Enkazlar ve yığınlara aldırmadan kurulan sofralar vardır benim sokaklarımda.
Kuru ekmekler kırılır, parçalanır sonra ıslatılır yiyebilmek için. Ekmek bulmak bile çok zahmete sahiptir. Yıkılan evler arası kandiller süsler iftarlarımızı. Beraberlik vardır benim sokaklarımda. Az rızıkla, çok kazanlar kaynatılır. Tüm Dünya’nın ayrılıklarına inat kardeşlikler yaşanır benim sokaklarımda.
Ramazan en kolay burada geçer. Yiyeceğin zor bulunduğu yerlerde çeşit derdine düşülmeden sahurlar kurulur benim sokaklarımda. Bölüşmenin en güzeli olmayan tabaklarda yaşanır. Kimse sormaz kaç çeşit var bugün sofrada? Evde olan değil elde olan ne varsa gelir sofraya. Çünkü ortada yaşanacak bir ev kalmamıştır.
Şimdi yardım lazım benim sokaklarıma. Öyle birkaç kutu yiyecek, biraz sudan bahsetmiyorum. Uçakları, özgürlük göndermeli topraklarıma. Bir türlü bulamadığı medeniyeti burada bulmalı.
Öyle birkaç parça giysi değil. Yaşama hakkı dağıtmalı bütün sivil toplum kuruluşları. Nefes hakkı bir parça.
Güneşimizi kapatmayan barikatlar kurulmalı. Denizlere açılan pencerelerimizi süslemeli insanlık. Canavarların aşmasına mâni engeller kurulmalı.
İlk kez engeller bana olmamalı.
Mektepler kurulmalı insanlığa verdiğimiz dersleri anlatan. Hastaneler, harici yaralardan çok yüreğimizi tımarlayan.
Şimdi Tek ve tenhayım!
Canavarlar yeniden dadanmadan sokaklarıma en güzel kuşlar bana koşardı. Kuşları taşıyın yeniden sokaklarıma. Silah seslerinden hiçbiri kalmadı. Dayanamayıp göç ettiler. Hayır! Hava, yağan bombalardan çok ısındı, göç mecbur kaldılar.
En güzel hurmalar benim topraklarımındı. Dünyanın en güzel çocukları buralarda yaşardı. En güzel gülücükler benden başlar, kalan cümle diyarlara benden kalanlar serpilirdi. Tohumların rüzgarlarla yeşermek için uçuşması gibi Dünya buradan yeşermeye başlardı.
Sokaklarımı koymayın yalnız. Kimsesiz kalamam. Kimsesizlerin kimsesi olanlara muhtacım. Kalamam onlarsız.
İnsanlığın en büyük imtihan kağıdıyım şimdilerde. İnsan; aynı geldiği dünyadan, ayrı yükler ile döner. Kimi mükafat doldurur heybesini kimi kendi cehennemini sırtlar. Üryan gelinen bu dünyada, bu kadar farklılık fazla, hem de çok fazla. Ey insanlık kalmayın bu sınavdan.
“Ah ben de olabilsem, şimdi kardeşimin yanında” demesi geç olmadan koşun sokaklarıma.
Uzakta görülen bu ateşi, şimdi benim sokaklarımda söndüremezseniz, yarın sizin sokaklarınızı sardığında artık söndüremezsiniz. Çağlayan ırmaklardaki tüm suları taşıyalım diyarıma. Tüm çatılardan birer mahya taşıyın damlarıma. Bir parça sargı bezi kanayan tüm yaralarıma.
Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı
Yıllardır dökülen gözyaşlarıma, koşmanın vaktidir şimdi. Yoksunluğum kendim için değil, gelemeyenlere üzülür, kederlenirim. Kahrolur yüreğim yalnızlığıma değil sana kahrolurum. Aklım almaz bu kadar uzak mı yollarım. Yoksa tuzak mı sana gelemediğin ayakların.
Dayanamıyorum bu ayrılığa;
Gelemeyişinle içimdeki yangın her gün artmakta. Kaç can daha lazım gerek beni duymana? Ben de olanların yardım çığlıkları değil, bunca mesafeye rağmen duyulan vicdanının haykırışı beni korkutmakta.
Gecikmen nedendir diye düşünür dururum. Yetişemezsen, ya vaktinde gelemezsen?
Ey insanlık yetiş; tecrit, tehcir, göç tehdidi gelmeden.
İnsanlık bu sefer kalma bu sınavda.
Not: Alıntı mısralar Merhum Şair Mehmet Akif İNAN’a aittir, Mevla Rahmet eylesin.