İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk'ün bıraktığı mirası koruma çabasındayken, tarafsızlık politikasını benimseyerek kendisini savaşın yıkıcı etkilerinden uzak tutmaya çalıştı. Ancak, yabancı güçlerin Türkiye'yi savaşa çekme çabaları, bu tarafsızlığı bozma girişimlerini beraberinde getirdi.

1942 yılında, savaşın en yoğun dönemlerinde, Birleşik Krallık'a ait savaş uçakları, Muğla'nın Milas ilçesini bombaladı. Bu olay, 14 Mart gecesi gerçekleşti ve asıl hedef, Almanların kontrolündeki Rodos Adası'ydı. Pilotlar kötü hava koşullarında rotalarını kaybedip Milas'ı yanlışlıkla hedef aldılar.  Bu bombardımanda cephanelik yakınındaki bir bekçi hayatını kaybetti ve bekçinin eşi yaralandı.  Bombardımanın ardından İngiltere özür dileyerek tazminat ödemeyi teklif etmesine rağmen, bu olay Türkiye'nin savaşa çekilmeye çalışıldığına dair spekülasyonları da tetikledi.

Milas bombardımanının ardındaki niyetler, Türkiye'nin savaşa katılımını zorlamak için bir provokasyon mu, yoksa gerçekten bir navigasyon hatası mı olduğu hala tartışılmaktadır. Bazı görüşlere göre, İngiltere ve Müttefikler, Türkiye'nin stratejik konumundan faydalanmak için bu tür olayları bir koz olarak kullanmış olabilir. İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsızlık politikası izleyen Türkiye, böylesi olaylar karşısında bile savaşa girmekten kaçınmış, ancak savaşın sonlarına doğru, 23 Şubat 1945'te, Almanya ve Japonya'ya karşı savaş ilan etmiştir.

Milas bombardımanı, bugün bile hafızalarda önemli bir yer tutar. Uluslararası ilişkilerin karmaşıklığı ve savaşta tarafsız kalma çabasının ne denli zor ve kırılgan bir denge üzerinde olduğunu hatırlatır.