Milyonlarca insan sadece kendi nefsini eğlendirerek, sınırsızca
tüketerek, vurdumduymaz bir şekilde ömrünü tüketiyor. Hayatları
adeta zaman öldürme üzerine kurulu. “Nereye gezsem, nasıl kendimi
eğlendirsem, nasıl günümü gün etsem” diye düşünen bu insanlar
dünyadaki tüm zevkleri birer birer tüketme hırsına
kapılıyorlar.
İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz
dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-
yok ettiniz, onlarla yaşayıp- zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız
yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan
dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız." (Ahkaf
Suresi, 20)
Oysa hayat çok ama çok kısa. Bir göz çarpması kadar kısacık bir
sürede geçip gidiyor. 90 yaşında bir insana bile sorduğunuzda
“hayatımın nasıl geçtiğini hiç anlamadım” diye ömrün nasıl çarçabuk
tükendiğini size anlatıyor. Bunun yanında bu kısacık ömürde
hastalıklar, yokluklar, imtihanlar insanın peşini bir türlü
bırakmıyor. Kalbi Allah’tan uzak olan insan ne kadar nefsini
eğlendirmeye baksa da her gün dünyanın böyle bir yer olmadığı
kendisine hatırlatıyor.
Allah yarattığı kullarının ömürlerini şuurla, akılla ve imanla
geçirmelerini istiyor ve sürekli imtihanlarla kendilerini ahireti
hatırlatıyor. Fakat şeytan da insanı kandırmak üzere, onu olmadık
kuruntulara kaptırmak üzere tam yanı başında bekliyor. “Daha
gençsin, tabii ki hayatını yaşayacaksın, ibadetlerini yaşlanınca
yaparsın, daha dini yaşamak için çok gençsin” diyerek sürekli
onları kandırıyor. İnsanlar da önlerinde çok uzun bir ömür
varmışçasına şeytanın bu yalanlarına hemen kanıyor ve hiç
düşünmeden ömürlerini bir hiç uğruna tüketiyorlar.
Allah dünya hayatında müminlerin en güzel şekilde yaşamalarını, en
güzel evlerde oturmalarını, en güzel kıyafetleri giymelerini, en
güzel yerleri gezip görmelerini çok beğeniyor. Ama bu yaşamda Allah
sevgisi var, sürekli bir şükür var, Allah’ın rızasını kazanmak var,
birbirinden güzel salih ameller var, sürekli tebliğ yapmak var, her
gün ihlasla ve namazla Allah’a yönelmek var. Allah’ı biran için
olsun unutmamak var. Müminler hayatlarını Allah için yaşıyorlar ve
adım adım ömürlerinin sonuna yaklaştıklarını biliyorlar. Bu yaşamda
dünya hayatını bir oyun edinmek yok, ya da oyalanmak yok. Günlerini
şuursuzca tüketmek yok. Tam tersine müminler boş işlerden tamamen
yüz çeviriyor ve samimiyetle Allah’ın rızasını kazanacakları işlere
yöneliyorlar. İnkâr edenler ise şeytanın büyüsüne kapılıp
gidiyorlar ve Allah’ı tamamen unutarak dünyaya dalıyorlar.
Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel
oyalayadursun. İlerde bileceklerdir. (Hicr Suresi, 3)
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu
bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve
konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur
örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin)
hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı
kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli
bir azap; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır.
Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.
(Hadid Suresi, 20)
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir.
Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha
hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En'am Suresi,
32)
Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi
arasında bulunanları yaratmadık. (Enbiya Suresi, 16)
Eğer bir 'oyun ve oyalanma' edinmek isteseydik, bunu, Kendi
Katımız'dan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık. (Enbiya
Suresi, 17)
Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir oyun ve
oyalanma konusu’ olsun diye yaratmadık. (Duhan Suresi, 38)
Gerçekten dünya hayatı, ancak bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır.
Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir ve
mallarınızı da istemez. (Muhammed Suresi, 36)
Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya
hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı
unuttukları ve Bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi,
Biz de bugün onları unutacağız. (Araf Suresi, 51)
Allah gördüğünüz gibi birçok ayetinde dünyayı bir oyun ve eğlence
konusu olsun diye yaratmadığını bize bildiriyor. Bu yüzden müminler
sabah kalktıkları andan yatana kadar her anlarını Allah sevgisiyle,
şükürle, zikirle dolduruyorlar. Amel defterleri her gün güzel
işlerle doluyor, söyledikleri hikmetli sözler bu defterlere tek tek
işleniyor. Ve bu defterler ahirette karşılarına getirilmek üzere
melekler tarafından özenle hazırlanıyor.
Ahir zamanda, milyonlarca insanın Allah’ı unuttuğu bir ortamda
müminler sıkı sıkıya Kuran’a sarılıyorlar. Biliyorlar ki bu kısacık
ömrün bir sonu var. Bu kısacık ömrün biteceği bir gün var. Ve tabii
ki Rablerinin huzurunda tek başına duracakları o gün gelecek. İşte
o zaman “Rabbim ben hayatımı sana adadım, senin için yaşadım, senin
için öldüm” diyebilmek de var…