RAMAZAN görgüsüzce zenginliğin izhar edildiği değil cömertliğin açığa çıktığı bir ay olmalıdır. Bu ise tevazu ile gerçekleşmelidir. İçinde bulunduğumuz ekonomik darlık ve geçim sıkıntılarına rağmen bir nevi varlık sarhoşluğu ile muhtaçlarla varlığı paylaşmak yerine eşe dosta verilen gösterişli iftarlardan kaçınmak Ahlâk-ı Muhammedinin mühim bir gereğidir.

Riya üzere geçirilen bir ay elbette Ramazan’ın gönül dünyamıza taşıdığı sırrı anlamamak ve onu israf etmek olur. Bu sebeple azami dikkat şarttır.

ÖTEDEN beri şirket iftarları meşhurdur.

Varlıklı olanlar burada olduğu gibi yine eşine, dostuna iftar sofraları kurarlar. Bunlar elbette birer şükür vesilesidir ancak muhtaçların görmezden gelindiği ve çevreyle sınırlandırıldığı zaman manasını kaybeder. Bu sebeple zengin Ramazanlar değil zenginleştirilmiş Ramazanlara yönelmeliyiz.

KUR’AN-I KERİM ile zenginleştiğimiz bir ay olmalı Ramazan.

Daha önce hızlıca okuyup geçtiğimiz yerlerde nefes almalı ve durup düşünmeliyiz.

Mesele hızlı olmak değil anlayıp idrak etmektir.

Rabbimizin istediği bir şuur mertebesine erişmektir.

Rabbimizin nimet olan vahyi ile aklımızı çalıştırmaktır.

Kalbimizi işlettirmektir.

Diğer tüm latifelerimizi yüce kitabımızın öngördüğü şekilde ve yine O’nun tarif ettiği biçimde donatıp işlerlik kazandırmak zengin Ramazanlardan imtina edip zenginleştirilmiş Ramazanlara talip olmaktır.

TEFEKKÜR ile zenginleştiğimiz bir ay olmalıdır Ramazan.

Tefekkür boş bir düşünce, zaman öldürme eylemi değildir.

Tefekkür sağlam veriler üzerinde düşünüp doğru neticelere ulaşma faaliyetidir. Bu sebeple bizden istenen tefekküre ulaşabilmek için sağlam bilgilere ihtiyacımız vardır.

Zanna yaslanmayan kesin kanıta dayanan bilgiler üzerinde derin düşünmek anlamına gelen tefekkürü yine vahiyle zenginleşebildiğimizde gerçekleştirmiş olacağız.

El Ğani olan Allah’tır.

Tüm gerçek zenginlik O’na aittir.

Rabbimizin bu esmasının gölgesine girerek gerçek zenginliği tatmak ve hemen ardından bunu paylaşmak bir mümin davranışıdır.

Allah’a ait olan zenginliği kendi şahsına münhasır hâle getirmemek kalbi imanla ışımış olan inanmışların şiarıdır.

Zengin Ramazanlardan zenginleşmiş Ramazanlara ulaşmak gerçek zenginliğin nereye ait olduğunu idrak etmekle mümkündür ve bu fırsat şu an elimizdedir.

İMAN en büyük zenginliğimizdir.

Bunun ne kadar sahih olduğu ise bizlerin eylemleriyle açığa çıkar.

İman zenginliğinin bilincine ulaşmış kişiler dünyevi zenginliğin gururuna kapılmazlar. Onu övünç vesilesi etmezler. Maddi imkanlarını başkalarını güdülemek ve ezmek için kullanmazlar. Kendilerini başkalarından üstün görmek gibi bir kibre sürüklenmezler.

Kalpleri iman nimeti zenginliğinin baharına ulaşmış olanlar ancak bunun için şükrederler. Her nimetin şükrü kendi cinsinden olur gerçeğinden hareket eden gani gönüllüler lütfedilen bu zenginliğin gereğini paylaşarak ifa ederler. Bunu tevazu üzere yaparlar.

ZENGİN Ramazanlardan zenginleştirilmiş Ramazanlara erişenler ikram etme zevkine ulaştıklarından kerim olurlar. El-Kerim esması bilinen anlamıyla bol rızık sahibi olmak, cömert olmak, kolaylıklara nail olmak demek olduğu gibi aynı zamanda affedici olmayı ve anlayışlı olmayı da içerir. Dolayısıyla evvela kendisiyle barışmayı, kendi üzerinden rızaya ulaşmayı başardıktan sonra çevresiyle de rıza ilişkisi geliştirir. Rıza affediciliği içinde taşıdığından kerim olma sırrını ifade eder.

RAMAZAN zenginliği diyebileceğimiz kerim olma, ikram edicilik önemli bir vasıftır.

Zenginleştirilmiş Ramazanları yaşamanın bu bilinçle ancak mümkün olacağı idrakine ulaşmak mühimdir.

Sofralarımız mütevazı hatta fakir olabilir. Hiç ehemmiyeti yoktur.

İç zenginliğine ulaşmış Ramazanlar olsun yeter ki…

Rabbim kerim olma sırrı ile yaşanmış nice Ramazanları ömrümüze lütfetsin inşallah.

Ya Selam!