TÜRK SİYASETİNİN YAKIN GELECEĞİ
Son yirmi yılın siyasi hayatına adeta mührünü vuran Ak parti, kendi içerisinden birkaç parçaya bölünmekte. Bu bölünme, yavaş yavaş ete kemiğe bürünmeye başladıkça farklı, aykırı, yıpratıcı ve hatları keskin şekilde ayrıştıran beyanatlar, geleceğin nasıl olabileceğine dair ışık tutan emareler taşımakta.
Her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanı tarafından külliye de ağırlanan Sayın Ali Babacan’ın tekrar kazanımı noktasında ki bir girişimi olmuş ve yine çeşitli platformlarda bütünlüğe dair çağrı ve davetleri olumsa da, gereken cevabı bulamamış ve girişim kadük kalmıştı.
Sonra ki süreçlerde Ali Babacan hakkın da bir takım iddialar ile suç duyurusun da bulunulması, Sayın Ahmet Davutoğlu’na dair bir takım sert ifadelerin de birbiri ardına gelmesi, bahsettiğimi geleceğin nasıl olacağına dair işaretler vermekteydi.
En son olarak da Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ‘’ “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” beyanatı, sıcaklık ve hararetin artarak devam edeceğinin göstergesi niteliğini taşımaktadır.
Bütün bu bahsettiğim verilerin ve bu verilerin meydana getirdiği harareti, daha seçime yaklaşık dört yıl gibi uzun bir sürecin var olduğunu hesaba katarak okursak, seçimlerin yaklaştığı süreçte durumun nerelere evrileceğine dair büyük fotoğrafı da göstermektedir.
Seçim zamanı yaklaştıkça ve yeni yapılanmaların omurgalarının daha netleştiğini ve kurmayların kimlerden ve ne kadarının Ak partiden transfer edildiğini gördükçe, beyanatların ve hatların daha keskinleşeceğini iddia etmek abartı olmasa gerek diye düşünüyorum.
Artık iplerin tamamen koptuğu, herkesin, yekdiğerine şedit bir muhalif olacağı da gün yüzüne çıkmış durumdadır. Şuan itibarıyla seçime olan uzun zamanın varlığı, kadroların gizliliğini, sessiz ve derinden yapılanmasını mantıklı bir zemine oturtmakta.
Tarafların birbirlerine en ciddi şekilde bilendiği ve ilerleyen süreçte herkesin peşinde ki taşları dökeceğini iddia etmek sürpriz olmasa gerek. İlerleyen zaman içerisinde tarafların birbirleri için gönderecekleri salvoların çıta seviyesi yükselecek ve bu sebeple nice bilinmezlerin de gün yüzüne çıkabileceği bir süreç bizleri beklemektedir.
Bütün bu ayrışmaların daha sonra ki süreçlerde kurmay takımlarından tutun da, gazetecilere varıncaya kadar çok daha netleşeceği bir duruma evrileceği sürecin nelere gebe olacağını kestirebilmekte o kadar kolay olmayacaktır.
Şuan itibarıyla konjonktürün müsait olmaması, seçim sürecine uzun zaman olması, bir takım şeyleri göze almanın maliyetini yükseltiyor. Seçim zamanı daraldıkça hatların belirginleşmeşi ve beraberin de miting meydanlarında, gazetelerin köşe yazılarında, televizyonların haber bültenlerinde bilinenleri allak bullak edecek şeylerin duyulabilme ihtimali yabana atılır gibi değildir.
Türk siyasetinin geleceği, son derece hararetli olmasının yanı sıra, kırıp dökücü bir hale dönüşeceği kanaatindeyim. Ayrıştıran, karalayan, dışlayan, öteleyen, bel altı vuran beyanatların şu ya da bu şekilde piyasaya sürülecek olma ihtimali, benim için şaşılacak konular arasında değildir.
Az evvel de söylediğim gibi iplerin kopmuş ve köprülerin tamamen atılmış olması ve hatta bütün gemilerin de yakıldığı gizlenecek cinsten değildir. Bütün bunların yanı sıra, bir de yeni sistemin getirdiği ‘’ İttifak ‘’ olanağı, gelecek seçimlerin ve sonuçlarının nerelere evrileceğini kestirmeyi hepten imkânsız kılmaktadır.
Sıcak, sımsıcak ve alabildiğince de nemli bir zaman dilimi bütün Türkiye’yi kasıp kavuracağı zaman sanıldığı kadar uzak değildir.
Kupkuru bir saman misali sadece bir kıvılcım beklemektedir…