Peygamberimiz (sav) de hadislerde ahir zamanda bu manevi
hakimiyetin Hz. Mehdi (as) vesilesiyle gerçekleşeceğini bizlere
bildirilmiştir.
Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara
vaadetmiştir: “HİÇ ŞÜPHESİZ ONLARDAN ÖNCEKİLERİ NASIL 'GÜÇ VE
İKTİDAR SAHİBİ' KILDIYSA, ONLARI DA YERYÜZÜNDE 'GÜÇ VE İKTİDAR
SAHİBİ' KILACAK, KENDİLERİ İÇİN SEÇİP BEĞENDİĞİ DİNLERİNİ
KENDİLERİNE YERLEŞİK KILIP SAĞLAMLAŞTIRACAK VE ONLARI KORKULARINDAN
SONRA GÜVENLİĞE ÇEVİRECEKTİR...” (Nur Suresi, 55)
Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. ÖYLE Kİ ONU
(HAK DİN OLAN İSLAM'I) BÜTÜN DİNLERE KARŞI ÜSTÜN KILACAKTIR;
müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 9)
Ayetlerden de gördüğümüz gibi İslam ahlakının bütün dünyaya
yayılması ve hakimiyeti Allah’ın kesin bir vaadidir.
Allah’ın bir Adetullahı olarak Rabbimiz her dönemde insanlara bir
uyarıcı, bir elçi gönderdiğini bize Kuran’ın pek çok ayetinde haber
vermiştir. Ahir zamanda gelecek olan bu elçi de Hz. Mehdi (as)
olacaktır. Peygamberimiz (sav)’in birçok hadisinde bizleri
müjdelediği Hz. Mehdi (as)’ın sayısı yüzleri bulan geliş alameti
içinde bulunduğumuz son 30 yıllık dönemde bir bir gerçekleşti ve
gerçekleşmeye de devam ediyor. Bu alametlerden de ahir zamanda
olduğumuzu ve Allah’ın izniyle İslam ahlakının dünyaya çok yakın
bir zamanda hakim olacağını anlayabiliyoruz. (Doğrusunu Allah
bilir)
Allah’ın bizlere Kuran’da bildirdiği güzel ahlakın tüm dünyada
yaşanması için çaba harcamak her Müslümanın sorumluluğu ve şevkle
yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Peygamberimiz (sav)’in de
hadislerinde bildirdiği gibi, İslam ahlakının dünyaya hakimiyeti
sevgiyle, şefkatle olacaktır. Bu vesileyle yeryüzü huzur ve
güvenliğe kavuşacak, bütün karmaşa ve savaşlar son bulacaktır.
Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi(as)’ın çıkışından önce yeryüzünde çok
büyük acılar ve şiddetin yaşandığı zorlu bir dönem olacağını, fakat
Hz. Mehdi (as)’ın zuhuruyla Allah’ın izniyle tüm bu sıkıntıların
sona ereceğini bize bildirmiştir.
Peygamberimiz (sav)’in Hz. Mehdi (as) ile ilgili bazı hadisleri
şöyledir:
Dünyada tek bir gün kalsa bile (kıyamet kopmadan) Allah o günü
uzatacak, adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun, Ehl-i
Beytimden mutlaka bir şahıs (Hz. Mehdi) gelecek, daha önce zulüm ve
haksızlıkla dolu olan yeryüzünü adalet ve insafla dolduracak. (Ebu
Davud ve Tırmizi / Büyük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, s.
365)
...bu emir (Hz. Mehdi) insanlar yeryüzünü daha önce zulümle
doldurdukları gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden
kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara
varsın (katılsın). (Sünen-i İbni Mace Kitabü-lfiten Tercümesi ve
Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab:
34; s. 347)
Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadisinde de Hz. Mehdi (as)’ın, Hz.
Süleyman (as) ve Hz. Zülkarneyn (as) gibi İslam ahlakını dünyaya
Allah’ın izniyle hakim edeceğini bize şöyle bildirmiştir:
Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya (manen)
hükmedecektir. (El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,
s. 29)
İslam ahlakı, barışı, sevgiyi, fedakarlığı, şefkati, merhameti,
affediciliği, inanç özgürlüğünü savunur. Bu nedenle İslam dünyaya
hakim olduğunda şu anda yaşanan katliamlar, savaşlar,
anlaşmazlıklar, açlıklar hepsi son bulacak, herkes maddi-manevi
büyük bir refah içinde yaşayacaktır.
Allah İslam ahlakının yeryüzüne hakim olacağını bir başka ayetinde
ise bizlere şöyle müjdelemektedir:
Müşrikler istemese de o dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak
için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi,
33)
Kuran ahlakının dünyaya hakim olması için, yeryüzünde fitne
kalmayıncaya kadar çabalamak (Saff Suresi, 4) Allah’ın açık bir
hükmüdür. Dünyada zulümlerin son bulduğu, sadece Müslümanların
değil her dinden insanın hatta inançsızların dahi huzur ve güvenlik
içinde yaşadığı, kadınların Peygamberimiz (sav) dönemindeki gibi
hak ettikleri değeri gördükleri bir ortamın bir an önce oluşmasını
isteyen her Müslümanın Allah’ın farz kıldığı bu ibadeti ilmen ve
fikren her türlü imkanı seferber ederek yerine getirmek için var
gücüyle gayret göstermesi önemli bir vicdani sorumluluktur.