Türkiye, mülteci sorunu ile meşgul edilirken arka planda dönen oyunları kimse fark etmiyor. Türk Milleti, bugün ekonomik krizle, yarın Suriyelilerle uyutulurken yıllardır sinsi bir işgal planı uygulanıyor. Fransa, Lozan maddelerine aykırı şekilde hareket ederek Türkiye’de iki okul daha açtı. Fransızlar, sömürge ülkelerine uygulanan koloni hukukuna uygun hareket ediyor. 

Millî Eğitim Bakanlığı, bu okullara müfettiş gönderdiğinde içeri sokmuyorlar hatta “Siz bizi denetleyemezsiniz” diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’ni muhatap almıyorlar! Üstelik Lozan’a göre ülkemizdeki yabancı okulların denetiminden ve müfredatından Türkiye Cumhuriyeti sorumlu olduğu halde bu madde yokmuş gibi davranıyorlar. Daha da kötüsü bu okullarda okuyan Türk öğrenciler, yabancı öğrenci statüsünde YKS sınavlarına girdikleri için Türk okullarında okuyan öğrencilere büyük bir haksızlık yapılıyor. Bu adaletsizliğe sessiz mi kalacaksınız? 

Yusuf Tekin, Fransız Büyükelçisi ile görüşerek bu yapılanın doğru olmadığını bildiriyor. Büyükelçilik, Milli Eğitim Bakanı’nın haklı olduğunu söyleyip durumu düzelteceklerini söylüyorlar ancak 8 aydır oyalamaya devam ediyorlar. 
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Fransızların açtığı okullarla iletişime geçmek istediklerini ancak okul yönetiminin buna izin vermediğini açıkladı. Yusuf Tekin’in konuyla alakalı açıklaması şöyle:

“Türk vatandaşı olan azınlık mensupları ve Lozan'daki mektup teatileriyle Lozan sonrası mektup teatileriyle kendilerine söz verdiğimiz yabancı okullar var. 12 tane yabancı okul var, Fransız, Alman, İtalyan okulu var. Bunlara biz Lozan'da taahhüt ettiğimiz için hiçbir problem çıkartmıyoruz. Onlarla ilgili hiçbir sıkıntımız da yok fakat enteresan bir biçimde Fransa bu mektuplarda da olmayan sadece müstemleke ülkelerine yakışan şekilde davranarak, Türkiye'de iki tane daha okul açmışlar. İki tane okul açmışlar ve bu okulu da açarken de 'biz buraya Fransızları alacağız sadece' demiş olmalarına rağmen şu an öğrenci sayısı yüzde doksan oranında Türk vatandaşı. Şimdi bu çocuklar bizim sistemimizde legal ya, ben 12 yıllık zorunlu eğitimi uygulamakla mükellef bir bakanım. Dolayısıyla o okula giden bir Türk vatandaşının eğer bende kaydı yoksa, ben o çocuğu okullaştırmadığım için görevimi yapmıyorum demektir. Ben şimdi diyorum, çocuklar nerede? Okulda. Hangi okulda? Bizim kaydımızda yok, nereye gidiyorlar. O iki Fransız okuluna. O benim literatürümde resmi olmadığı için bu çocuklar okullaşmamış gözüküyorlar."

Türkiye, Fransızların sömürgesi değildir! Biz bağımsız ve milli bir devletiz. Bu ülkede eğitim vermek isteyen ülkeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin koşullarına göre hareket etmek zorunda!

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Fransızlara hitaben ayrıca şunları söyledi:

“Gelin bu okulları meşru hale getirelim. Bunun karşılığında da sizden biz de Fransa'daki Türk vatandaşları için bazı taleplerimiz olacak. Sen benim oradaki vatandaşlarımızın taleplerini reddet, Türkçe, Türk kültürü derslerini engelle, burada kafana göre hareket et. Ondan sonra da biz resmi yazı gönderdik, 'okullara Türk öğrenci alamazsınız' diye. Şimdi de büyük köşe yazarlarına yazılar yazdırıyorlar. Öyle saçma sapan bir yazı yazmış ki mesela çok büyük bir gazeteci diyor ki 'Milli Eğitim bu okullarda din kültürü dersi veremediği için okulları kapatıyor.' Gerçekten ahlaksızca bir yalan bu. Bu vesileyle ben bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal ve uluslararası hukukunu korumak adına sorumlu davranan bir Milli Eğitim Bakanı olarak bu okullara biz gerekli adımları attık. Bizim koşullarımıza gelirlerse hayatlarına devam ederler. Gelmezlerse de biz de gerekli hukuki prosedürü takip ederiz.”

Onlar satın aldıkları köşe yazarlarına Türkiye Cumhuriyeti’ni karalatmaya çalışsınlar. Biz de bu ülkenin evlatları olarak yaptıkları saygısızlıklara satın alamayacakları kalemimizle karşılık vermeye ve Türk Milleti’ne arkamızdan çevirdikleri oyunları ifşa etmeye devam edeceğiz. 

Fransızların yaptığı akıl almaz saygısızlıklar yetmezmiş gibi Fener Rum Patriği, Haziran ayında düzenlenmiş olan Ukrayna Barış Zirvesi’ne “ekümenik lider” olarak katılıp bir de imza veriyor. Memleket saman altında delik deşik edilirken biz hala Suriyelilerle, Afganlarla uğraşıyoruz. Aramızda Türk-Arap savaşı başlatmak isteyenler, asıl düşmanlarımızdır. 

Bizi birbirimize kırdırıp ülkede kafalarına göre at koşturuyorlar. Ülkemiz onlarca yıldır işgal altında ama herkes derin ve tatlı bir uykuda. Sadece vatansever yazarları takip edenlerin ve ülke gündemini, siyaseti, uluslararası ilişkileri, objektif bir gözle okuyabilenlerin haberi oluyor. Medyanın sizi satılık insanlarla nasıl uyuttuğunu, illa camilerimizde düşman postalları gördüğünüz zaman mı anlayacaksınız!