Bazı insanların yaşantısı çok enteresan, inanın bu yaşantı karşısında şaşırıp kalmamak elimizde olmuyor. Gördüklerimiz ve duyduklarımız bizi şaşırtmaya yetiyor da artıyor bile.
Bazı insanların yaşantısı çok enteresan, inanın bu yaşantı karşısında şaşırıp kalmamak elimizde olmuyor. Gördüklerimiz ve duyduklarımız bizi şaşırtmaya yetiyor da artıyor bile.
Hayatlarında o kadar çok yalan, o kadar çok entrika, o kadar çok vurma kırma parçalamalı bir ömür var ki sormayın gitsin. Sonra gelen kovalamacalar, saklanmalar, cinayetler, kaçmalar türlü türlü oyunlar. Üç kuruşa satılan hayatlar. Telaş ve korku içinde geçirilen günler yetmezmiş gibi üzerine eklenen uykusuz geceler. Hatta yıllarca süren böyle garip bir döngü.
Şunu sormaktan alamıyorum kendimi, ne için bunca çektiğiniz eziyet?
Nedir bu kadar derdiniz?
Paraysa eğer değer mi bu kadar eziyet çekmeye para için, hadi şan şöhret desek değer mi sonunda en büyük gerçeklik ölüm var, her şeyi silip bitiren.
Dünyayı mı kurtarıyorsun sanki desem?
Koskoca bir hayır, kendisine hayrı olmayanın başkasına hayrı dokunur mu hiç, dokunsa da o hayırdan hayır mı şer mi gelir insana Allah bilir…
Ne ailen kalmış yanı başında ne akrabaların ne de arkadaşların. Ne bir sırdaşın. Yakıp yıkıp dağıtmışsın her yeri her şeyi. Paran kadar değer veren yalakaların dışında, kaç kişi var etrafında seni gerçekten seven, sadece sana sen olduğun için değer veren kaç kişi?
Böyle bir yaşam için bu kadar saçmalanır mı şu üç günlük dünyada? Anlamış değilim.
Ne kadar olumsuz bir senaryo çizdiğimin farkındayım. Ama bu gerçekle yüzleşmek için bu senaryonun da çizilmesi gerektiğini düşündüm, bağışlayın. Affınıza sığınırım.
Şimdi filmlerde ve dizilerde özendirilen bu mafyavari hayatlar, hepimizi etkisi altına almış gidiyor desem, mübalağa etmiş olmam. Bu tarz dizi ve filmler hepimizin evine misafir olmuş, olmaya da devam ediyor. Fakat şöyle bir gerçek var ki keşke ekranlarda kalabilseler, ne yazık ki sadece ekranlarda kalmıyorlar. Bir bakıyoruz, sakin, mutlu, mesut, huzurlu, güzelim hayatlarının içine bu durumları sokan sıradan insanlar ortaya çıkıveriyor. Diyeceksiniz ki onlar dizi film etkilenmesinler. Demesi kolay ama gerçekte öyle olmuyor. Beyin tarlamıza atılan bu olumsuz sahneler gün gelip gerçeğe dönüşebiliyor. Beynimiz ona uygun zemin hazırlamak üzere çalışmaya başlıyor. Bazen şikayet ediyoruz ya hani, bu nasıl dünya böyle, insanlar mutsuz, huzursuz, asık suratlı, kavgaya meyilli diye, Allah aşkına böyle diziler ve filmler izlenerek ertesi gününüzün güler yüzle, huzur ve mutlulukla dolu geçmesini nasıl bekleyebilirsiniz ki. Televizyon izlemeyin demek tabi ki işin kolayına kaçmak olur. İzlemiyorum diyenlere de şahsen inanmıyorum. Ben diyorum ki izleyebiliriz ama seçerek izleyelim, her diziyi ya da her filmi izlemek zorunda değiliz, hepsini izlemeye ayıracak vaktimizde olamaz, olmamalı zaten. Bu dünyada yapılacak o kadar önemli işlerimiz var ki.
Tek derdim, bunca kirliliğin had safhada olduğu dünyamızda güzellikleri aradan çekip ön plana çıkarmaktır. Bırakalım zihnimiz tertemiz kalsın. Ben bunu anladığımdan beri zihnimi kirleten bu dizi ve filmlerden kaçıyorum. Hatta üçüncü sayfa haberlerinden de. Bu yolda benimle yürürsen inan pişman olmazsın. Bunu çok iyi biliyorum.
Sevgi ve Muhabbetle,