Değerli okurlarım,

Son zamanlarda mutluluk üzerine yapmış olduğum araştırmalarda ve okumalarda şunu gördüm. Mutluluk, sosyal medyada olduğu gibi olmuyor hayatın içinde, sosyal medya insanlarının üzerinde durduğu gibi durmuyor asla ömrümüzün üzerinde!

Sosyal medya mutluluğu bir ilizyon, büyük bir yanılsama, kocaman bir aldanma. Hep birlikte bunu biliyoruz fakat bu gerçeği kendimize itiraf biraz zor oluyor. Burada insanların devamlı bir şekilde mutluluk pozlarını paylaşması, derin bir mutsuzluğun ifadesi aslında. Mutsuzluklarını örtbas etme çabası. Yaşadıkları değil yaşamak istedikleri hayatın resmi. Bir nevi yalancı hayatların sosyal medyada gerçekmiş gibi sergilenmesi veya sahnelenmesi. Burada şu yanlış kanaate varılmasın tabi ki mutluluk pozları paylaşmayalım, demiyoruz. Böyle bir hakkımız olamaz da. Herkes paylaşımlarında özgürdür ve mutluluklarını paylaşabilir. Elbette paylaşacağız, burada çarpıcı nokta şu bazı insanların sosyal medya hesaplarında süreklilik teşkil eden bir mutluluk pompalaması ve diğer insanların bu duruma aldanıp kendi hayatıyla kıyas yapmak suretiyle mutsuz olması. Çünkü gerçek hayatta sürekli mutluluk diye bir döngü yok, duygular yapısı itibariyle de kalıcı değil gelip geçicidir, sosyal medyadan paylaşılan bu mutluluk yanılsaması sanki gerçekmiş gibi algılanıyor dış dünyada. Ne diyorum hep sizlere kişi için gerçek algıladığıdır. Ne yazık ki bu algıladığımızı gerçek sanarak onlar hep mutlu bizse hep mutsuzmuş gibi oluyoruz.

Kıymetli okurlarım,

Hayat, istisnasız hepimiz için meşakkatli ve uzun bir yoldur. Biz bu yolda yürüyen yolcularız. Bazen inişli bazen çıkışlı yol alırız. Bazen yaya bazen araçla gideriz. Bizler için bu yol bazen zor bazen kolaydır. İnsanız ve duygularımızla varız. Tüm duygular bu hayatın içinde bizler içindir. 5 dakika önce gülerken 5 dakika sonra ağlayabiliriz. Bir gün önce sinir küpü olmuşken bir gün sonra sevgi pıtırcığına dönüşebiliriz. Hastalanır, aldatılır, kandırılır, yorulur, başarısız olur, işsiz parasız eşsiz kalırız. Bazen ufak bazen büyük sıkıntılar yaşarız. Her an her saniye türlü türlü durumlarla, çeşit çeşit olaylarla karşılaşarak yaşamımızı şekillendiririz. Gerçek hayat böyledir. Gerçek hayattaki insanlar istisnasız böyledir hem de. Dertsiz ve devamlı mutlu olan bir canlı varsa yeryüzünde, bu sözlerimden kesinlikle emin olun, o insan değildir.

Sevgili okurlarım,

Ne yazık ki sosyal medyadaki sürekli mutluluk paylaşımlardan, bu büyük aldatmacadan etkilenen büyük bir kitle var. Bu sebeple hayatını sorgulayan, hayatına küsen, hayatındakilere isyan eden, başkasının sözde mutlu hayatlarına bağımlı olan ne yazık ki bu yüzden en büyük sermayesi ömrünü mutsuzluğa mahkûm eden büyük bir çoğunluk var. Burada ciddi bir hatırlatma yaparak farkındalık oluşturmak istedim hepimize. O gördüğün mutlu insan mutlu aile fotoğraflarının ve videolarının, pikniklerin, seyahatlerin, tatillerin, gezilerin, eğlencelerin ve hiç bitmeyen gülümsemelerin, ardı arkası kesilmeyen olumlu paylaşımların büyük çoğunluğu gerçek değildir. Ekranda görünenlerle arka planda yaşananlar inan ki aynı değildir. O kadar çok insana şahit oldum ki kendisi ağlarken bizler onun sosyal medyada az önce paylaştığı gülen fotoğraflarına bakıyorduk, kendisi yorgan döşek hasta yorgun bitkin yatarken biz onun az önce paylaştığı tatil videolarını izliyorduk. O bir işle ilgili ağlarken bizler onun az önce paylaştıklarına kahkaha atıyorduk. Demem o ki paylaşılanlar başka yaşananlar başka. Aldanma! Kanma! Kendini yorma! Kendini üzme! Sadece farkındalık kazan, farkında ol! 

Bu yazımı özellikle hayatınla barış diye kaleme aldım. Bu hatırlatmayı özellikle yapıyorum çünkü insan unutan bir varlıktır. Sizin sosyal medya dışında gerçek canlı kanlı yerleşik bir hayatınız var. Bunu her zaman birbirimize hatırlatmak en önemli görevlerimiz arasındadır.

Bu insani ilişkilerimizi de düzeltmeye insan olarak bizi de yenilemeye vesile olacaktır.

Değerli okurlarım,

Sosyal Medya ilişkilerimizde ve birbirimize ulaşmada işimizi kolaylaştırmış olsa da şunu hep aklımızın bir köşesine yazalım olur mu? Sosyal medya göz boyama, algılarla oynama, gerçeği ötme, saklama, yalanı gerçek gibi sunma yeridir aynı zamanda.

Buralara bakıp da sürekli bir mutluluk arayışı içine girmeyelim, herkesi mutlu sanmayalım.

Öyle insanlar bilirim ki herkesin onlara hayran olduğu, kendilerini kanaat önderi olarak gördükleri bilim insanı, şair yazar, oyuncu, şarkıcı, üst düzey yönetici, ceo gözümüzde çok büyütüp yerlere göklere sığdıramadığımız kariyer sahibi insanların çoğu inanın arka planda çok yalnız ve çok mutsuzlar. Tüm mesele siz kendinizi nasıl sunuyorsunuza çıkıyor aslında. Bize gösterdikleri yüzlerini biliyoruz ve onları gerçek sanıyoruz. Sosyal medyada böyle. Hepsi bu, meselenin özü bu. Sorgusuzca aldanmayalım, kanmayalım, hayatın gerçeklerinden şaşmayalım.

Sevgili okurlarım,

Siz nasılsanız inanın herkes öyle,

Siz nasıl bakıyorsanız inanın herkes öyle bakıyor,

Siz nasıl yaşıyorsanız hayatı, inanın herkes öyle yaşıyor,

Siz hangi duygulardaysanız inanın herkes öyle,

Siz neyseniz inanın karşınızdaki de öyle. Büyütmeyin insanları ve olayları.

Unutmayın siz insansınız onlar da insan ve tüm insanlar insani hallerin hepsini yaşarlar ve yaşayacaklardır. Hiçbir duyguda süreklilik olmaz, olamaz. Yalanlara kanmayın. Sadece insanların duygularını sizden saklama ve size gösterme biçimleri farklıdır işte, o yüzden rahat olun, kendi hayatınızın tadını çıkarın, bu konularda farkındalık kazanın ve sosyal medya mutsuzluğu taşıyanlara bu farkındalığı kazandırın.

Sevgi ve muhabbetle,