İsrail’in Gazze’de yürüttüğü katliam sırasında, ileri teknolojiye sahip silah sistemleri ve bunlara ait parçalar, dünya genelinde birçok ülkenin limanlarından geçerek savaş sahasına ulaştırılıyor. Bu sevkiyatların çoğu doğrudan askeri mühimmat olarak tanımlanmamış olsa da, içeriklerine dair belgeler incelendiğinde, büyük ölçüde zırhlı araç parçaları, füze sistemleri, insansız hava aracı bileşenleri ve ileri teknoloji yazılım-elektronik modülleri içerdiği görülüyor. Ancak bu seferki sevkiyatın içinde kitle imha silahlarının olduğuna vurgu yapılıyor.
Sürecin en çarpıcı boyutu ise, bu sevkiyatlara demokrasi, insan hakları ve barış söylemlerini sıkça dillendiren devletlerin doğrudan veya dolaylı biçimde aracılık etmesi. Diplomatik platformlarda "ateşkes" çağrısı yapan ülkeler, öte yandan silah taşıyan gemilerin kendi limanlarından geçişine göz yummakta, hatta bazı durumlarda doğrudan lojistik destek sağlamakta. ABD'den ve İspanya'dan yola çıkan ve içinde kitle imha silahlarını bulunduran ABD bayraklı gemi diplomatik koruma altında İsrail'e Fas üzerinden ölüm taşıyor ve bu gemiler durdurulmayı bekliyor.
ÖLÜM TAŞIYAN GEMİLER GAZZE YOLUNDA
Danimarka merkezli deniz taşımacılığı devi A.P. Moller-Maersk’in, İsrail’e savaş uçağı ekipmanları taşıdığına dair yeni belgeler ortaya çıktı.
Declassified ve The Ditch tarafından incelenen kargo verilerine göre, ABD Teksas eyaletinde yer alan Fort Worth kentindeki Hava Kuvvetleri 4 No’lu Tesisi’nden (Air Force Plant 4 - 1942'den bu yana askeri uçak üretiyor) yola çıkan bazı malzemeler, Houston Limanı üzerinden Maersk Detroit adlı gemi ile, Atlas Okyanusu'nu geçip iki hafta içinde Fas'ın Tanca limanına yanaşacak ve kargo, Nexoe Maersk adlı başka bir konteyner gemisine aktarılacağı belirtiliyor. 5 Nisan ile 1 Mayıs tarihleri arasında iki Maersk konteyner gemisiyle İsrail’in Hayfa Limanı’na ulaştırılacak. Ardından bu parçaların karayoluyla Negev Çölü’ndeki Nevatim Hava Üssü’ne nakledildiği belirtiliyor.
Söz konusu tesis (Air Fırce Plant 4), ABD hükümetine ait olup Lockheed Martin tarafından işletiliyor. Şirket, F-35 savaş uçaklarını üreten uluslararası konsorsiyumun ana yüklenicisi konumunda. Tesiste, NATO ülkeleri ve müttefikleri için F-35 savaş uçakları ile parçaları üretiliyor; bu ülkeler arasında İsrail de yer alıyor.
ÖLÜM GEMİLERİ NELER TAŞIYOR?
Maersk’in taşımacılık ve lojistik altyapısıyla destek verdiği tespit edilen askeri tedarik zincirlerinden bazıları tespit edilsede özellikle yeni geliştirilmiş yapay zeka destekli ve İsrail ordusunun elinde bulunan bazı silahlara adapte edilebilen ve daha önce denenmemiş ileri teknoloji silahlar da yer aldığı belirtiliyor. Gazzeliler bir anlamda yeni gelişştirilmiş ama daha önce hiçbir sahada kullanılmamış yüksek teknoloji silahların denenmesi için de önemli bir alan oluşturuyor. Daha önce İsrail güçlerinin kullandığına ve çok sayıda sivilin bu silahların etki kapasitesi yüzünden katledildiği uluslararası raporlara yansımıştı. Aşağıda yer alan silahların dışında bazı kaynaklara göre kitle imha silahlarının yer aldığı aktarılıyor. İşte tespiti yapılan ve gemilerle taşınan o silahlardan bazıları:
Namer Zırhlı Personel Taşıyıcıları (APC-MT883)
Oshkosh Joint Light Tactical Vehicles (JLTVs)
Oshkosh Family of Medium Tactical Vehicles (FMTVs)
Oshkosh Heavy Expanded Mobility Tactical Trucks (HEMTTs)
Flyer-72 Hafif Taarruz Araçları (ALSVs)
Zırhlı araçlar için motor ve güç üniteleri
Muhtemelen topçu mühimmatları için kullanılan projeksiyon gövdeleri
Büyük kalibreli top ya da tank topları için namlu kilit halkaları (breech ring)
Zırhlı çelik levhalar (araç ve personel taşıyıcılar için)
SİSTEME DAHİL OLAN GEMİLER HANGİLERİ?
