Keşke bir de Temeltay’ımız olsaymış..
Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur’un (bizce de haklı olan) iddialarına, iktidar ne tepki verecek merak ediyorum. Merak ediyorum çünkü iddiaları yenilir yutulur şeyler değil...
Önce faşist Moiz Kohen Kemalizminin eseri, ABD “our boys”larının 12 Eylül hatırası Andımız, sonra nevzuhur mandımız çıktı Danıştay’dan.
Mandımız “para – mara, itsihkak – mistihkak, üye – müye” türünde bir istihza ifadesi tabiî ki.. Andımız çıkışıyla paralel bir zihniyetin ürünü olduğu peşinen sırıtsın diye bu müstehzi ikilemeyi yaptık..
Danıştay’daki –FETÖ’cü olduğunu düşündüğüm− savcıların yediği ikinci haltı taammüden (bilerek, özellikle) müstehzi bir ifade ile tasvir ettim..
Danıştay’daki FETÖ bakiyeleri, hukuk teamüllerini bırakın, hukukun aslî temellerini dahi yıkan kararlar alabiliyorlar hálâ..
Solcusu sağcısı, milliyetçisi muhafazakârı FETÖ’nün bir ihanet ve terör şebekesi olduğu hususunda konsensüs (mutâbakat) sağlamış gel gör ki, bu FETÖ, hukuku muhkem tutmak üzere kurulmuş yargı kurumlarında hálâ yüksek perdeden ahkâm kesmeye ADALET binasını yıkmaya devam ediyor, edebiliyor..
Şaşırıyor muyum, hayır... Zira FETÖ konusunda zahirde konsensüs var ama samimiyet yok.. Olsa çoktan biterdi bu hamamböceklerinin işi...
Kamu hizmetindeki Danıştay, “nihayet bu başörtüsü zulmü de bitti, temel hak ve hürriyetlerimize kavuştuk, demokrasimiz rayına oturuyor” diye haklı olarak sevinen milletimizin ümitlerini ve Adaletin üzerine bina edildiği hukuğun “HUKUK” olarak isimlendirilmesindeki temelleri yıkıyor!..
TEMELLERİN DURUŞMASI müellifi merhum Ahmet Kabaklı hocaya Allah rahmet eylesin. Ne zaman temellerimizden birinde böyle bir yıkım emaresi görsem aklıma düşer o mutlaka okunması gereken eseri...
Bu hukuk faciaları daha ne kadar sürecek, birgün bu hainler ezanı da susturabilecekler mi yeniden? Cidden merak ediyor ve kahroluyorum..
Allah aşkına birileri çıkıp “merak etmeyin o iş bizde” desin...
* * *
Yavuz Bahadıroğlu’na ait 20 Ekim 2015 tarihli bir yazı var.. Hicri Takvim ve Alaturka saatin ehemmiyetini anlatıyor. Biraz bahsedeyim siz başka bir temeli anlatan bu muhteşem yazının tamanını okuyun:
“Takvimi ve ay isimlerini değiştirirseniz bütün bunları ıskalarsınız. Zamanın dinle irtibatı kopar. Yoksa amaç bu muydu?”
“Köyün yaşlıları bazı akşamlarda bir tepeciğin üstüne çıkar, ellerinde köstekli-kurmalı “Serkisof” marka saatlerini alır, gün batımını beklerlerdi. Güneşin batması demek saatin 12.00’yi vurması demekti. Akşam ezanı vaktiydi (......) gün namaza (ibadete) endeksliydi. (......) Halk eski kullanılan saate «Alaturka» (Türk saati), yeni getirilen saate de «Alafranga» (Frenk yani Avrupa) dedi, uzun süre alafrangaya direndi.
(......) Oysa «Alaturka» saat namaz (ahirete) vakitlerine, «Alafranga» saat ise işe (dünyaya) ayarlıdır. Dolayısıyla işlerinizi namaz vaktine göre değil, namazınızı iş durumunuza göre ayarlarsınız...
(......) Peygamber Efendimiz ne buyurmuştu: “Namaz dinin direğidir!” (Acluni, Keşful Hafa, II/31). Dinin direği kırılınca ne olur bilirsiniz..” (bky.)
Sahi bilir miyiz? Ya da kaç kişi biliyor bugün? Bir yerde okumuştum, nüfusumuzun yüzde 90’ı namaz kılmıyormuş... Keşke Danıştay – Manıştay gibi bir de TEMELTAY’ımız olsaymış... 03 Rebiülahir 1440