Ayasofya, eski Yunanca'da kutsal bilgelik ya da ilahi bilgelik anlamındadır. Ayasofya Hristiyanlar için olduğu kadar Müslümanlar için de oldukça önemli bir yerdir. 478 yıl Cami olarak kullanılmıştır.
Ayasofya, eski Yunanca'da kutsal bilgelik ya da ilahi bilgelik anlamındadır. Ayasofya Hristiyanlar için olduğu kadar Müslümanlar için de oldukça önemli bir yerdir. 478 yıl Cami olarak kullanılmıştır.
Bizans döneminde ilk olarak 360 yılında Ayasofya kilisesi ahşap olarak yapılmış, isyanlarda yakıldığı için daha sonra tekrar, 415 yılında ahşap olarak tadil edilmiş, ancak çıkan çeşitli isyanlarda yine yakılmış ve harap edilmiştir. Daha sonra Ayasofya bugünkü mimari yapısında Bizans imparatoru 1.Justinianus tarafından 537 yılında tekrar yaptırılmıştır.
İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453'te kılıç hakkı olarak Ayasofya Camiye çevrilmiş, ibadete açılmıştır. Ancak Fatih medeniyet, hoşgörü, insan hakları, kapsayıcılık ve merhamet, din ve vicdan özgürlüğü ilkeleri gereği şehirdeki diğer dini mabetlere dokunmamış, Hristiyanlara can ve mal güvencesi ile geniş ibadet özgürlüğü tanımıştır. Hatta Ayasofya'nın içinde Hristiyanlıkla ilgili insan figürlerinin olduğu mozaikleri tamamen yok etmemiş, üstünü kapatarak sıva altında koruma altına aldırmıştır.
Fatih Sultan Mehmet ebediyete kadar Ayasofya'nın cami olarak kullanılması ve her türlü ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bir de vakıf kurmuştur. Ayasofya Vakfiyesi.
Fatih, vasiyetinde Camii ve vakıfla ilgili olarak şunu da söylemektedir: "Her kim Ayasofya Camii ve Vakfiyesini amacından saptırır, değiştirir, çevirir, iptal eder ya da kapatır ise Allah'ın, Peygamberin, Meleklerin ve tüm Müslümanların laneti ve gazabı üzerine olsun…"
Bu yapının günümüze kadar zarar görmeden ayakta kalmasında en önemli etkenler, birincisi Osmanlı döneminde iyi korunması, ikincisi Mimar Sinan tarafından yapının çökmesini engelleyici güçlü istinat duvarları atılması ile tahkim edici minarelerin ilave edilmesidir. Bu sayede Yapı, asırlarca ayaktadır.
Cumhuriyet döneminde mozaiklerde yapılacak restorasyon gerekçesiyle 1931 yılında ibadete kapatılmış, 1934 yılında ise Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilmiştir. Kararda Ayasofya'nın müzeye çevrilmesinin şark dünyasını mutlu edeceği şeklinde irrasyonel ve komik bir ifadeye de yer verilmiştir. 1931 yılından itibaren, günümüze kadar Ayasofya Camii ibadete kapalıdır. Burada hemen belirtmeliyim ki kültür ve turizm faaliyetleri açısından Yapının müze olarak kalmasının daha doğru olacağı yönünde irrasyonel bir yaklaşım söz konusudur. Sultan Ahmet Camiinde olduğu gibi Yapının ibadete açılması, her türlü kültürel ve turistik ziyaretlere engel teşkil etmemektedir.
Ayasofya Camiinin ibadete açılması talepleri konusunda son 20 yılda olan hukuki süreçlere bakalım, biraz. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği tarafından hukuki süreç başlatıldı. Söz konusu Dernek önce Başbakanlığa başvurdu, cevap alamadı. Ardından konu ile ilgili 1934 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu kararının iptali yönünde idari yargıya ve Danıştay'a başvurdu, ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulundan olumsuz karar çıktı. Son olarak din, vicdan ve ibadet özgürlüğü hakkının ihlali gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu, ancak oradan da 13/09/2018 tarihinde açıklanan karara göre olumlu karar çıkmadı. Yüksek Mahkeme Yapının müze olarak kullanılmasının hukuka aykırı olmadığına hükmetti.
Şimdi şu soru sorulmalıdır! Ayasofya Camiinin ibadete açılmasının önünde siyasi, idari, iç hukuk, uluslararası hukuk, sosyolojik, tarihi, dini vb. açılardan herhangi bir engel var mıdır? Hayır.
Engel yönünde Anayasa maddesi ve yasa var mıdır? Hayır. Hatta tarihsel, dini, askeri ve sosyolojik, miras hukuku vb. bakımlarından tam bir gereklilik ve ZORUNLULUK söz konusudur.
Bir Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilen Ayasofya Camii, yine bir Bakanlar Kurulu kararıyla da pek tabii, ibadete açılabilir. Doğaldır ki yasa çıkartılarak ta bu mümkün olabilir.
Ayasofya Camii Fatih'in kılıç hakkıdır, mirasıdır, vasiyetidir, hatırasıdır, fethedilmiştir; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin mülküdür, egemenlik hakkıdır; İslam Dünyasının kutsal emaneti, Türk Milletinin zafer abidesidir… Yapının ibadete kapalı olduğu her geçen saniye, dakika ve zaman Fatih'in kemiklerini fazlasıyla sızlatmaktadır.
Hiç bir kişi, kurum, güç ve dogmanın; Ayasofya Camiinin ibadete açılması gerekliliğinin önünde engel teşkil etmeye hakkı, yetkisi, selahiyeti yoktur. Buna engel olmak akla, mantığa, bilime, hukuka, vicdana aykırıdır.
Bu bakımdan Ayasofya Camii ibadete açılmalıdır, açılacaktır, bundan geri dönüş mümkün değildir.
Saygı ve selamlarımla…