Bazen hayatın yükünü omuzlarımızda öyle ağır hissederiz ki artık o yükün altından kalkamayacağımızı düşünür, hayatımızın bu şekilde devam etmesinden endişe duyarız…

Bazen hayatın yükünü omuzlarımızda öyle ağır hissederiz ki artık o yükün altından kalkamayacağımızı düşünür, hayatımızın bu şekilde devam etmesinden endişe duyarız…

Hayal kırıklığı ve korku sarar ruhumuzu… Aklımız kilitlenir, düşüncelerimiz hapsolur beynimizde…

Umudumuzu kaybeder hayata küseriz ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak zannederiz…

Oysa her defasında yanılırız. Hayatın inişli çıkışlı uzunca bir yol olduğunu unuturuz.

Beterin daha da beteri olabileceğini daha ağır yüklerle karşılaştığımızda hatırlarız.

Bitmeyecek sandığımız dertler, sıkıntılar, bundan daha kötüsü başımıza gelmez dediğimiz onlarca olay aslında devamlı tazelenir küçük dünyamızda da biz farkına geç varırız.

Birinin bittiği yerden bir diğeri başlar ve hayatta olduğumuz müddetçe hep başlayacaktır.

İnsan yaratılış gereği unutkan bir varlıktır. Belki de bu özelliğimiz olmasaydı gerçekten yaşamak eziyet olacaktı. Düşünsenize bu dünyadaki başınıza gelebilecek en ağır şey ölümdür. Dünyada benim bildiğim bütün dertleri göz önüne aldığımda ötesi yok. Ölüm sizi, en sevdiklerinizi sizden ayırıyor ve siz o çok sevdiklerinizi toprakla paylaşıyorsunuz. Ağlıyorsunuz, sızlanıyorsunuz, yemiyor içmiyor, haykırıyorsunuz, belki de isyan ediyorsunuz ölüme… Nafile emir büyük yerden elinizden hiçbir şey gelmiyor. Hiçbir şey fayda etmiyor. Yokluğunu kabullenmeye çalışıyorsunuz.

Bir müddet sonra mecburen gündelik yaşantınıza devam ediyorsunuz.

Günler geçtikçe, hayatın daha farklı senaryolarında rol alıyorsunuz. Bazen yeni filminizin başrol oyuncusu bazen figüranı oluyorsunuz. Yeni yaşamlar ekleniyor hayatınıza, ölen sevdiklerinizin yerini yeni doğanlar alıyor zamanla…

Bu süreç böyle devam ederken 'unutkan insan' yine acıyı unutuyor ve geride hatıra olarak tatlı tebessümler kalıyor.

Mademki ölmedik yaşıyoruz!

Mademki bu yaşadığımız olumsuz durum bizi öldürmüyor, hala nefes alıyoruz öyleyse hala bir şansımız var. Bizi öldürmeyen şey daha da güçlendirmeli diyerek yolumuza yorulmadan, kırılmadan, küsmeden usanmadan, devam etmeyi denemeliyiz. Biz bizim için neyin hayırlı olup, neyin hayırlı olmadığını asla bilemeyiz. İyiliği murad ederek sadece üzerimize düşeni yapmalıyız.

Başımıza gelen her olumsuz durum bizlere sunulan bir nimettir. Bu nimeti fırsata dönüştürmek ise bir başkasının elinde değil yine bizim elimizdedir. Hayıflanmak, isyan etmek, dünyamızı gereksiz yere karartmak yerine durup düşünmeli, olaylardan dersler çıkarmalı olaylara çözümler çareler aramalıyız.

Neden başımıza bu olumsuz durum geldi? Bana olan zararı nedir? Benim elimde olanlar nelerdir? Nasıl kurtulabilirim? gibi soruları kendimize sormak varken durduğumuz yerde karalar bağlamanın zaman kaybından başka hiçbir işe yaramayacağını bilmeliyiz.

Sabırlı ve inançlı insanlar her zaman kazanır. Bakış açımızı negatiflikten soyutlamalıyız, pozitif düşünceyi hayatımızın her alanına yaymalıyız.

Bilim derki 'Beyin hiçbir zaman hayal ile gerçeği ayırt edemez'. Bu durumda beynimize ne yüklersek onu yaşayacağız. Fakat sen ne yükleyeceğini seçmekte özgürsün.

Ya durup olduğun yerde hayatın seni ezmesini bekleyeceksin yada hayat seni sırtında taşıyacak…

Bunu yapanları ise hayat sırtlanıp başarıdan başarıya ulaştırıyor merak etme sen…

Umudunu ve inancını asla kaybetme! Bu bizim sahip olduğumuz en değerli şeydir. Bizi her daim canlı tutacak olan, yaşama tutunmamızı sağlayacak olan güçtür. Bu sayede hayat bize arabeski yaşatmayacak, yüzümüze gülecektir. Umut ve inanç olmazsa söylediklerimizin hepsini çöpe atmamız gerekir. Kimsenin umut ve inancını kırmasına asla müsaade etme. Kendinin bile…

Sevgilerimle…