UZUN bir aradan sonra muhabbet soframız yeniden kurulmuştu. Hepimizin içi içine sığmıyor, coşkumuz dışarıdan aşikâr biçimde belli oluyordu. Bu elbette sebepsiz değildi.

UZUN bir aradan sonra muhabbet soframız yeniden kurulmuştu.
Hepimizin içi içine sığmıyor, coşkumuz dışarıdan aşikar biçimde belli oluyordu.
Bu elbette sebepsiz değildi.
Muhabbetin katık edildiği söyleşilerde, bir araya gelişlerde akış emir şeklinde yürümüyor.
Şunu muhakkak yapın, şunlardan da zinhar kaçının şeklinde sert ve belirleyici söylemler yerine sevginin içinden geçtiği bir sıcaklık ile sohbet devam ediyordu.
Zamanla gördüğümüz şuydu:
Sohbet bizi değiştirip dönüştürmüş oluyordu. Dikenli yanlarımız törpüleniyor rengarenk çiçeklerle ruhumuz donanıyordu.
Buradaki sır acıtmadan tedavi etmekti.
Emir şeklinde, tavsiye tarzındaki söylemler ne yazık ki, nemrut hale gelmiş nefsimiz tarafından anında bertaraf ediliyor mazeretler ve karşı koyuşlar hemen artarda sıralanıyordu.
Usta insanın bu 'Çıkıntı' yanını iyi bildiğinden 'Dış Söylem' ile değil 'İç Söylem' ile bizlere yaklaşıyor içeriden dönüşümümüzü sağlıyordu.
Âdeta yılanın kabuk değiştirmesi gibi bizlerde kabuk değiştiriyor, yenileniyorduk.
İyiden yana…
Güzellik istikametinde…

BUGÜN bir farklılık vardı.
Daima cemalîgiden hocamız bu ilk buluşmamızda celalîyayını açığa çıkarmış ilk dakikalardan itibaren sorgulamalara geçmişti.
Sebebini anlamış değildik.
Belki de bizi sarsmak, ihtizaza getirmek istiyordu, bilmiyorum.
Hepimiz özlemden dolayı az evvel içine düştüğümüz şamatadan hemen sıyrıldık.
Ciddiyetimizi kuşandık.

DAKİKA bir, gol bir olmuştu.
Tek tek 'Eylem Ödevlerimizi' sormaya başladı ve söylenenleri ciddiyetle dinliyordu ama yüzünde bir yumuşama dalgası meydana gelmiyordu.
Bu çuvalladığımızın kanıtıydı.
İçten içe 'Bana sormasa bari' duasına başladık ama pek kaçarımız olacak gibi görünmüyordu.
İtiraf etmeliyim ki, o güne kadar gündemime 'Eylem Ödevleri' gibi bir konuyu almış değildim.
Ancak ustaya göre kesinlikle her müminin 'Eylem Ödevleri' olmalı ve bunu ciddiyetle takip etmeliydi.
'Pasiflik inanmışın vasfı değildir' diyerek başlamıştı zaten sözüne…

SARSINTI geçtikten sonra bu konuyu düşünmeye başlamıştım. Akşamına defterime not aldığım cümleler şunlar olmuştu:
• Hayatı anlamlandırma çalışmaları.
• Yaşadığın çağın imkan ve risklerinin tespiti.
• Kişisel tarihinin yani kendilik bilinci gelişiminin farkına varma süreci.
• Hayatı ve olayları gözlemleyerek tespitlerin yapılması.
• Yaşamın içinde aktif olarak yer almak ve vaktin hakkını verme çabası.
• Estetik zevkler edinmek ve bir sanat düşüncesi geliştirmek.
• İnsanlık tarihine ilgi duymak ve hususiyetle Peygamber kıssalarını iyi öğrenip analiz ederek bugüne dair sonuçlar elde etmek.
• Kur'an-ı Kerim'e dayalı doğru bilgilerle farklı felsefi akımların İslami terimler alıp kılık değiştirerek oluşan sızmaları tespit edip ayıklamak ve kendimizi bu konuda uyanık tutmak.
• Hayatı etkin ve bilgece yaşamak için yeterlilik kazanmak ve olgunlaşma yolunda ilerlemek.
• Güvenilir olmak ve güvenilir dostlar kazanmak.
• İman ve itikadımızı sinsice yontan yaklaşımları Kur'an ve Sevgili Peygamberimizin mübarek örnekliği ile teşhis edip acilen kendimizi tedaviye başlamak.
• Manevî hastalıklarımızın sahih bilgilerle farkına varıp 'Ayrık Otu Söküm Çalışması' yapmak.
• Zenginlik tutkusu ve fakirlik yakınmalarından kurtularak takva üzere yaşamak.
• İyi ve kötüyü görür görmez tanır hale gelecek bir 'Furkan' yeteneği geliştirmek.
• Nedamet duymak, pişman olmak, özür dilemek ve tövbe etmeyi bir yaşam ilkesi haline getirmek.

KENDİM için not aldığım 'Eylem Ödevleri'ni bu şekilde sıraladım ama elbette yapılması gerekenler bundan ibaret değil.
Herkesin kendi içinde bulunduğu ruh haline göre farklı tespitleri tabii ki olabilir.
Olmalıdır.
Ayrıca yapacağımız tespitler önem sırasına alınmalıdır. Birbirini açımlayan bir şekilde süreç sürdürülmelidir.
Evet, 'Eylem Ödevleri' önemlidir.
Bu bir ribattır.
Ya Selam!