Son dönemin can yakan ama bir o kadar tribünel atışların, popüler yaklaşım ve siyasetin hayli geniş zemin bulduğu Filistin ve Mescid-i Aksa olayı, her zaman olduğu gibi salt hamasi ve mehter marşı karşılığına denk düşen içi boş ve dolayısıyla kof söylemlerin vukuu bulduğu klasik olaylardandır.
Son dönemin can yakan ama bir o kadar tribünel atışların, popüler yaklaşım ve siyasetin hayli geniş zemin bulduğu Filistin ve Mescid-i Aksa olayı, her zaman olduğu gibi salt hamasi ve mehter marşı karşılığına denk düşen içi boş ve dolayısıyla kof söylemlerin vukuu bulduğu klasik olaylardandır.
Gerek Filistin gerek Uygur Türkleri ve benzeri dini,insani ve millet olmaktan kaynaklı bağımızın bulunduğu bütün zulümlere sağlıklı, gerçekçi ve çözüm odaklı yaklaşım sergileyebilecek olmamız, bugün ki mücadele ettiğimiz lig ve sikletin çok ötesi ve üzerinde olmamızı zaruri kılmaktadır.
0,7 milyar dolar değil 17 trilyon dolarlık bir ekonomi ve dolayısıyla askeri, politik, stratejik, kredibilite bant genişliğini elinde bulunduran Türkiye ve izdüşümüne sahip saygınlık, çekince ve korku iklimini oluşturabilecek bir Türkiye olmak zorundadır.
Böyle bir Türkiye'nin Asya'nın Güneyi'nden tutun Afrika'nın Kuzeyine varıncaya kadar geniş, büyük, etkin bir jeopolitik, jeostratejik ve tabi ki teopolitik bir hinterlandın etkilisi ve yetkilisi olmaktan kaynaklı sağlam ve sarsıcı küresel bir aktör haline geleceğinin teminatıdır.
Oysa!
Kendi iç dinamiklerine dahi sahip olamayan, üretim kapasitesinin kat ve kat altında kalan kısır, ürkek, vasat ve dolayısıyla etkinlik düzey ve kapasitesi olmayan Türkiye, ne bölgesel ne de küresel bir aktör olması zaten olasılıklar arasında bile değildir.
AKP hükumetinin gölgesi ve güdümünde ki havuz medyası'nın mehter marşı eşliğinde dile getirdiği akla zarar yalan ve hamasi sözlerle olayı tersi kabilinden dile getiriyor olması, bahsini yaptığımız acı gerçeğin üzerini örtmekten yana yetersiz kalmaktadır.
Pisliği halının altına süpürmeyi marifet ve icraat sanan iktidar ve havuz medyası, kendi ülkesi ve milletine yapılası en yüksek zararı, ziyanı ve haksızlığı yapmaktan imtina dahi etmemektedir.
Kaliteli,içten ve kararlı bir avuç gazeteci, yazar ve Televizyoncunun kısık ve cılız imkanlar eşliğinde dile getirdiği bu gerçek dışılık, bir tohum kabilinden toprak ile uyuşum göstermiş, yeşermiş ve serpilmeye doğru yol almaktadır.
Gücü, cüssesi, lig ve sikleti vasat altı olan ve AKP eliyle bu konuma itilen ve getirilen Türkiye, Özellikle de covid-19 sonrası uygulanan kısıtlamalar ile koca ülke hepten ve tamamen iflas konumuna getirilmiştir. Beceriksizliğin de ötesi olan bu icraat ve uygulamalar, AKP'nin en büyük başarı(!) hikayesi olarak kayda geçmiştir.
Nice ülkelerin yıldız savaşları projelerini hayata geçirmek için çok ciddi, büyük ve etkin icraatlar içerisine girmiş olmalarına karşılık siha ve iha'lar ile ergen tatmini yaşamak, bahsini yaptığımız ligin ve sikletin ne olduğunu çıplak şekilde ortaya koymaktadır.
3-5 milyar dolar kredi almak adına kendi dindaş ve soydaşlarına görmedim, duymadım ve bilmiyorum oyununu oynamaktan haya dahi etmemekle birlikte dile getirenleri aşağılayan bir tavır ve tutum içerisinde olmak ise, ahlaki siyaset sikletinin ve liginin ne olduğunu göstermesi bakımından son derece ibret vericidir.
Ülke'nin mevcut ekonomik, askeri, siyasi ve tarihi gerçekliğinin bu kadar acziyet içerisinde olduğu ve düştüğü bir başka zaman diliminin olmadığı ehl-i ilim ve vicdan sahibi herkesin teslim ettiği bir hak ve gerçekliktir.
Bütün bu acı ve utanç verici durumu olmadık ve akla gelmedik yalan cümleler eşliğinde manşetlere taşımış basın ve medyanın düştüğü hal de tarihte eşi ve benzeri olmayan ahlaki tükenmişlik ve bitmişliğin göstergesidir.
Mevcut tablonun, olması gerektiğine vurgu yaptığımız 17 trilyon dolar seviyesi ve saygınlığına sahip olması için, ülke ve millet olarak bu günleri asla unutmayan diri ve gerçekçi bir bilinç ile seçim sandığına gidip AKP'yi hak ettiği yere gönderme vaktinin geçtiğinin farkında olmak zorundayız.
Vallahi kaybedecek tek saniyemiz dahi yoktur...