durumda olduğumuzu hissettiğimiz anda Allah’a sığınarak kendimize, kendine gel demeliyiz. 
Telkin etkisi yapan şu sözlerimi özellikle anımsayınız ve o anda bol bol tekrar ediniz:
 " Senden çooooook var ! Senden çoooooook var! " Neyin kibridir bu neyin cesaretidir ki düşün.
Ey Nefsini yücelten, büyüklenen, kibirlenen aciz kul bu dünyada senden çok var unutma! 
Kibir bataklıktır unutma! Kibir cahilliktir unutma!
Sevgi ve Muhabbetle,