TÜCCAR yaklaşımını sevmem aslında… Şundan şu kadar gelir elde ederim, şunu verirsem bunu alırım tarzındaki yaklaşımlar hep dünyamdan uzak oldu. İyi ki de oldu. Memnunum. Kayıplarım olmadı mı peki? Oldu, evet.

TÜCCAR yaklaşımını sevmem aslında…

Şundan şu kadar gelir elde ederim, şunu verirsem bunu alırım tarzındaki yaklaşımlar hep dünyamdan uzak oldu.

İyi ki de oldu. Memnunum. Kayıplarım olmadı mı peki? Oldu, evet.

Ama bu kayıp bana göre değildi. Algısı bu yönde olanlar, süzgecini bu alanda kullananlar açısındandır bu kayıp. İzafidir!

Hakikatte yaşanan bir kayıp mıdır derseniz o kanaatte değilim.

HAKİKATİN terazisinde tartılar sayılara göre değil!

Orada iki kere iki dört etmiyor. En azından her zaman etmiyor.

Ömrümüzü kerrat cetveline göre yaşamaktan vazgeçmediğimiz sürece mana kapılarından nasip almamız güç. Çok güç.

Ben bugün bu kadar sevap işledim! Ya sen?

Ben bugün bu kadar dua ettim. Peki sen ne yaptın?

Ben bugün şu kadar esma çektim. Senin ki ne kadar can?

Ben bugün niyazıma beş daha kattım. Sen kaç ilave ettin?

Bu yıl kurbanı çift keseceğim, çoluğu çocuğu çağırdım. Senin kaç kurbanın var komşu?

Bu tarz diyaloglar hiç bana göre olmadı. Sayıya vurularak yapılan hayır hasenatta bereket azalır düşüncesindeyim. Sır kaçar.

İyilikler yapılmalı mı, evet. Paylaşılma mı, muhakkak.

Kişisel görevlerde iç ve dış nitelik aranmalı mı, kesinlikle.

Ama kerrat cetveline göre değil! Gönülle yapılmalı. Kalp ile desteklenmeli. Aşk ile yoğrulmalı.

İçine gözyaşı ilave etmeli. Titreyen bir yürek arzulanmalı. Başkalarını düşünen ve onlar için çırpınan bir ruha, bu emeli yerine getirmek için çabalayan bir bedene sahip olmalıyız.

Bunda en küçük bir kuşku yok. Kerrat cetvelinden uzak durarak yapılmalı ama.

PAÇAYI sayılara kaptırmamalıyız. Bunu bir defa yaptığımız da tekrar eski hale dönmek pek kolay olmuyor. Olamıyor. Algılarımızı değiştiremiyoruz. Tam oldu derken bakıyoruz ki, ibre yine kaymış.

Bakın çevrenize, bakın kendinize. Muhakkak bu konuya veri teşkil edecek zamanlarımız olmuştur. Hesap kitap yaptığımız vakitlerimiz vardır.

Bin yaptım, bin daha katmalıyım. Bugün dünden eksik kalmamalıyım. Yarın bugünden daha fazla olmalı. Beş verdim, üç daha vermeli sayıyı sekize tamamlamalıyım. Duygumuz, düşüncemiz hep bu minvalde işlerdi o dönemlerde.

İşin içinde içtenlik kaybolunca durum kendini sayılara bırakır. Rakamlar konuşmaya başlar, sayılar zihinde uçuşur, vites arttırılır, sürat kazanılır, hedef tutturulur. Hesaplar tutulur, notlar alınır.

Paçayı kerrat cetveline kaptırdığımızda dünden daha iyi olmalı bugün kaygısıyla sadece sayılara odaklanırız.

Halbuki durum nedir? Ne olmalıdır? El işte, gönül yarda olmalıdır.

Gönül ehli paçayı sadece aşka kaptırır dostlar. Yakışan da budur.

Yürek insanının karı muhabbettedir. Başka şeyde gözü olmaz asla.

Karımız muhabbettir. Ne varsa muhabbettedir. Muhabbettendir.

Ne arıyorsak orada aramalıyız. Kar arıyorsak illa burada arayalım.

Kimi ticarette kar arar. Kimi sanatta… Kimi de sporda ya da başka alanlarda…

Kimi de yaptığı ibadetlerin sayılarında.

Biz ise muhabbette arayanlardan olalım…

BİR nevi sevap tüccarlığı şeklinde de tanımlanabilecek kerrat cetveline göre yaşama anlayışına Yunus Emre hazretleri de şiddetle karşı çıkanlardan… Bu açıdan baktığımızda şu dizeler daha kolay anlaşılmaz mı?

'Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni'

Çok sevap biriktirip cennet almayı, sayıyı yüksek tutarak huriye ulaşmayı istemeyen Yunus Emre neyi istemiş dersiniz? Muhabbettin zirvesinde olmayı değil mi?

Bugünlere kadar gelen ve hala gönül coşturan sözleri sevap tüccarlığı yapsaydı aynı etkiyi gösterir miydi? Benim cevabım belli…

SAYILAR yorar insanı… Aklını hep toplamakta, çarpmakta kullanır. Oraya hapseder. Yorar.

Takatimizi aşmamızı sağlar yani… İstenen ise bu değildir. Sayıya odaklanmak, arttırma gayretlerine girmek, bir nevi borsa yaklaşımı değildir beklenen…

Gücünün yettiğini yapmaktır.

İçtenliktir, ihlastır, aşktır. Hikmettir. Kendini arayıştır. Kendi gerçeğine ulaşmaktır. İrfan yaklaşımıdır.

Zihnimizde yer alan tüccar yaklaşımını kırmaktır. Kerrat cetveli yaklaşımından vazgeçmektir.

Muhabbettir kısacası… O kapıya varmak, o eşikte durmaktır.

SAYILAR vehimdir aslında… Onun çengelini zihnimize atmamalıyız.

Sayılar değildir sırtımızda götürmemiz gereken…

Bir damla göz yaşı, bir miktar empati… Bir kıymık sevgi.

Ve bir tutam aşk!

Bu ise kerrat cetveline göre yaşamakla olmaz.

Ya Selam!