Korona kıranı boyunca normal zamanlarda yüksündüğümüz şeyleri özler olduk. Bol bol tefekkür ettik. Ruhumuzun en ücra köşelerine seyahat ettik. Belki de ilk defa evlad ü iyale bu kadar çok vakit ayırabildik...
Korona kıranı boyunca normal zamanlarda yüksündüğümüz şeyleri özler olduk. Bol bol tefekkür ettik. Ruhumuzun en ücra köşelerine seyahat ettik. Belki de ilk defa evlad ü iyale bu kadar çok vakit ayırabildik. Uzaktan eğitim programı ile öğretmenliğin bir meslek olmadığını zor ve sabır gerektiren bir gönül işi olduğunu idrak edebilmemize vesile oldu. Gösteriş, şatafat ve israftan uzak mütevazı sofralarda açılan orucun bambaşka tesirleri oldu. Velhasıl bambaşka bir Ramazan-ı Şerif, bambaşka bir ibret vesikası ile karşılaştık.
Kıymetini bilmediğimiz şükrünü eda edemediğimiz ne kadar da çok şeyin olduğunu acı acı hissettik, acı acı öğrendik. Diğergamlığın, kalenderliğin deyim yerindeyse dibine vurduk…
Gelişiyle memnun, gidişiyle mahzun olduğumuz bu kutlu ayda, kalabalık cemiyetlerde, kalabalık sofralarda bulunamadık, yaşlıları ziyaret edip dualarını alamadık. Artılarıyla eksikleriyle olmazsa olmaz zannettiğimiz pek çok şeyin olmasa da olacağını fark ettik. On bir ayın yorgunluğu ile bitap düşmüş ruhlarımızı sigaya çekmeye çabaladık.
Ne kadar başarabildik?
Mevla bilir!
Ramazan-ı Şerif bir şeyler fısıldadı hem kulağımıza, hem kalbimize. Hemdert ol dedi; derdi olanla, yetimle, gariple…
Ayrı gayrı yok dedi!
İmsakla iftar arasına sabitledi.
Ayrıca tek sabitemiz bu ay da değildi.
Bir musibet hepimizi eşitledi.
Bayramı tatil ve kaçış olarak görenlere yazık oldu. Şiarına yaraşır sıla-i rahim ve akraba ziyareti yapamayan kibir abideleri tatili de ıskaladı. 'Kimse gelmeden kaçalım' diyenler vardı belki de. O yayla senin bu mesire alanı benim. Huma kuşu gibi yükseklerden uçup yükseklerden seslenenler, kaya kuşu kesildiler.
Herkes çakıldı kaldı evlerinde.
Kafa dinledik uzun bir süre.
İtina ile yerine getirdiğimiz bazı işlerin dünyevileştiren meşguliyetlerin ne kadar da boş olduğunu… Önemsiz olarak gördüğümüz şeylerin de ne kadar kıymetli olduğunu tekrar unutmak kaydıyla(!) hatırladık. Hiç ummadık insanlardan hiç beklenmedik esenlik gördük belki de. Sadece mahallede var olduğunu zannettiğimiz kadirşinaslık meğer önyargıların ördüğü duvarların arkasında, zahiri olarak kodladığımız insanlarda da varmış.
'Elbet vardır bu zor günlerin de yerini alacak olan güzel günler' demiş ya şair; hem kişi, hem tarik, hem de refik için bir tartıdır çetin günler.
Mahrum olduğumuz birçok şeyin özlemiyle, hayatımıza değer katan, ihmal ettiğimiz alanları anladık belki de.
Bu vesile ile.
Bayramınız mübarek olsun.
Kalın Sağlıcakla…