Sevkiyatlarda yer alan Maersk gemilerinden bazıları şunlardır:
Maersk Atlanta (IMO: 9348649)
Maersk Chicago (IMO: 9332975)
Maersk Columbus (IMO: 9332987)
Maersk Denver (IMO: 9332999)
Maersk Detroit (IMO: 9333034)
Maersk Hartford (IMO: 9333008)
Maersk Karachi (IMO: 9162215)
Maersk Kensington (IMO: 9333010)
Maersk Kinloss (IMO: 9333022)
Maersk Pittsburgh (IMO: 9342176)
Maersk Seletar (IMO: 9315197)
Maersk Sentosa (IMO: 9315202)
Bu gemilerden yalnızca Maersk Karachi, Maersk Line Limited (MLL) tarafından işletilmemekte. Diğer tüm gemiler, Maersk’in ABD bayraklı yan kuruluşu Maersk Line Limited (MLL) tarafından işletiliyor ve ABD Denizcilik İdaresi’nin (MARAD) Deniz Güvenliği Programı (MSP) kapsamında hizmet veriyor. Bu program kapsamında, ticari faaliyetlerin yanı sıra ABD Savunma Bakanlığı’nın (DoD) talebi üzerine gemi ve lojistik kapasitesi de kullanılabilir hale getiriliyor.
AKDENİZDE DEVREALAN GEMİLER HANGİLERİ?
Maersk’e ait gemiler, İsrail’e yönelik askeri yüklerini Algeciras Limanı’na ulaştırdıktan sonra, bu yükler Akdeniz’de faaliyet gösteren beş farklı gemiye aktarılıyor. Bu gemiler:
Maersk Norfolk (IMO: 9356139)
Nysted Maersk (IMO: 220897)
Nexoe Maersk (IMO: 9220885)
Mario A (IMO: 9337377)
Wanda A (IMO: 9415947)
PEKİ BU SEVKİYAT NASIL İŞLİYOR?
EN son tespişti yapılan askeri ekipman sevkiyatı, 5 Nisan’da ABD’nin Houston Limanı’ndan hareket eden "Maersk Detroit" isimli kargo gemisine yüklendiği yönünde. ABD bayraklı bu gemi, Atlantik Okyanusu’nu geçerek yaklaşık iki hafta sonra Fas’ın Tanca Limanı’na ulaşacak. Burada yük, İspanya’nın Algeciras Limanı’ndan gelen "Nexoe Maersk" adlı başka bir konteyner gemisine aktarılacak. İspanya'dan Fas'a gelecek olan geminin içinde de yine askeri malzeme olduğu belirtiliyor.
Algeciras Limanı, İsrail’e yapılan silah sevkiyatları nedeniyle daha önce protestolara sahne olmuştu.
Nexoe Maersk, Akdeniz üzerinden dokuz günlük bir yolculuğun ardından 1 Mayıs’ta İsrail’in Hayfa Limanı’na varacak. Yük daha sonra başka bir şirket aracılığıyla karayoluyla Nevatim Hava Üssü’ne taşınacak. Nevatim Üssü, İsrail hava kuvvetlerinin Gazze’ye yönelik bombardımanlarında önemli bir merkez olarak biliniyor.
Gazze savaşının başlangıcından itibaren, Filistinli Gençlik Hareketi (PYM) tarafından analiz edilen verilerde, 2.557 gemi arasında 26’sı “diplomatik kargo” taşıdığı belirtilmiş, ayrıca IFS aracılığıyla IMOD adına yapılan 731 sevkiyatın içeriği tamamen boş bırakılmıştı. Sevkiyatların büyük bölümü, Maersk’in kullandığı İspanya Algeciras Limanı üzerinden geçiyor.
Bu liman, Maersk'in alt kuruluşu olan APM Terminals tarafından işletiliyor. İspanya hükümeti, Mayıs 2024’te İsrail'e yönelik askeri sevkiyatları limanlardan yasaklamış olmasına rağmen, bu yüklemelerin devam ettiğine dair güçlü veriler bulunuyor.
İspanya Hükümeti, Mayıs 2024’te aldığı kararla, Gazze savaşında kullanılmak üzere askeri malzeme taşıyan gemilerin ülke limanlarına yanaşmasını yasakladı. Ancak elde edilen bulgular, Maersk’in bu yasağı bilinçli şekilde ihlal ettiğini ortaya koyuyor.
