NİYET amelin çekirdeğidir. Nüvesidir.

Niyet sahih olmadığında yapılan eylemin içi boş olduğundan, öz barındırmadığından neticesizdir. Bu sebeple samimi bir niyet hayatımızın her alanında ve her anında hayırlı başlangıçların can suyudur.

Arazlardan azade kılınmış sadece Hakka yöneltilmiş niyetin ne olduğunu kavramak için Ramazan ayı önemli bir fırsattır. Bu sebeple gözümüzü yeniden yıkamalı, nefsin hilelerinin etrafında “Olay yeri” çemberi germeliyiz. Bu bizim niyetimizde sahih olduğumuzun ilk işareti olacaktır.

NİYET, yönelmek demektir.

Neye yöneldiğimiz, hangi doğru bilgi ile bunu yaptığımız ilk başta ele almamız gereken bir husustur.

Bu tam olarak sağlanamadığında hevesten ibaret kalır ve çok kısa bir süre sonra söner.

Ciddiyet ve kararlılık barındırmayan yönelişlere niyet denemeyeceğinden azimli bir sebatı göze almalıyız.

HAKİKATLİ bir maksada yönelmek için sağlam niyet almalıyız.

Amelin devamlılığı ve kıvamını sağlamak için bundan kaçınamayız. İradenin özgürce ortaya konması ve sürdürülebilir bir düzleme oturtulabilmesi için yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in esaslı bir öğrencisi olmaya ve Resulü Ekrem Efendimizin iyi bir takipçisi olmaya mecburuz.

Yoksa niyetlerimiz kuru bir hevesten öteye gidemez. Heyecanla başlanan ama kederle son bulan eylemlerin faili olarak kalmaktan bir adım öteye geçemeyiz. Bu sebeple cevheri yani çekirdeği sağlam tutmalıyız.

İLK ve en önemli niyetimiz şirkten taharet hususunda olmalıdır.

Şirk pisliğinden kalbimizi temizleyemediğimiz müddetçe diğer niyetlerimiz hedefini bulamayacaktır. Şaşacaktır. Çünkü özünü yitirmiş olacaktır.

Şirk pisliğini üzerimizden atıp sıyrılmadıkça alışageldiğimiz ibadetleri devam ettirmemiz hatta Ramazan ayında attırmamız beklenen neticeyi vermeyecektir. Hatta tamamen boşa gitmesi bile söz konusudur.

Zira şirkin asitli denizinde yüzersek eğer beden bütünlüğümüz gibi diğer duygularımızın da bütünlüğü bozulacağından avara kasnak gibi dönmüş olmaktan başka elimizde bir şey kalmayacaktır.

TEVHİT en birinci esastır.

Bu ise şirk bulaşıklığından temizlenmekle ancak mümkün olur.

Rabbimizin Nebi’lerini bile bu hususta neden uyardığı konusuna odaklanıp meseleyi çözümlemediğimiz sürece diğer niyetlerimiz boşa çıkacak ve beden yorgunluğu ile sonlanacaktır.

Kur’an-ı Kerim’i içinde bulunduğumuz mübarek ayın bereketinden de yararlanarak tevhit/şirk kavramlarını anlayıp idrak etme meselesine hasretmemiz hayati bir öneme haizdir.

Bu hayati oluş sadece dünya yaşamımızla sınırlı olmayıp saadetli ebedi hayatımızı da riske atacak niteliktedir.

ŞİRKTEN TAHARATE niyet edelim.

Bu hususta hiçbir zorluktan kaçmayalım. Enerjimizi bu meseleyi çözmeye yöneltelim. Daha önce ezber ettiğimiz ama doğruluğundan emin olmadığımız ön bilgilere tutunmayalım. Konuyu vahiy ile çözümlemenin niyetine girelim.

Ve bunu kararlılıkla yapalım. Gayretimizi güçlü tutalım. Azmi yanına yoldaş olarak yerleştirelim.

Küçük zararları savuşturmak için verdiğimiz onca emeğin fazlasını buraya teksif edelim.

NİYETLE amel arasındaki ilişkiyi doğru tesis edebilmek şirk pisliğinden temizlenmekle doğru orantılı olarak ilerleyecektir. Unutmayalım ki, niyet, kul oluşumuzun en belirgin sırrı ve işaretidir. Amellerimizin ruhudur. İbadetlerimizin direğidir.

Aklımızı aklamalı, kalbimizi paklamalıyız. Yani şirk pisliğinden temizlenme niyetini güçlü bir irade ile sağlam biçimde gerçekleştirebildiğimizde bunlara da erişmiş olacağız. Bu başarıldığında kavlimiz değişecek, fikrimiz, zikrimiz farklılaşacak ve buna bağlı olarak amellerimiz olması gereken mihverine yerleşecek.

EL-KUDDÜS esmasını bu açıdan da düşünmeliyiz. Maddî ve manevî her türlü temizlik, kalp temizliği olarak anlayıp kullandığımız bu esmanın diğer bir muhtevası ruhî hastalıklardan iyileşmek, nefsin etkisinden çıkmak anlamına gelir. 

Şirk pisliğinden taharet hususunda da El Kuddüs esmasından yararlanalım. Üzerimizde hayatın öte yakasına geçtiğimizde niyetlerimizi ve amellerimizi boşa çıkaracak, yüzümüzü kızartacak, tevhidi zedeleyecek bir toz bile kalmasın.

Ya Selam.