Balıklar sürüngene, sürüngenlerin kuşlara, maymunların insana
dönüştüğünü iddia ederler. Dinozorların sinek kovalarken kanatlanıp
uçtuğunu, zürafaların ağaç yapraklarını yemek için uzandıkça
boyunlarının uzadığını savunurlar.
Evrimcilere göre bu dönüşümler milyonlarca senelik uzun bir zaman
içinde olmuştur. Doğal olarak bu milyonlarca yıl içinde birbirinden
dönüşen bu canlıların ara fosilleri bulunması gerekir öyle değil
mi? Yani yarı sürüngen yarı balık, yarı kuş yarı dinozor, yarı
maymun yarı insan fosillerinden yüz milyarlarca olması gerekir. Ama
şöyle bir gerçek vardır ki; bu fosillerden değil milyarlarca, bir
tane bile yoktur.
Evrimciler de aslında fosil eksikliğinin Darwinizmin çok büyük bir
çıkmazı olduğunu kabul eder ve bunu dile getirirler. Hatta
Darwin’in kendisi de ortaya attığı teoriye göre sayısız ara geçiş
formu olması gerektiğini ama bu ara fosillerin bir türlü
bulunamamasından bahseder. Charles Darwin, Türlerin Kökeni adlı o
meşhur kitabında ara fosillerin olmamasından dolayı çektiği
sıkıntıyı şöyle dile getiriyor:
Peki ama geçit bölgelerde, yaşam koşullarının geçiştiği yerlerde,
neden birbirine yakın geçişsel çeşitlere rastlamıyoruz? Bu güçlük,
uzun süre kafamı karmakarışık etti. (Charles Darwin, Türlerin
Kökeni, s. 187)
Türler başka türlerden belli belirsiz aşamalardan geçerek
türediyse, neden her yerde sayısız geçişsel biçimlere (ara-geçiş
formları) rastlamıyoruz? Bugün gördüğümüz türler yerine doğada
neden biçimlerin karmakarışıklığı ile karşılaşmıyoruz? (Charles
Darwin, Türlerin Kökeni, s. 185)
Ama açıkça söyleyeyim ki, bir oluşumun meydana gelmesinin
başlangıcından bitimine dek yaşamış türler arasındaki sayısız
geçişsel biçimlerin yokluğu teorimi gerçekten sarsmasaydı, en iyi
saklanmış yerbilimsel oluşumlarda bile belgelerin böylesine eksik
olduğundan asla kuşkulanmayacaktım. (Charles Darwin, Türlerin
Kökeni, s. 371)
Ünlü İngiliz Palentolog Derek W. Ager da ara geçiş fosillerinin
olmamasıyla ilgili şunları söylüyor:
Sorunumuz şudur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak incelediğimizde,
türler ya da sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı
gerçekle karşılarız; kademeli evrimle gelişen değil, aniden
yeryüzünde oluşan gruplar görürüz. (Derek A. Ager, "The Nature of
the Fossil Record", Proceedings of the British Geological
Association, cilt 87, 1976, s. 133)
Evet, evrimcilerin en büyük sorunlarından biri fosillerdir. Onların
bahsettiği ara fosillerden bir tane bile olmamasına karşın şu anda
yaşayan canlıların yüz milyonlarca yıl öncesine ait fosilleri
bulunmuştur. Ve biz bu fosillere baktığımızda canlıların hiçbir
değişikliğe uğramadıklarını görüyoruz.
Evrimci Paleontolog Mark Czarnecki bulunamayan ara fosillerin
teoriyi ispatlamakta en büyük engel olduğunu söyle ifade
ediyor:
Teoriyi (evrimi) ispatlamanın önündeki büyük bir engel, her zaman
için fosil kayıtları olmuştur… Bu kayıtlar hiçbir zaman için
Darwin’in varsaydığı ara formların izlerini ortaya koymamıştır.
Türler aniden oluşurlar ve yine aniden yok olurlar. Ve bu
beklenmedik durum, türlerin Tanrı tarafından yaratıldığını savunan
yaratılışçı argümana destek sağlamıştır.( Mark Czarnecki, "The
Revival of the Creationist Crusade", MacLean's, 19 Ocak 1981, s.
56)
Farkındaysanız evrimciler bir tane bile ara fosil örneği
gösteremezler. Binlerce evrimci bugüne kadar binlerce kitap yazdı
ama hiçbirinde bir ara fosile rastlayamazsınız. Tek rastlayacağınız
şey kara kalem çizimleridir. Bir ara fosilden bahsederler, sonra da
bahsettikleri ara fosilin resmini birine çizdirirler. Bu çizim tabi
ki tamamen çizen kişinin hayal gücünden ibarettir.
Dr. Colin Patterson da yazdılığı Evolution (Evrim) isimli kitabında
hiç ara geçiş formalarından bahsetmemiştir. Bunun nedeni nedir
biliyor musunuz? Tek bir tane bile ara geçiş formu olmaması.
Kendisi bu gerçeği, neden ara geçiş formalarından bahsetmediğini
soran Luther D. Sunderland’a yazdığı mektupta şöyle ifade
ediyor:
Kitabımda evrimsel geçiş formları ile ilgili illüstrasyonların
eksik olduğu görüşünüze tamamıyla katılıyorum. Eğer herhangi bir
canlı veya fosil bilseydim, tabii ki bunu kitabıma ilave ederdim.
Siz ara-geçiş formlarını görselleştirmem için bana bir ressam
(sanatçı) öneriyorsunuz, ama bu bilgileri nereden bulsun? Dürüst
olmak gerekirse ben bu bilgileri sağlayamam ve eğer artistik
birtakım çizimler yapsam, o zaman okuyucuları yanıltmış olmaz
mıyım? Gould (Stephen Jay) ve American Museum elemanları hiçbir
ara-geçiş formunun bulunmadığını söyledikleri zaman onlara karşı
koyan kimse olmadı. Ben bir paleontolog olarak, fosil kayıtlarının
atalarını tanımlama ile ilgili felsefi problemlerle sarılmış
durumdayım. Hangi bir türün başka hangi tür canlıdan geldiğini
gösteren bir fosil fotoğrafı göstermemi istemişsiniz - böyle bir
fosil kaydı mevcut değil. (L.D.Sunderland, Darwin's Enigma: Fossils
and Other Problems, 4. Baskı, Master Books, 1988, 10 Nisan 1979
tarihli mektuptan)
Yeryüzündeki bütün canlıları Allah yaratmıştır. Sahip oldukları
kompleks özelliklerle birlikte var olmuşlardır. Evrimcilerin iddia
ettiği canlıların birbirlerinden türediğine dair bir tane bile
kanıt yoktur. Aksine eğer bir canlı milyonlarca yıl önceki tüm
özellikleri ile günümüzde hala kusursuz bir şekilde varsa bu
Darwin’in iddia ettiği gibi aşamalı evrim olmadığının
kanıtıdır.
Rabbimiz her şeyin Yaratıcısı olduğunu bize ayetlerde şöyle
bildirir:
... O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir. İşte Rabbiniz olan
Allah budur. O'ndan başka İlah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır,
öyleyse O'na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. (Enam
Suresi, 101-102)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin
olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir.
(Bakara Suresi, 117)
Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir,
bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye
güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını
bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12)