SES KONTROL 1-2-3-
Yaklaşık bir aydır yazılarıma ara vermek durumunda kaldım. Ramazan-ı Şerif, bayram tatili, sılada eş-dost akraba ziyareti, düğün dernek işleri, gündemi takip etme isteksizliği…
Belki de keyfi ziyan edecek konulara değinmeme isteği…
Yaşadığım ses probleminden dolayı zihin açıcı muhabbetlere katılamamayı da sebepler arasına dâhil edebiliriz.
Rutin hayat içerisinde geçmek bilmeyen günler, bayram tatilinde, insanın memleketinde göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.
Aslında sizlere Kelkit Vadisi’nin güzelliğinden, Niksar’ın çıra kokulu Çamiçi Yaylasından, mis gibi havasından suyundan, Ordu-Korgan yaylasının kartpostallık avu çiçeklerinden, Tokat-Avlunlar Kemer yaylasından, hayatımda ilk defa gördüğüm geyiğin güzelliğinden, saniyeler içerisinde gür ormanlara dalıp gidişinden uzun uzun bahsetmek isterdim.
Ama!..
Malum çiçekli- böcekli, doğa- tabiat, kültür-sanat yazıları pek rağbet görmüyor.
İçinde entrika olmalı, yalan-yanlış ve yanlı olmalı, politik olmalı, bir tutam dedikodu, bir tık eleştiri, bol miktarda dalkavukluk içermeli yazılarınız.
Birde “Gerçekten o yazıları sen mi yazıyorsun?” soruları var ya…
Saçlarıma ak düşürdü(!)
Sanki kiril alfabesiyle Orhun Yazıtlarına destan yazıyoruz(!)
Yazdıklarımız havadan, sudan, çamdan kavaktan ibaret.
Gelelim gündeme.
Türkiye’nin lokomotifi olan İstanbul’un yenilenen seçimleriyle alakalı birkaç kelam etmek gerekirse;
Artık toplumu geçmişe kilitleyen söylemlerin, etnik kimlik ve inanç siyasetinin hızla sekülerleşen toplumda bir karşılığının olmadığını, artık ekonomik göstergelerin belirleyici olacağı bir yönelim söz konusu.
Vatandaş kimseyi ötekileştirmeyen, birlikte yaşamaya dair söylem geliştiren, farklı düşüneni linç etmeyen siyasilerden yana tercihini kullanacak gibi görünüyor. Önümüzdeki dönemde birçok siyasi oluşumun ve politikacıların kendilerini bu şekilde güncellemeleri zorunlu olacak gibi.
Velhasıl millet tavrını mağdur olduğunu düşündüğü taraftan aldı. Yeni bir siyasi üslubu denemek istedi ve fırsat tanıdı.
Ne diyelim!
Hayırlı olsun.
Kalın Sağlıcakla…