2024 yılının son dört ayında, Türkiye açısından son derece hayati öneme haiz stratejik kazanımlar ve gelişmeler ortaya çıktı. Savunma, dış politika, enerji ve güvenlik alanlarındaki bu gelişmeler hiç te yadsınamayacak derecede Türkiye'nin geleceğini aydınlatan, kudretini gösteren ve 21. asırda yapabileceklerine işaret eden jeoplolitik, jeostratejik ve ekostratejik göstergelerdir. 

Birincisi, 2024 yılının Eylül ayında Amerikan merkezli CNSA adlı düşünce kuruluşu tarafından yayınlanan bir raporda Türkiye'nin 2021 yılından itibaren dünyanın en büyük İHA/SİHA tedarikçisi ülke olduğuna işaret edilmesidir. Bu konuda şu husus, rahatlıkla ifade edilmelidir ki Batı'nın, Avrupa'nın ve Amerika'nın uzay/havacılık ve savunma sanayinde 100 yılda geldiği noktaya Türkiye son 25 yılda gelmiştir.  

İkincisi, 2024 yılının Kasım ayında ortaya çıkan bir gelişme. Türkiye-Somali ilişkilerini, iki ülke arasında kurulan stratejik projeksiyonu ve askeri/eğitim, savunma güvenlik, ekonomik, ticari ve enerji anlaşmaları ile çizilen gelecek perspektifini daha önceki yazımda yazmıştım. 2024 yılının Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından, açık kaynaklardan edinilen bilgilere göre ve yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bağlamında; yapılan anlaşmalar ve stratejik ilişkiler çerçevesinde Türkiye'nin Somali'de uzay ve havacılık üssü ile test amaçlı kıtalararası balistik füze rampaları kuracağı açıklandı. Uzaya uydu fırlatma sistemleri ile test amaçlı kıtalararası uzun menzilli füze rampalarının Türkiye'ye değil de Somali'ye kurulmasının nedenleri; Türkiye'nin coğrafi koordinatlarının yeterli olmaması ve kuzeyde yer alması,  

Somali'nin ekvator çizgisine yakın olması, bu nedenle atmosfere daha yakın olması, Somali'den Hint Okyanusu istikametinde uzun bir coğrafi mesafenin bulunması nedeniyle uzun menzilli füze denemelerinde uygun olması vb. gerekçelerdir. Yani bilimsel, coğrafi ve astronomik nedenlerle stratejik bir kararın alınması, söz konusudur.   

Üçüncüsü, Türkiye'nin inisiyatifi ve koordinatörlüğünde gerçekleştirilen, 27 Kasım'da başlayıp 8 Aralıkta başarıya ulaşan; ırkçı, faşist, katliamcı, soykırımcı, diktatör ve gizli İsrail işbirlikçisi  61 yıllık Baas rejimi ve 53 yıllık Esed rejimin devrilmesi ile son bulan, meşru Suriye halk devrimidir. 

Dördüncüsü, 1991 yılında Somali'ye bağlı Somaliland bölgesinin tek taraflı bağımsızlık ilan etmesi sonucunda ortaya çıkan ve Etiyopya ile 10 yıllardır devam eden gerginlik bağlamında, 1 Ocak 2024 tarihinde dünyada kimsenin tanımadığı Somaliland ile Etiyopya arasında resmi tanıma karşılığında denize kıyısı bulunmayan Etiyopya’ya denize erişim yetkisi veren mutabakat zaptı imzalanması nedeniyle, iki ülke arasında ortaya çıkan çözülemeyen kriz ve savaş riskinin, Türkiye ve Türkiye Cumhurbaşkanı arabuluculuğunda Ankara süreci sonucunda 11 Aralık 2024 tarihinde Somali ve Etiyopya arasında Ankara'da (Somali Cumhurbaşkanı ile Etiyopya Başbakanı) imzalanan Ankara Mutabakat Zaptı ile çözülmesidir. Varılan anlaşma ile taraflar, kısa sürede diplomatik ilişki kurulması, sorunun diplomatik yollarla 3 ay içinde çözülmesi ve barış/istikrarın tesisi konusunda tam mutabakat sağladılar. İki ülkenin Ankara'da barıştırılması Türkiye'nin uluslararası alanda, küresel barışa da katkı sağlayan, mutlak diplomatik bir zaferidir. Nitekim bu olay, dünya basınında da günlerce yankı buldu. 