İsrail ordusuna yönelik gerçekleştirilen 2.110 askeri sevkiyattan 944’ü, İspanya’nın bu kararı açıklamasından sonra Algeciras Limanı üzerinden geçti. İspanyol hükümeti gibi Fas da aslında varolanı görmezden gelmeye devam ediyor. Fas'ın İsrail ile yaptığı askeri anlaşamaların oranı çok yüksek ve ülkedeki Yahudi Lobisi bu süreç için çok büyük bir efor sarfediyor. Fas kralı ise bu süreçte halkın sesisini ise duymamazlıkatan geliyor ve var olan sürece müdahalede bulunmuyor.
İNGİLİZLER DE DEVREDE
F-35 savaş uçağının parçalarının yüzde 15’inden fazlası Birleşik Krallık’ta üretiliyor. Bu parçalar arasında arka gövde, fırlatma koltuğu ve çeşitli elektronik sistemler yer alıyor. 100’ü aşkın İngiltere merkezli şirket, uçağın tedarik zincirine katkı sağlıyor.
Aralık 2024’te Declassified ve The Ditch tarafından yayımlanan bir araştırma, İngiltere’deki bir hava üssünden ABD’ye 500’den fazla F-35 parçası sevkiyatı yapıldığını ve bu parçaların buradan İsrail’e aktarılabileceğini ortaya koydu. Yani sadece United States Air Force Plant 4'te üretilen F16 ve F35 uçakları ve tabi diğer bileşenler İngiltere'de üretilen diğer parçalarla İsrail'e gönderiliyor.
İngiltere’den gönderilen silah sevkiyatlarının büyük bölümü, F-35 üretiminin merkezi olan Fort Worth’taki Air Force Plant 4’e ulaştırıldı. Bu tesis, aynı zamanda ABD’den İsrail’e yapılan son sevkiyatların da çıkış noktasıydı.
Bu durum, şu an ABD’den İsrail’in Nevatim Hava Üssü’ne gönderilen ekipmanların bir kısmının İngiltere’de üretilmiş olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.
İngiltere hükümeti geçtiğimiz yıl İsrail’e yönelik bazı silah ihracat lisanslarına kısıtlama getirdiğini açıklamıştı. Ancak F-35 parçalarının üçüncü ülkeler aracılığıyla İsrail hava kuvvetlerine ulaştırılmasına izin verilmeye devam ediyor.
Geçmişteki eleştirilere yanıt olarak Maersk, yaptığı bir açıklamada “ABD hükümetiyle sözleşmelerimiz var” ifadesini kullanmış ve “180’den fazla ülkeye güvenlik iş birliği programları kapsamında, İsrail dahil olmak üzere, askeri içerikli kargo taşıdıklarını” belirtmişti.

BU GİZLİ SİSTEM PEKİ NASIL İŞLİYOR? MAERKS, IFS VE IMOD'UN KATLİMLARDAKİ ROLLERİ
Dünyanın en büyük deniz taşımacılığı şirketlerinden Maersk, ABD ile İsrail arasındaki askeri tedarik zincirinde kritik rol üstleniyor. Ancak bu zincirin ABD'deki taşıma ayağında, Jersey City, New Jersey merkezli bir lojistik firması öne çıkıyor: Interglobal Forwarding Services (IFS).
IFS, İsrail Savunma Bakanlığı’nın ABD'deki resmî yükleyicisi ve taşıma temsilcisi olarak görev yapıyor. Aynı yöneticiler tarafından yönetilen kardeş şirket G&B Packing Company Inc. ise ABD'de İsrail adına ihracat lisanslarının alınmasında rol oynuyor. Bu iki şirket, yalnızca taşıma değil, aynı zamanda yasal süreçlerin perde arkasındaki düzenleyicileri olarak öne çıkıyor.
Yapılan araştırmalara göre, Maersk son bir yıl içinde Amerika Birleşik Devletleri’nden İsrail’e milyonlarca pound ağırlığında askeri ekipman taşıdı. Bu ekipmanlar arasında taktik araçlardan zırhlı tank parçalarına, hava ve kara araçlarına kadar çeşitli sistemler yer alıyor. Şirketin bu faaliyetleri, ABD Savunma Bakanlığı ile yaptığı Belirsiz Süreli ve Belirsiz Miktarlı (IDIQ) sözleşme kapsamında yürütülüyor.
Filistinli aktivist gruplar, lojistik firmalarının savaş sanayisindeki görünmeyen aktörler olduğunu ve bu firmaların sağladığı altyapı sayesinde askeri sistemlerin sahaya ulaştığını savunuyor. Özellikle Maersk’in bu zincirde öncü bir rol oynadığı ve doğrudan hedef alınarak askeri taşımacılığın sekteye uğratılması gerektiği ifade ediliyor.
DİPLOMAT ETİKETİ ALTINDA ÖLÜM TAŞIYOR
Belgeler, IFS'nin İsrail'e yönelik askeri sevkiyatlarda “diplomatik kargo” statüsünü sıkça kullandığını ortaya koyuyor. Diplomatik kargo normalde, büyükelçiliklerin veya diplomatik misyonların işleyişi için gerekli olan belgeler, ekipman ve kişisel eşyaları kapsar. Ancak 2011–2014 arasında, IFS’nin Maersk Line Limited gemileriyle yaptığı 86 sevkiyatta toplamda 16.000 tondan fazla yük taşındığı belgelenmişti.
