NE ZAMAN dağılacak gibi olsam, kendimden vazgeçecek bir noktaya gelsem içimi kuşatan bir manyetik kuşak imdadıma yetişiyor. Sarıyor, sarmalıyor. Zarar verebilecek dış etkilerden koruyor.

NE ZAMAN dağılacak gibi olsam, kendimden vazgeçecek bir noktaya gelsem içimi kuşatan bir manyetik kuşak imdadıma yetişiyor.

Sarıyor, sarmalıyor.

Zarar verebilecek dış etkilerden koruyor.

Sadece bir fizik sükûnetinden bahsediyor değilim.

Bir iç dinginliği, derin bir huzur ve kavrayıcı bir güven halesi bu.

Çepeçevre sarıyor.

Üşümelerimde bir örtü, yanıp tutuşmalarımdaysa bir serinlik halkası…

Ne vakit zararlı maddeler hücumuna uğrasam içimi kuşatan bu manyetik kuşağa çarpıp düşüveriyorlar patır patır.

Ruhumu bozacak zehirleyici tohumlar ne vakit atılsa üzerime anında bertaraf ediliyor tarafından.

Gönlümü bulandıracak olaylar zuhur ettiğinde yine aynı kuşağa çarpıp cansız yere düşüyorlar.

Kalbimin kulaklarını tıkayıp seni duymamak için gereksiz gürültülerin saldırıları aynı şekilde tesirsiz hale getiriliyor.

Şükürler olsun.

İç içe geçen sevgi halkalarından oluşan bu manyetik kuşak, sükûnetimin sebebi.

Çok hızla hareket eden bir elektron örtüsü şeklinde beni sarıyor her vakit.

Görünmez bir manyetik kuşaksın ama görüyorum.

Etkilerinden biliyorum seni.

İçimin ocağında muhabbet kaynatışın hiç bitmesin.

Değişen senelerle sınırlı kalmasın.

O manevÎ manyetik kuşağın her an beni kuşatmaya devam etsin.

Sarsın.

Üşütmesin.

İYİLİKLER FISILDA GÖNLÜME

HEP öyle yaparsın zaten, bilirim.

Yine öyle yap.

Hatta her zaman böyle yap olur mu?

Bana iyileştirici iyilikler fısılda.

Gönlüm dolsun bu fısıltılarla.

İyilik bahçeleri kurulsun.

Bülbüller ötsün sevda terennümleriyle.

Sinsi kötülükler fısıldayanlardan başka türlü nasıl korunurum nazarım.

Sen bana daima hayır söyle.

Kötülük kıyılarına gitmekten ayaklarımı alı koy.

Yüreğimde ve zihnimde güzelliklerin izleri olsun sadece.

Sarih iyilikler, sahici güzellikler, şifa veren pınarlar sun.

Demimiz, devranımız Haktan yana olsun.

İçeceğimiz bal şerbeti olsun.

Muhabbetimiz muhabbetli olsun.

Sözümüz, sohbetimiz göz aydınlığı getirsin.

Sönmeyen çerağlar tutuştursun fısıldamaların.

Kahreden kahırlar uzak dursun.

Hileli sözler, sinsi kötülükler değil bize lazım olan.

İyilikler fısılda yüreğime.

İyilikler…

GÖNÜL ÇOCUKLARI
YILLAR sonra karşılaşmışlardı.

Fiziken uzaktılar.

Aynı şehirlerde yaşamamışlardı hiç.

Fakat bu durum yüreklerin birbirine değmesine engel olmamıştı.
Olamamıştı.
Nasıl olabilirlerdi ki hem...
Hisler pranga kabul eder miydi?
Kalplere kim kelepçe vurabilmişti ki bugüne kadar?
Duygu kelebekleri durmadan kanat çırpmışlardı.
Kelimeler taşımıştı gönülden gönüle.

Hem nasıl kelimeler...
Besili kelimelerdi bunlar.

İçleri lebalep doluydu.

Sevdayı yüklenmişlerdi.

Sevginin hamalı olmuşlardı.
Ve bundan hiç şikayet etmiyorlardı.
Mutluydular.
Zaman aktı gitti. Devran dönmeyi sürdürdü.

Bir gün gözleri değdi birbirine.
Heyecanlanmıştı ay.

Güneşe, güneşine döndü baktı uzunca, sonra gözlerini aşağıya indirdi ve 'Biliyor musun, bizim çocuklarımız var' dedi.
Anlayamadı güneş söyleneni.

Soracak oldu ama ay buna fırsat vermedi.

'Bizim gönül çocuklarımız var' dedi, 'İlhamlarımızdan oluşan.
Elimiz değmedi ama gönlümüz birbirini hiç bırakmadı.
Koltuğunun altında tuttuğu defteri işaret etti.
Gönül çocuklarımızın hecelemeleri burada' dedi.
Ah neler vardı o defterde neler!

KALICI ANILARIN OLSUN

'HAYAT geçip gider.

Zaman birbiri ardına devrilir.

Gülenler ağlar, ağlayanlar güler.

Küçükler büyür, büyükler yaş alırlar.

Fidanlar boy verir, ağaçlar meyveye durur.

Teskere alır asker, anneler pencere önünden çekilir ve evladını bağrına basar.

Bugünün yaramazları yarının ağırbaşlıları olur.

Sonra olgunluk devri gelir.

Meyveler dalları aşağı çeker.

Bu meyvelerden almaya bakın.

Tatmaya bakın.

Her anı gözleyin. Yaşayın. Tadına varın.

İdrak edin.

Bilincine varılmamış hayat yaşanmış sayılmaz.

Raftaki kitap okumayana bir şey söylemez.

Hayret etmeyi unutmayın.

Hayran olmaktan korkmayın.

Tefekkür etmekten kaçmayın.

Sevmek ve sevilmekten ürkmeyin.

Kalıcı anılar biriktirin. Hatıranız zengin olsun.

Hatırınızda kalanlar zenginliğinizdir. Kendinize sakladığınızdır.

Sahip olmaya devam ettiğinizdir.

Hatırını saydıklarınızı hatırınızda tutun.

Ki; hatırınızı sayanlar sizi hatırında tutsun. Gönlünde mihman etsin.

Hayat geçip gitse bile siz anılarınızın ocağını söndürmeyin.

Harlayın.'

Bir veda niteliği taşıyor gibiydi sözleri. Sormaya hiçbirimiz cesaret gösteremedi.

'Vedalar iyidir dedi, ters bakmayın. Ânın geçip gideceğini bilirseniz, veda edeceğini unutmazsanız daha fazla özen gösterirsiniz. Kalıcı olur anılarınız.

Hatıralarınızda kalıcı olacağımı biliyorum.

Siz de sizi anılarında öldürmeyecek kişilerle dost olun.'

Kalıcı iftar, kalıcı sahur ve hep kalıcı ibadet lezzetlerimiz olsun inşallah.

Ya Selam!