SİYASET VE MİKROP
Konunun içeriğine girmezden evvel sağdan, soldan, önden, arkadan, haklı haksız, yerli yersiz gelebilecek tüm salvoları kontrpiye de bırakacak şu açıklamayı yapma zarureti görüyorum.
Biraz sonra sayacak ve yazacak olacağım özelliklerin kendisinden
ırak olduğuna inanan herkes meclisin dışındadır.
Bu emniyet supapı sonrası gelelim konumuzun detaylarına.
Siyaset ile mikrop, mikrop ile bağımlılık arasında sağlam bir bağ ve ilinti vardır. Bu bağın nihayetinde bir bağımlılık doğuracağı da beklenmedik bir sonuç değildir. Doğan bu bağımlılık giriş, geçirilen süreç ve çıkış arasındaki zaman diliminde devasa aymazlık, tutarsızlık ve ilkesizlik getirmektedir. Bahsettiğimiz bu durum, sayısız örneklerle tezimizi doğrular niteliktedir.
Gerek birey ve gerekse kurumsal olarak siyasete atılan ilk adım sürecindeki duruş, tutum, tavır ve söylemler önemli bir anlam ve değeri ifade ederken, geçen süreç içerisinde değişim ve dönüşüm hayret sınırlarını tepe taklak etmektedir. Başlangıç ile gelinen nokta arasındaki fark, siyaset ile mikrop arasındaki sıkı ilişkiye ve ilintiye dair bu yazıyı kaleme almama gerekçe oldu.
İnsan ; mikrop ve biyoloji arasındaki sıkıntıya duyarsız kalmamakla birlikte, virüs ve mikroba önemli bir savaş açarken, siyaset ile mikrop arasındaki ilişkiyi ya kavrayamamış veya pas geçmiştir.
Bu pas geçişin gerekçelerinden birisi, biyoloji ile mikrop ilintisinin verdiği sıkıntıyı, siyaset ile mikrop arasındaki ilintinin verdiği veya vereceği sıkıntıdan daha büyük ve daha önemli buluyor olmasındandır.
Siyaset ve mikrop
Siyasetin, biyoloji ve psikoloji ile kurduğu dolaylı bağ, direk ve ani bir komplikasyona sebep olmadığı için, uzun zamanda ve ince ince doğramaktadır insanı. Bu uzun süreç ve ince ince doğrayış, insanın inanç, ahlak ve karakteristik tüm değerlerini hissettirmeden tüketmesine sebep olmaktadır. Siyasete girmeden evvel kendisini ahlak, erdem, ilke ve doğrular üzerine kodlayan ve konumlayan kişi, ince ince bütün bu değerlerin terki safhasına girerken, kıymıklar halinde kaybettiği bu değerlerin farkında bile değildir. Kaybedilen kıymıklar, damlaya damlaya göl olurken, geçirilen sürecin sonunda çok ciddi yekünlere tekabül etmektedir.
Taviz ve..
Ardı arkası kesilmeyen kıymık kaybı, kıymıksı tavizleri vermenin bir öneminin olmadığı, bir sıkıntıya sebep olmayacağı inancına evrilmeye başlamaktadır. İnançsal ve karakteristik boyut kazanan bu tavır ve tutum sonrası ortada değer, ahlak, ilke ve sahip olunacak doğrular manzumesi de kalmamıştır.
Koca koca kopuşlar
Artık pişkinlik haline dönüşen bu durum, her şeyi aşmışlık, umursamazlık ve iç içe geçmişlik evresine dönüşmüştür. Kişin kendisi ile hesaplaşması aklının ucuna gelmediği gibi, dışardan yapılan uyarı, ikaz ve tebliğ de hiçbir değer ifade etmemektedir. Makamın, kariyerin, paranın ve benzeri değerlerin (!) gölgesi ve hatta altında kalan tüm değerler bir bir harcanmaktadır.
Ve geçmiş olsun..
Kaybın ve yıkıntıların verdiği hasarı tespit edebilmek önemli bir çaba gerektirmektedir artık. Her şey ve herkesten evvel kendisini, inançlarını, ideal ve doğrularını kemiren kişi, siyasetin uyuşturucu özelliği sayesinde pişmanlık, hicap ve nedamet gibi kavramları da tedavülden kaldırmıştır.
Siyasetin kendi içerisinde bir argümanı haline dönüşen mikrop ve uyuşturucu, nice babayiğitleri de kendi döngüsü içerisine sokmuş, mikrop ve uyuşturucu ile uyuşur hale dönüştürmüştür. Ahlak, ilke, ideal, doğrular manzumesi gibi tüm değerler, siyasetin hedef gösterdiği konum için harcanılmasında hiçbir beis görülmeyen sıradan şeyler haline gelmiştir artık.
Siyaset, mikrop ve uyuşturucunun insan üzerinde ki tezahürünün ete kemiğe nasıl büründüğünü merak edenlere, sokulun sokulun, biraz daha sokulun diyorum…