Lisanımıza 1930’larda tatbik edilen tasfiye hareketinin kökleri Birinci Meşrutiyet yıllarına kadar uzanır. Özellikle İkinci Meşrutiyet ile lisanımız üzerindeki “operasyon” biraz daha artmış ve Cumhuriyet’in ilanından sonra en kesif halini almıştır.
Dilimizden İslamiyet’i hatırlatan kelime ve terkiplerin çıkarılması olarak hayata geçirilen bu tasfiye hareketini ilk müdafaa edenlerden biri Ali Suavi’dir (ö. 1878).
Aynı hissiyatla hareket eden Mehmet Emin Yurdakul (ö. 1944) “Cenge Giderken” başlıklı şiirinde Türkçeyi tebcil ederken, farkında olarak veya olmayarak dilimizi inancımızla aynı seviyeye çıkararak şu mısraları terennüm eder:
Ben bir Türküm: dinim cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.
Bu mısralardaki “dinim cinsim uludur” ve “İnsan evladı vatanın kuludur” ifadelerinden anlaşılmaktadır ki, ırk unsuru inancın yerine ikame edilmek istenmekte veya inanç ile aynı seviyeye çıkarılmaktadır.
Hâlbuki bin yıllık Türk-İslam itikadında insan, bizatihi değerli bir varlık olmakla birlikte o, İslam ile değer kazanmaktadır.
Türk’ün şeref kazanmasında temel unsur, onun İslam’a en uzun ve en kaliteli hizmet etmesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Yurdakul’un bu mısraında “dinim cinsim uludur” ifadesi, ırkın gereğinden fazla öne çıkarılması olarak müşahede edilmektedir ki, bu ırkçılıktır. Hatırlamak gerekir ki, Türk-İslam telakkisinde ırk vardır fakat ırkçılık yoktur.
Burada bir problemi olduğu açıktır. Mehmet Emin Yurdakul’un (ö. 1944) fikren beslendiği şahsiyetlerden birinin Cemaleddin Afgani (ö. 1897) olduğu hatırlanırsa bu “dengesizliğin” sebebi ortaya çıkar.
Yurdakul, Rüsumat Evrak Müdürlüğü’nde çalışırken Afganî’nin sohbetlerine iştirak ederek onun fikirlerinden etkilenmişti. Yurdakul, “şeyhi” Afgani için şunları ifade eder: “Beni o yoğurmuştur. Eğer ruhların ebediyet ve lâyemutiyeti (ölmezliği) varsa derim ki, o etlerini, kemiklerini Maçka Mezarlığı’nın topraklarına bırakmış ise, ruhunu da bana yadigâr etmiştir: Cemaleddin’in ruhu bende yaşıyor”.
Afgani’nin sohbetlerine giderken kaleme aldığı bu şiiri şeyhine okuyunca, Şeyhi, Yurdakul’a şunları söylemişti; “İşte asıl sizin edebiyatınız budur!”.
Yurdakul’un “dinim cinsim uludur” ifadesini ihtiva eden “Cenge Giderken” başlıklı şiirini Tevfik Fikret (ö. 1915) de çok takdir etmişti.
Fikret’in “cinsim uludur” ifadesini takdir etmesi, O’nun İslamiyet ile arasının açık olması sebebiyle beklenen bir durumdu. Nitekim “Tarih-i Kadim” şiirinde “Yırtılır, ey kitab-ı köhne yarın/Maktel-i fikr olan sahifelerin” mısraıyla Kur’ân-ı Kerîm’e “savaş” ilan etmişti.
Böylece Afgani-Yurdakul ve Fikret inancımızı tahrip etmekte aynı çizgide buluşmuş oluyordu.
Aynı çizgide buluşanlar aynı yolun yolcusudur.