Duracağı ve durdurulacağı da yok gibi. Artık dünya kamuoyu, Lahey ve adalet divanı, mahkemelerden çıkacak yaptırım kararları ve sayamadığımız her tür şaklabanlık, birer ucuz koreografi türünden vitrin süslemenin dışında hiçbir ehemmiyeti yok.
Zaten bütün bunların garantisi,
Filistin/Gazze’ye milyonlarca ton bomba atmazdan evvel İsrail’in Siyonist hedeflerin mimarlarına verilmişti zaten. Değil midir ki bu denli hayvanca ve hunharca bir saldırının başkaca bir izahının da olmayışı…
Vahşet ve tuhaflık esasen tam da bundan sonra başlamakta!
İsrail, Yemen’e hava saldırısı düzenlerken birkaç İslam(!) devletlerinin hava sahalarını kullanarak bir başka İslam ve Müslüman devletin topraklarını bombalıyor.
Din, faydacılık ve çıkarların o kadar gerisine düşmüş ve yöneticilerinin de bu toprakların tarihi, dini ve kültürü ile öylesine sorunlu kişilerden teşekkül ettirilmiş ki, İsrail, elini kolunu sallayarak sınır genişletmeye ve terör estirmeye devam ediyor.
Ürdün, bir krallık ve halkı son derece fakir iken kral, dünyanın en zengin 20 kişisinden birisi. Ülke ve halk, göbekten ABD yardımlarına muhtaç ve aynı zaman da İsrail’den alınan doğalgaz ile hayata tutunan bir ülke. Yemen için hava sahasını kapatmak ne haddine! Kral çıplak demez mi ABD!?
Hele bir de geniş yüzölçümüne, tarihi kimlik ve ağırlığına bakarak, orada Mısır gibi bir devlet var diye başlayacağınız her cümle ya da her satır günün sonu itibarıyla hepten martaval bir sonuç doğurmaktadır. Koymuşlar başına ikinci bir mübarek vurup vurup döndürüyor koca ülkeyi ABD ve İsrail.
Düşünsenize, hava almanıza bile Mısır sınırları içerisinde ki Refah sınır kapısından İsrail’in iznine tabisiniz Müslüman Mısır, Arabistan ve Ürdün üçlüsünün tam ortasında. Vay ben sizin ırkınızın, tarihinizin, kimliğiniz, kişiliğinizin, coğrafyanızın, yüz ölçümüzün taaaaa!
( bilmiyorum bunların yanına garnitür kabilinden Suriye ve Irak gibi iki Müslüman(!) ülkeyi de eklemeye gerek duyar mısınız !?)
Mısır, Arabistan, İran, Irak, Suriye ve diğerleri son derece kimliksiz, kişiliksiz, etkisiz, yetkisiz ve çok daha yalın ifadesiyle Müslüman görünümlü ama ABD ve İsrail menşeli ( Yahudi ve Siyonist ) yöneticiler eliyle tamamen teslim alınmış ve teslim edilmiş bir devletlerdir.
İşte bu sebepledir ki İsrail’in bir savaş uçağı yaklaşık 3 bin km yol alıyor ve Müslüman(!) Mısır, Arabistan ve Ürdün’ün hava sahasını kullanarak Müslüman(!) Yemen’i bombalıyor ve yine aynı Müslümanların hava sahalarını kullanarak katlettiği Müslüman sayıları üzerinden zafer naraları eşliğinde İsrail’e geri dönüş yapıyorlar.
Bakın bakın, fecaatin büyüğüne bakın!
Bilenler bilirler ki İsrail, dünyanın en gelişmiş ve en geniş istihbarat gücüne sahip.
Geliyor Turp’un büyüğü!
İsrail’in, dünyanın dört bir tarafına gönderdiği ve ciddi bir sayıya tekabül eden istihbarat eleman ağı, İsrailli ve Yahudilerden oluşmamaktadır. Tamamına yakını Arap unsurlardan oluşmakta ve Araplar yine kendi kişiliksizlikleri ve pislikleri altında inlemekte ve inletilmektedirler.
Peki bunca silah, bunca teknoloji, bunca sermaye ve eğitilmiş bunca insan kaynağının amacı nedir!
Filistin toprakları üzerinden kurulacak bir İsrail devleti midir!?
Elbette değil ve artık İsrail’in durması ve durdurulması da imkânsızdır. ABD, AB ve Arapların da arkasında olduğu böylesi devasa gücün son durağı nedir ve neresidir? Sorularına anlamlı cevaplar verebilmek için tarihi bir fecaat olan Sykes-Picot ve hemen arkasında 6 gün savaşlarına ve aktörlerine bakmak zorundayız.
Bir sonra ki yazımızda olayların tarihi arka planı ve olası günümüz provasına ışık tutmaya çalışacağım…