Değerli okurlarım,
İnsan insana iyi gelmeli, yoksa hiç kesişmemeli yollar...
Bugün ne yazık ki gittikçe de artan, birçok insanın yaşantısında var olan kötü niyet, sevgisizlik,
tahammülsüzlük, kınama, kıskançlık, çekememezlik, şükürsüzlük ve tembellik sosyal hayatın
içinde hem bizim hem de çevremizde kim varsa yaşam enerjisini alıp götürmekte, hepimizi
topyekûn iliklerimize kadar sömürmekte, bizi birbirimize karşı düşman etmektedir. Maalesef,
bu olumsuz enerji yükü dünyamızın da yaşanılmaz bir yer olmasına hizmet etmektedir.
Oysa hayatta hep iyi niyetli olmak, hayata her zaman sevgiyle bakabilmek, çevremize karşı
kollayıcı ve koruyucu davranışlar sergilemek, birbirimizi tam anlamıyla desteklemek,
birbirimizin sevincine, derdine, ağlamasına ya da gülmesine ortak olmak hepimize o kadar iyi
gelecek ki bu iyilik dünyamızı iyileştirecek! Buna sonuna kadar gönülden inananlardanım.
Kıymetli okurlarım,
Hayata pozitif baktığımızda, hiçbir zaman tasvip etmediğim, ömrüm boyunca
kabullenmediğim ve kabullenmeyeceğim bir söz duyuyorum etrafımdan, Polyanacılık yapma!
Etrafınıza iyi niyetle yaklaştığınızda, etrafınızdakilere ışık saçtığınızda, sorunlar yerine
çözümler ürettiğinizde, yaşamayı sevip yanınızdakilere sevdirince, gönlünüz sevgiyle dolu
yüzünüz güleç diliniz tatlı olunca, aslında siz iyi oluş halinizi artırdığınızda hemen “Polyanacılık
Yapma” ithamıyla karşılaşıyorsunuz. Çok garip değil mi? Ancak gerçekler böyle!
Sevgili okurlarım,
Bilmiyorlar da konuşuyorlar işte, elbette ağzı olana sus diyemeyiz, konuşma hakları var bunu
kullanacaklar. Meselemiz her zaman haklı olma derdi, herkesi susturma gayreti değildir her
görüşe saygı duymak, herkesin görüşünü ifade etme hakkına ortam hazırlamaktır. Yüce
kitabımızda “Onlar her sözü dinlerler, en güzeline uyarlar”. Ayeti, ifade özgürlüğünün sosyal
yaşamımız içindeki önemine vurgu yapar.
Değerli okurlarım,
Pozitif olmak, yani iyi oluş halini istemek ve bunun mücadelesinde bir hayat felsefesi
oluşturmak asla ve kata Polyanacılık değildir, bu insanı ayakta tutan, yaşama sıkı sıkıya
bağlayan kuvvetli bir enerjidir. Bunu bilen herkes yaşamın tadını alır, yaşamından mutluluk ve
huzur duyar.
Burada naçizane farkındalık sahibi olan sana bana hepimize çok büyük iş düşüyor. Bu iyi oluş
halini kendimizden, sokağımızdan başlatmak hepimizin en öncelikli vazifesidir. Çünkü hepimiz
geldiğimiz noktada dünya şikayetçisi olmaktan sıkıldık, bunaldık, usandık öyle değil mi?
Burayı cehenneme çevirmek isteyenler var olsa da biz burayı cennete dönüştürme yolunda
niyet edecek ve harekete geçeceğiz. Bu çok kutsal bir harekettir. Sana bana hepimize diyorum
ki bu kutsal hareketi sen kendinde başlat işte, hayata güzel bak ve güzel görmek için çalış. Bu
asla hayatın gerçeklerine kör olmak değil, güzelliklere vesile olmaktır.
Kıymetli okurlarım,
Birbirimize olumsuzlukları aktara aktara insanlıktan çıkardılar bizleri. Çözümde olması
gereken eller, sorunlarda boğuldu hep. Hayata iyi bakmak doğuştan senin genlerinde var ve
sana özel, zamanla yaşadığın çevresel faktörler, beslendiğin büyüdüğün ortam haliyle sana
bunu unutturmuş olabilir bu çok doğal çünkü insan unutan ve alışan bir varlıktır. Umutsuzluk
yok asla. Tekrar iyilik ve güzellikler için bu bakış açısını kazanmak bizlerin elinde, seçimler
bizim elimizde, sadece ihtiyacımız olan sıkıntı yaşadığımızda biraz kendimizle yüzleşmek,
içimizde tozlanmış olan o gücün üzerinden tozları silip atmaktır. O zaman o büyük güç açığa
çıkacaktır, değişim ve dönüşüm için.
Unutmayalım ki olumlu değişim yaşamak ve hayata olumlu bakmak bir seçimdir. Ve bizler
ağaç değiliz sabit kalmak zorunda değiliz, yerlerimizi de düşüncelerimizi de duygularımızı da
pek tabi değiştirebiliriz. Hayata ve insana güzel bakarsak, bu kural kesinlikle şaşmaz güzel
görürüz. Sen Polyanacılık yapmayacaksın, bilinçsiz ve rastgele bir yaşamak değil seninki. Sen
hayata pozitif bakarak iyi oluş halini artıracaksın, gayet bilinçli, aklı başında ve harekete
geçerek!
Tüm dünyayı güzellikler sarsın istiyorsak, bunu yine biz başlatacağız, unutmayalım.
Sevgi ve Muhabbetle,