Sigara Üzerine
Bir haftadır lise birinci sınıf öğrencilerine tütün bağımlılığını anlatıyorum. Sigara, nargile, puro, pipo… Başlangıçta “yine mi bağımlılık” tepkileriyle karşılaşsam da seminerin devamında konunun sadece bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir yönü olduğunu da anlıyorlar. Bu konuda neler yapabileceklerini düşünmeye başlıyorlar.
Sigara içen insanın yapması gereken ilk şey öyle sanıyorum ki oturup muhasebe yapmak... “Bu sigara benim sağlığıma ciddi zarar veriyor. Paramı havaya uçuruyor. Psikolojime zarar veriyor. Kendimi sevmeme, kendimle barışık olmama bile engel oluyor. Ailemin beni eleştirmesinin nedeni… Sağlık sorunlarım yüzünden işimi aksatabiliyorum. En önemlisi de diğer bağımlılıklara göz kırpmama neden oluyor. Alkole ve uyuşturucuya davetiye çıkarıyor.” Gibi sorgulamalar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Gençler sigaranın içene verdiği zararlar ve pasif içicilik hakkında gayet bilgililer. Asıl sorun toplumsal boyutu konusunda sınırlı bilgi ve imkâna sahip olmaları. Yani çevrelerinde sigara içen birine karşı neler yaptıklarını sorduğumda cevap alamıyorum. Baba ya da annesi sigara içen gençlerin çoğu bu konuda hiçbir şey yapamıyor. Ne tepki gösterebileceğini bilmiyor. Bakkala sigara almaya gönderildiklerinde bile itiraz etmiyorlar. Biz yetişkinlerin durumu da farklı değil. Sokakta elinde sigara ile giden 15 yaşındaki gençlere yaklaşıp “evladım derdin nedir bu yaşta sigaraya başlamışsın?” diyemiyoruz. Gençlerimizi umursamıyoruz.
İki ay kadar önce evlat sahibi oldum. Bir oğlum dünyaya geldi. Doğumdan hemen sonra onu bebek odasına aldılar. Bebek odası ciddi anlamda korunaklı görünüyordu. İçeri hiç kimseyi almıyorlardı. Küçücük bir pencereden içerideki oğlumu görmeye çalışıyordum. Bir süre sonra sadece birkaç dakikalığına içeri girebileceğimi söylediler. Çocuğun nefes almakta zorlandığını ve rahat nefes alabilmesi için oksijen verdiklerini söylediler. İçeride birkaç dakika durdum. Oğluma bakarken görevli hemşirenin telefon konuşmasına şahit oldum. “Bebek odasının havalandırmasının önünde sigara içenler var. Onlara söyleyin oradan ayrılsınlar” diyordu. O an anladım ki sigara sadece içeni alakadar etmiyor. Dünyaya gözlerini yeni açmış bir çocuğun karşısına çıkmış ilk tehdit olabiliyor. Yeni doğan ve nefes almakta zorlanan bir bebeği en konforlu ve güvende olması gereken hastanede ve bebek odasında buluyordu. Artık bu meseleyi “dumansız hava sahası” gibi sloganlarla değil de bir insan hakkı ve kul hakkı kapsamında değerlendirmek gerekiyor.
Gençlerin sigaraya başlamasının temel nedeni merak, sinema filmlerindeki dolaylı reklamlar, “İstersem bırakırım” “bir kereden bir şey olmaz” gibi gereksiz özgüven içeren yaklaşımlar. Yine; çevre, arkadaş baskısı, arkadaş grubundan dışlanma ve yetişkin görünme kaygısı önem arz ediyor. Gençlerimiz arkadaşlarının iyi özellikleri yerine kötü özelliklerini örnek alabiliyorlar. Bu noktada dikkatli olmalıyız. Çocuklarımızın arkadaşlarının huyları yerine direk arkadaşlarını eleştirerek onları kendimizden uzaklaştırmamalıyız.
Sigarayı kolay bırakamıyoruz. Bunun birinci nedeni bağımlılık yapması, ikinci nedeni ise yavaş bir intihar olması nedeniyle vücudumuza verdiği zararı hemen fark edemememiz. Biz düzenli sağlık kontrolü yapan bir toplum değiliz. Kimse doktora gidip de “ben beş yıldır sigara içiyorum, bunlar da beş yıl önceki tetkiklerim bir bakar mısın neler değişmiş?” demiyor. İşler çığırından çıkınca doktora gidiyoruz. Çok geç kalıyoruz.
Sigarayı bırakmayı kafasına koyanlar için ise yöntemler çok. Doktor ve hastane desteği en sağlıklısı olsa da kendi kendinize deneyebileceğiniz yöntemler de var. Uzmanlar özellikle gençler için birdenbire yani ani kararlarla bırakmanın en etkili yöntem olduğunu ifade ediyor. Bir ikinci yöntem ise bir arkadaş grubu ile topluca bırakarak birbirimizi motive etmek. Bırakacağınızı herkese açıklamanız da işe yarıyor.