Müminler için Allah’a dua etmek hayatlarının ayrılmaz bir
parçasıyken, imanı zayıf olan birçok insan da sadece zorluk anında
Allah’a dua ediyor. Hatta Kuran ahlakından tamamen habersiz yetişen
birçok insan Allah’a nasıl dua edeceğini bile bilmiyor.
İmanı zayıf olan bazı kişiler de biraz önce de belirttiğim gibi bir
zorluk anında, başlarına bir hastalık geldiği zaman, sınava
girerken, kısacası kendileri için önemli olan şeylerde muhakkak
Allah’a dua ediyorlar. Ama onun dışında belki de Allah’a her konuda
dua edilebileceğini bile bilmiyorlar. Gerçek bir mümini diğer
insanlardan ayıran en önemli özellik Allah’a olan bağlılığı,
sevgisi ve Allah korkusudur. Mümin Allah’a olan sevgisini,
bağlılığını en güzel dua ile gösterir.
Bazı insanlar dua ederken belli kuralların olduğunu sanırlar. Oysa
insan istediği gibi, içinden geldiği gibi Allah’a dua edebilir.
Duanın yeri, zamanı, mekânı yoktur. Bir yerde otururken, yolda
yürürken, birini beklerken, alışveriş yaparken, yemek yerken,
kısaca her istediği zaman dua edebilir.
Allah bir ayette insanların kendisine dua etmesini, edecekleri
duaya karşılık vereceğini söyle bildirmiştir:
Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek
yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm.
Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman
etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara
Suresi, 186)
Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Rabbimiz her kulunun duasını
işitir. Bu bizim için çok büyük bir nimettir.
Bazen insanlar birbirleriyle konuşurken ne kadar dua etseler de
kabul olmadığı yönünde ifadeler kullanırlar. Fakat Kuran’da bu
konuyla ilgili şöyle bir sır bildirilmiştir.
"İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek
acelecidir." (İsra Suresi, 11)
İnsanın yerine gelmesini istediği dua belki onun için hayırlı
olmayabilir. Olaylar o kişinin istediği şekilde sonuçlanmayabilir.
Ama şunu bilmek gerekir ki, Allah en hayırlı sonucu yaratır. İnsan
belki duasını ettiği şeye kavuşamayabilir, istediği yerine gelmemiş
olabilir ama kişi sonuç olarak gerçekleşen olayın en hayırlısı
olduğunu bilmelidir. Örneğin Allah insana bir hastalık verir, o
kişi de iyileşmek için dua eder ama hastalığı daha da artabilir.
Kişi bunda bir hikmet arayıp, sabırla Allah’tan şifa istemeye devam
etmelidir. Sonuçta sabırla ve duayla geçen her günün sevabı çok
fazladır.
Zorluk anında herkesin dua ettiğini biliyoruz. Ama zorluktan
kurtulduktan sonra da Allah’a dua etmek, zorluktan kendisini
kurtardığı için O’na şükretmek gerekir. Allah Kuran’da insana bir
zorluk dokunduğunda her durumda Allah’a dua ettiğini ama
sıkıntısını kendisinden çekip aldığında Allah’a dua etmeyi
bıraktığını bizlere şöyle bildirmiş:
İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da
ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman
ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi
döner-gider. (Yunus Suresi, 12)
Dua o kadar önemlidir ki, Rabbimiz bir ayetinde “Sizin duanız
olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?"(Furkan Suresi, 77)
şeklinde bildirerek dua etmeyen kişilerin Allah Katında bir değeri
olmadığı konusunda bizleri uyarıyor.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de bir hadisinde Allah’a
dua etmekle ilgili şöyle buyurmuş:
… Bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen
Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah’ın yazmadığı bir hususta
sana faydalı olmak için bir araya gelseler, bu faydayı yapmaya
muktedir olamazlar. Allah’ın yazmadığı bir zararı sana vermek için
bir araya gelseler, buna da muktedir olamazlar. (Kütüb-i Sitte,
Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt,
Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 314)
Hadiste de Peygamberimiz (sav)in buyurduğu gibi Allah’a dua etmek,
insanın korunmasına vesile olan bir ibadet. Ama insanın başına
zahiren kötü gibi gözüken bir şey gelse de, samimi bir Müslüman
onda da bir hayır olduğunu bilir ve Allah’a tüm kalbiyle tevekkül
eder.
Rabbimiz Kuran’da müminlerin dualarını bizlere çok güzel bir örnek
olarak bildirmiş.
"... Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı
bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin
gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz
şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim
mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara
Suresi, 286)
"Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve
Katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan
Sensin Sen. Rabbimiz, kendisinde şüphe olmayan bir günde insanları
gerçekten Sen toplayacaksın. Doğrusu Allah, va'dinden
cayıp-dönmez." (Al-i İmran Suresi, 8-9)
Dua gerçekten çok önemli bir ibadet. Bu ibadeti her gün gözümüzü
açtığımızdan uyuyana kadar yerine getirmek Allah’a olan
yakınlığımızı, bağlığımızı artırır. Şunu da unutmamak gerekir ki,
duayı bize ettiren de Allah’tır, o duaya icabet edecek olan da
Allah’tır.