Bölükbaşı aktif siyasetten çekildikten sonra hatıralarını yazmadı. “Niçin hatıralarınızı yazmıyorsunuz?” sorusunun cevabını şöyle vermişti:

“Maziye dönmek istemiyorum. Zira Bizans oyunlarını hatırlamak beni dilhun ediyor”.

Yukarıda da ifade etmişim, dönemin başbakanı Adnan Menderes’e hususi bir alerjisi vardı. Mecliste Menderes’i dinlemeye tahammülü olmadığını söylerdi.

Mecliste Menderes konuşmaya başlayınca Bölükbaşı meclisi terk ederdi.  Mutlaka dinlemesi gerekirse radyodan dinlemeyi tercih ederdi.

Çok akıcı konuşurdu.

Her konuşmasında meydanlar dolardı.

Kırşehir’den milletvekili oldu.

Dönemin Başbakanı Menderes Bölükbaşı’nın seçildiği Kırşehir’i ilçe yaparak Kırşehirli seçmeni “cezalandırmıştı”.

Nüktedan bir siyasi sima idi.

Mecliste yaptığı bir konuşmada, “Bu meclisin yarısı eşşektir” demiş. Büyük tepki alınca özür dilemek maksadıyla tekrar kürsüye gelerek “özür dilerim bu meclisin yarısı eşşek değildir”
demiş.

Görüldüğü gibi sadece nüktedan değil aynı zamanda zeki bir siyasetçiydi.

Türkçeyi çok güzel kullanıyordu. 

Dürüst ve temiz bir siyasetçiydi.

Bölükbaşı Kızılay’da dolmuş durağında beklerken kendini tanıyan bir vatandaş “siz de mi dolmuş kuyruğunda sıra bekliyorsunuz?” deyince  şöyle cevap vermiş: “Ne yapalım yavrum zamanında cebimizi doldurmadık şimdi dolmuşu dolduruyoruz”.

Günümüzde ihale peşinde koşan ve mangalda kül  bırakmayan siyasetçilerimizin kulakları çınlasın.

Tarihler merhum Osman Bölükbaşı’yı  çok partili demokrasi yıllarının cesur, vefalı ve ilkeli bir siyasî olarak kaydedecektir.

2002’de vefat etti.  

Şu mısralar, merhum Bölükbaşı’nın eğilip bükülmeyen karakterini resmetmektedir.

Bir Ömrün Hikayesi

Hürriyet, bir şirin ben Ferhat oldum,

Devirler boyunca bocaladım durdum.

Bir ömür yitirdim acep ne buldu?

Seraba harcanmış ömre yanarım.

Bir devr-i fazilet açılır sandım,

Rahmandır diyerek şeytana kandım.

Bu bir rüya imiş artık uyandım,

Seraba harcanmış ömre yanarım.

Kulluk giran geldi dünyada kula,

Hürriyet aşkıyla düştük bir yola.

Sonunda Leylamız gitti bir pula.

Bize inkar-ı hicranı kaldı.

Çok arefe (arife değil)  gördüm bayram görmedim,

Leyla’ya kavuşup bir dem sürmedim.

Bahtıma milletim akıl erdiremedi,

Böyle kara bahta yanar giderim.