KALDIRIMLAR
Kaldırımlar medeniyettir. Güvenli ve huzurlu yürümeyi ve ilerlemeyi sağlar. Şayet ver ise ve genişse.
...
“Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!”
…
Diye yer almış mısralarında kaldırımlar,
Şairin.
Şimdi o şairin yürüdüğü ve şiirine konu olan kaldırımlar yerinde duruyor mu acaba?
Bulmak istesek bulabilir miyiz o tarihi taşları?
Yoksa seksen defa değiştirildi mi?
Yoksa üzerine plaza ya da rezidans mı dikildi?
Kaldırımlar tarihtir.
Kaldırımlar üzerinde yürüyen insanların izini ve kokusunu taşır, gelecek nesillere.
Kaldırımlar tarih ve kültür biriktirir; yüz yıl, iki yüz yıl, beş yüz yıl ileriye ulaştırır tarihi, gelecek nesillere. Arnavut kaldırımları bir tarihtir.
Taş sadece bir taş değildir, tarihtir, birikimdir, kültürdür, eğer yerinde ve kaldırımda duruyorsa!
Nesiller boyunca insanların ve tarihin canlı tanığıdırlar.
Ama bizde öyle mi? Tam tersi. Belediyeler her yıl umarsızca, fütursuzca ve arsızca tarihi katletmekte, kaldırımları yenilemektedir.
Bu böyle olmamalı, buna bir dur denmelidir.
Bu akıl ve mantık tutulmasının, çağdışılığın, kaynakların heba edilmesinin, tarih ve bilinç şuursuzluğunun artık bir önüne geçilmelidir.
Taştan, birilerinin her yıl çıkar sağlamalarına ket vurulmalıdır artık!
Herkesin, özellikle belediyelerin akılla, mantıkla, bilimle, insana saygıyla, bilgi ve bilinçle, tarih ve kültür şuuruyla, uzak görüşlülükle iş yapması,
Uzun ömürlü ve geniş kaldırılar döşemesi,
Döşenen kaldırımlara asırlarca sahip çıkması,
Dileğiyle!!!
08/07/2018
Zeki ÖZDEMİR/ANKARA
Araştırmacı-Yazar