2017 tarihli “Fatal Freight” adlı bağımsız rapora göre, bu hacim, “diplomatik kargo” tanımıyla uyuşmayacak kadar büyük ve sistematikti. Yazarlar, bu durumun, kamu denetimini atlatmak ve kargonun içeriğini gizlemek amacıyla yapılmış olabileceğine dikkat çekmişti. Şimdi aynı süreç devam ediyor. Diplomatik dokunulmazlıklar ve limanları işleten şirketler sistemin en büyük parçasını oluşturuyor.
YÜKLE, GİZLE, TAŞI: GERÇEK ÖLDÜRMEK İÇİN GİZLENİYOR
İhracat belgelerinde kargo içeriği açıkça belirtilmediğinde, gümrük denetimleri devre dışı kalıyor. Bu durum, “diplomatik kargo” etiketi kullanılarak gerçekleştirildiğinde ise, denetim neredeyse imkânsız hale geliyor. Rapora göre, İsrail Savunma Bakanlığı, IFS’yi yalnızca bir taşıma firması değil, ABD’de kendisini temsil eden bir diplomatik kargo ajanı gibi kullanıyor. Böylece, askeri ekipmanların içeriği belgelerde görünmüyor, ama taşınabiliyor.
Birçok sevkiyatın ürün açıklamasında IMDG SP961.2 hükmüne atıf yapılıyor. Bu özel hüküm, zırhlı araçların patlayıcı, yakıt gibi tehlikeli madde içermemesi halinde "tehlikeli kargo" olarak sınıflandırılmamasına imkân tanıyor. Böylece bu tür taşımalar, ABD’nin Uluslararası Silah Ticareti Düzenlemeleri (ITAR) gibi daha katı ihracat denetimlerinden muaf tutulabiliyor.
Ancak bazı durumlarda, sevkiyat belgelerinde "tehlikeli" olarak sınıflandırılmış malzemelere de rastlandığı belirtiliyor.
KAPILAR DİPLOMATİK İMTİYAZLA AÇILIYOR
IFS'nin ve dolayısıyla Maersk’in taşıdığı yükler, sadece lojistik meseleler değil, aynı zamanda uluslararası hukukun, diplomatik imtiyazların ve insan haklarının sınandığı bir alan. Yüzlerce tonluk sevkiyatların içeriklerinin açıklanmaması, özellikle sivil ölümlerle sonuçlanan askeri operasyonlarla bağlantılı olduğunda, yalnızca hukuki değil, etik bir krize işaret ediyor.
Belgeler, şirket isimlerinin gizlenmesi, içeriksiz konşimentolar ve “diplomatik kargo” statüsünün olağan dışı kullanımıyla, şeffaflık ve denetimden kaçan bir askeri sevkiyat ağına işaret ediyor. Bu ağda IFS'nin rolü merkezî; Maersk ise bu trafiğin taşıyıcısı. Gerçek şu ki, diplomasinin örtüsü altında neler taşındığını bilmek artık yalnızca bir gazetecilik meselesi değil—uluslararası sorumlulukların sorgulanması gereken bir konu.
GEMİLER HUSİLERİN HEDEFİNDE
Yemen’deki Husiler de İsrail’e yönelen ticaret yollarını kesme amacıyla Maersk gemilerini hedef aldı. Ocak 2024’te, Aden Körfezi’nden geçen Maersk Detroit gemisine üç balistik füze fırlatıldı. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), füzelerden birinin denize düştüğünü, diğer ikisinin ise bir ABD savaş gemisi tarafından imha edildiğini açıkladı. Husilerin saldırılarına karşı olarak ABD, İngiltere, BAE ve Suudi Arabistan'ın da içinde olduğu bazı ülkeler destek veriyor ve husilere ölümcül saldırılarını sürdürüyorlar.
JFK'DEN NEVATİM'E ÖLÜM TRAFİĞİ
IFS sadece deniz yoluyla ölümü taşımıyor aynı zamanda, hava taşımacılığıyla da benzer faaliyetleri yürütüyor. Belçika’daki bilgi edinme başvurularıyla elde edilen belgeler, IFS’nin New York JFK Havalimanı’ndan, İsrail’in Nevatim Hava Üssü’ne doğrudan patlayıcı fitiller ve ateşleyiciler gönderdiğini gösteriyor.
Maersk ve işbirliği yaptığı diğer firmalar her ne kadar yapılan ticaretle ilgili suçlamaları kabul etmese de elde edilen belgeler olayın gerçekliğini gözler önüne seriyor.