Beşinci olarak ta, Irak'la yapılan askeri ve güvenlik anlaşmaları, ekonomik ve ticari anlaşmalar, kalkınma yolu projesi ve teröre karşı ortak iradede mutabık kalınması; Suriye'de meşru halk devriminin gerçekleşmesi sonucunda Irak'la olduğu gibi Suriye ile de stratejik müttefiklik, dostluk anlaşmaları ile çelikten ve sarsılmaz bir şekilde tam eklemlenme ve kenetlenme sonucunda terörün yok edilmesi, barışın tesisi neticesinde birlikte, gelişme, kalkınma ve bölgesel refahın sağlanması fırsatı elde edilmiştir.  

Tüm bu sonuçlar Türkiye'nin askeri olarak teröre indirdiği demir yumruk, dış politikadaki diplomatik başarılar, edindiği stratejik kazanımlar sonucunda ortaya çıkmıştır. 

Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki başarılarına, yurt içi ve yurt dışında teröre öldürücü vuruşu indirmesine ve PKK/YPG terörünün nefesini kesmesine koşut olarak; Rusya'nın ve İran'ın Suriye'yi terketmesi, Amerika'nın da PKK/YPG’yi terketmek zorunda kalacağı gerçekliği ışığında Devletin derin damar ve odalarında, yetkili kurullarında alınan tarihi ve stratejik kararı gereğince terörün kıskacındaki Parti'nin kurduğu İmralı heyeti, 28 Aralık 2024 tarihinde terörist başı ile görüşmüştür. Bu olgunun adı, 1000 yıllık kardeşliğin ve huzurun yeniden tesisi ve güçlendirilmesi, üniter çerçevede kayıtsız ve şartsız PKK/YPG terör örgütünün kendisini feshetmesi, silahlarını her üç Ülkede de (Türkiye, Suriye, Irak) yetkili makamlara teslim etmesi, nihayetinde ise Türkiye'de ve bölgede Türk-Kürt-Arap kardeşliğinin ve birlikteliğinin, bir daha bozulmamak üzere, kıyamete kadar tesis edilmesidir. Bu olgunun adı, ne demokratik açılım süreci ne de çözüm sürecidir. Bu olgunun özü, barış ve kardeşliğin, yeniden tesis edilmesi ve güçlendirilmesidir.                       

Kardeşliğin yeniden güçlendirilmesi programı kapsamında, hedef; cezaevindeki ve dağdaki teröristlere genel af getirilmeksizin terörist başının Kürt kökenli vatandaşlarımızın bir kesimi ve örgütteki kült karakteri üzerinden (kullanılarak), onun yapacağı örgütün lağvedilmesi ve silahların teslim edilmesi çağrısı ile terörün kıskacındaki parti ve toplumsal tabanının Devlete, Millete, Vatana, Ülkeye yapıştırılması, eklemlenmesi ve kenetlenmesi; bölgede ise (Irak ve Suriye'de) emperyalizmin fitnesi terörün bitirilerek barış ve istikrarın sağlanması, birlikte kalkınma ve refahın tesis edilmesi ile ebediyete kadar çelikten  Türk-Kürt-Arap kardeşliğinin yeniden sağlanmasıdır.  

Şayet PKK/YPG terör örgütü, lağvedilme ve silahların yetkili otoritelere teslimi çağrılarına uymazsa, Türkiye'deki, Irak'taki ve Suriye'deki tüm PKK/YPG’li teröristler silahlarıyla birlikte tarihe ve toprağa ışık hızında gömüleceklerdir (Türkiye'de % 98 oranında terör bitirildi).   

Türkiye'nin elde ettiği stratejik başarılar; jeopolitik, jeostratejik ve ekostratejik konjonktürde siyasi, askeri, diplomatik, operasyonel, sosyolojik, Milli güç vb. bakımlarından Türkiye'nin hedeflerine ulaşma azim ve kararlılığının, imkan ve kabiliyetinin, güç ve kudretinin göstergeleridir.  

Saygı ve selamlarımla…